1950’lerde Gazze dünyanın bir çok ülkesinden turistlerin geldiği; halkının, Londra, Paris, New York ve Arap şehirlerine sık sık seyahat ettiği bir serbest bölge idi.
Halen Gazze’de seyahat acenteliği yapan Nabil Şurafa, babasının kurduğu şirketin ve Gazze’nin altın yıllarını Reuters haber ajansına anlattı.
Şurafa babasının işini halen sürdürüyor, ancak Eyfel Kulesi’nin, Özgürlük Heykeli’nin ve dünya haritasının bulunduğu küçük ofise artık nadiren uluslararası seyahat yapmak isteyen bir yolcu gelebiliyor.
Bakımsız kalmış ve rengi solmuş eşyalar ile dolu ofis, Gazze’nin yıllardan beri yaşadığı fakirlik ve izolasyonu gözler önüne seriyor.
Şurafa’nın ofisi 1952 yılında Gazze Mısır’ın yönetiminde iken açılmış ve müşterilerinin gözünde son derece güvenilir bir şirket olmuş.
O zamanlar Gazze, Mısır tarafından yönetilmesine rağmen serbest bölge statüsünde gümrüksüz bir saha imiş. Dolayısı ile ticaret ve turizm açısından birçok avantaja sahipmiş.
Mısır ile sınırı ise, sadece kağıt üzerinde olan, fazla bir denetimin olmadığı bir geçiş noktası olarak kalmış. Dolayısı ile Gazze’de yaşayanların Mısır’ı kullanarak dünyanın her bir köşesine gitmeleri mümkünmüş.
Bugün 53 yaşında olan Nabil Şurafa
Şurafa seyahat şirketi ise tüm uluslararası hava yollarının biletlerini satma yetkisine sahip bir acente olarak 1952’den 1967’ye kadar çalışmış. Ancak 1967’de Mısır tarafından başlatılan Süveyş krizi ve ardından gelen 6 Gün Savaşı bu altın yılların sonu olmuş.
Oslo Anlaşması sonrası yılda 6000 uçak bileti satan acente bugün yılda sadece 120 uçak bileti satabiliyor.
Şurafa, o yıllar ve bugün için Reuters’e şöyle konuştu: “Gazze o yıllarda Mısır’dan, Lübnan’dan mal alışverişi yapmak için gelen tüccarlar ile dolup taşardı. Ancak Altı Gün Savaşı sonrası altın çağ bitti.
1990’larda Oslo Barış Anlaşması ile yine küçük bir refah yaşasak da bu kısa süreli oldu ve bugünlere geldik. O günlerden bu güne dünyadan hep gittikçe daha izole olduk ve işler de daha kötü gitti.”