Yahudi tarihine baktığımızda Avraam´dan itibaren sıklıkla meleklerden bahsedildiğini duyarız. Peki, kimdir bu melekler? Varoluş amaçları nedir?
Zizi Hana YAEŞ
Avraam sünnet olduğunda kendisini ziyarete üç melek gelir, Yaakov Esav'ın meleği ile savaşır ve melek sonunda ona İsrael ismini verir. Yosef'i kardeşleri kuyuya attıklarında Tanrı'nın melekleri onu korur, cenin anne karnına düştüğünde melekler ona dokuz ay boyunca tora öğretir ve daha birçok örnekte meleklerin ismini sıkça duyarız.
Peki, nasıldır bu melekler? Neye benzerler? Yahudi anlayışına göre melekler spiritüel boyuttadırlar, fiziksel karakteristiklere sahip değildirler. Kolları, kanatları, insana benzemeleri tamamen spiritüel becerileri ve görevlerine dikkat çekmektedirler.
Kutsal kitapta adı geçen ilk melekler Gavriel (Gabriel) ve Mihael'dir. Talmud'da ve Kabala'da da birçok meleğin adı geçer.
Maimonides'e göre meleklerin Tanrı'yı anlayabilme kapasitelerine göre dereceleri vardır. Ve tüm meleklerin ortak özellikleri Tanrı'nın elçileri oluşudur. Her bir melek bir mesajı iletme üzerine programlanmıştır. Mihael, Aşem'in merhametini iletirken, Gavriel sert kararların elçisidir. Rafael'in sorumluluğu ise iyileştirmektir. Bazı melekler ise sadece bir görev için var olurlar ve mesaj tamamlandığında varlıkları da sona erer.
Zohar'a göre meleklerin bir görevi de bizlerin dualarını Tanrı'nın kutsal tahtına taşımaktır.
Bazı melekler de insanların davranışlarına göre onlara eşlik ederler, insan bir mitsvayı yerine getirdiğinde bir savunucu melek kazanır, bir günah işlediğinde de kendisine karşı suçlayıcı bir melek harekete geçer.
Meleklerin harika spiritüel seviyelerine rağmen Yahudi ruhunun kutsiyeti onun yerine geçer. Melekler tek boyutludurlar, belirli olan bir tek kutsal görevi yerine getirmeye programlanmışlardır oysa insan ruhu Tanrı'ya birçok farklı şekilde hizmet edebilir. Melekler özgür seçim hakkına sahip değildirler bu yüzden insanlar tarafından özgür irade ile gerçekleştirilen mitsvalar çok daha yüksek bir değere sahiptir. Rabbi Sholom Dov Ber sabah dualarında tecrübe ettiği duygularını tanımlarken şöyle der; “Ben dua ederken meleklerin Tanrı'ya şarkı söyledikleri bölüme geldiğimde onları kıskanırım ama ben Şema söylerken merak ederim; Tüm melekler nerededirler?”
Tanya'da, bir ortamda bir meleğin ve on Yahudi’nin bulunması ve tek bir Tora sözcüğünden bahsedilmemesi durumunda çok korkutucu bir olayın olacağından bahseder.
Sonuç olarak; Yahudilerin dualarını doğrudan Aşem'e yapması gerekir, Tanrı ve bizim aramızda elçiye ihtiyaç yoktur, Tanrı meleklerin görevini kendi belirlemiştir ancak bizlere özgür seçim hakkı vermiştir ve kendi irademizle gerçekleştireceğimiz mitsvalarımızın her biri onun için çok önemlidir.
Yeni takvim yılında kendi irademizle mitsvaları heyecanla, sevinçle gerçekleştirebileceğimiz, bolca Tora öğrenebileceğimiz aydınlık günler dileğiyle...