Londra’da sahnelenmekte Mona Golabek’in “The Pianist of Willesden Lane” adlı gösterisi, 14 yaşındayken Kindertransport (çocukların sevki) sayesinde hayatı kurtulan piyanist annesinin öyküsünü yansıtmakta.
“The Pianist of Willesden Lane”1938 yılında Viyana ve Londra’da yaşayan, 14 yaşındaki olağanüstü yetenekli Yahudi piyanist Lisa Jura’nın Viyana’nın oldukça prestijli Musikverein konser salonunda konser vermeyi düşlemesini konu edinir.
Avusturya’da Nazizmin yükselişe geçmesi ile birlikte, ailesinden koparılıp Kindertransport (çocukların sevki) yoluyla Londra’ya gönderilen Lisa Jura için herşey değişti. Değişmeyen tek şey, müziğe olan tutkusuydu. Jura 30 kadar sığınmacı çocukla birlikte Londra’nın kuzeyinde Willesden Lane 243 numaradaki bir hostele gönderildi.
Sahnede 14 yaşındaki Jura’yı canlandıran kişi, gerçek kızı ABD’li tanınmış piyanist Mona Golabek. Golabek’in 90 dakikalık tek kişilik gösterisi, annesinin genç bir kızken İkinci Dünya Savaşı yıllarında deneyimlediği travmanın, umudun, müzik aşkının öyküsü. 2012 Nisan ayından beri ABD’de sürekli sahnelenmekte olan gösteri bu ay Londra’da sahnelenmeye başladı.
Öykünün temelinde Mona Golabek’in Bach, Chopin, Beethoven ve Debussy’nin eserlerinden oluşan canlı bir piyano performansı yer almakta. “The Pianist of Willesden Lane”in en ilginç yönü, oyunculuk deneyimi bulunmayan Golabek’in bu rolü başarıyla oynuyor olması.
Mona Golabek,“Küçükken piyano dersleri aldığımda annemin bana anlattığı her şeyi hatırlıyorum. Bana Chopin’i öğretirken, Londra’da sığındığı hosteldeki ‘King Kong’ lakaplı Johnny’yi veya en yakın arkadaşı Dina’yı anlatırdı” demekte. Bu öyküler ve öykülerde yer alan karakterler oyunda yansıtılmakta.
Golabek bugüne dek 500 kez bu oyunu sahnelemesine rağmen gösterdiği çaba ve duyduğu heyecan hiç azalmadı. Her performansın farklı olduğunu söyleyen sanatçı bazı geceler oyunun sonunu bulmakta güçlük çektiğini belirtiyor. Golabek açısından oyunun Londra’da sahnelenmesi acı veren bir durum. “Londra, gösterdiğim çabanın son merhalesi oluyor. Annemin öyküsünü anlatıp bu kente teşekkür etmenin ayrıcalığını yaşıyorum. Ben bugün hayattaysam, bunu 10 bin sığınmacıyı ülkelerine kabul eden İngiltere halkına borçluyum” demekte.
Mona Golabek’in gazeteci Lee Cohen ile birlikte kaleme alıp 2002’de yayınladığı, “The Children of Willesden Lane” adlı kitabını Hershey Felder sahneye uyarlayıp yönetti. Felder, “Kitabı oyuna uyarlamak için her şeyi Golabek’in ağzından duymak istedim” sözleri ile bir açıklama yapıyor.
“Müzik bu öykünün kalbinde ve ruhunda yer almakta” diyen Golabek’e sahnede büyük bir Steinway piyano eşlik etmekte. Mona Golabek’in üç kız çocuğu sahibi olan büyükanne ve büyükbabası Auschwitz’da yaşamlarını yitirdiler. Annesinin İngiltere’ye giden bir trene bindirilmesinin sebebi müzikti. O da iyi bir piyanist olan Golabek’in büyükannesi, piyanonun Jura’ya hayatta kalma gücünü vereceğini hissetmişti. 1938’de Viyana tren istasyonunda kızından ayrılırken hiçbir zaman çalmaktan vazgeçmemesini salık vermiş, son sözleri, “Müziğe sarıl. O senin hayattaki en iyi arkadaşın olabilir” olmuştu.
Gösteride yer alan piyano parçaları özenle seçildi, Golabek’in annesinin çaldığı eserler olmasına özen gösterildi. Eserlerden Grieg Piano Concerto en anlamlı olanı, çünkü annesi profesyonel kariyerinin başlangıcında bu eseri sıkça seslendirmişti. Gösteri süresince bu esere tekrar tekrar dönüş yapılıyor.
Mona Golabek 2003 yılında annesi Jura’nın öyküsünden esinlenerek, “Hold On To Your Music” adını verdiği bir eğitim organizasyonu kurdu. Kuruluşun misyonu, Holokost gibi bütün dünyayı ilgilendiren bir olaya karşı uyanık olmayı, kimlik, ahlaki sorumluluk, hoşgörü ve sanata saygı ile ilgili mesajlar vermek. Kuruluşun diğer bir hedefi de Golabek ile Cohen’in birlikte kaleme aldıkları kitabın ABD’de okul eğitim programına alınmasını sağlamak.
Mona Golabek’in annesi İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Londra’da Kraliyet Müzik Akademisi’nde eğitim gördü. Eğitimin ardından Paris’e geçen, sonra da yerleştiği ABD’de müzik öğretmenliği yapan Jura 1997’de 73 yaşında hayata veda etti.
Lisa Jura, Londra’daki hostelde kalan diğer sığınmacı çocuklarla ilişkisini hep sürdürdü. Mona Golabek ile kızkardeşi Kindertransport’un 60. yılında o dönemin çocuklarının bir araya gelmesi vesilesi ile İngiltere’ye gittiğinde Willesden Lane’de annesinin kaldığı binayı gezme fırsatını buldular.
Golabek geniş kitlelere tanıttığı annesinin öyküsünün bu denli ilgi görmesinden mutluluk duyuyor, ABD ve Londra’dan sonra gösteriyi Viyana’ya taşımanın hayalini kuruyor.