Bu sezon sonunda basketi bırakacağını açıklayan, NBA’in en iyi oyuncularından Kobe Bryant için, birçok takım veda videoları hazırlıyor. Ancak San Antonio’nun hazırladığı videonun yeri bir başka… San Antonio’nun, kendisini en az dört kere şampiyonluk yolundan etmiş bir oyuncuyu saygıyla uğurlanması bizim de ülkemizde artık görmek istediğimiz spor kültürünün en güzel örneği.
Bu yazıyı yazmadan önce Amerikan Basketbol Ligi (NBA) All-Star arasına girerken bir ilk yarı değerlendirmesi yapma düşüncem vardı. Ancak dün NBA’in resmi sitesinde gördüğüm bir yazı, kararımı değiştirmeme neden oldu. NBA’in kıdemli yazarlarından Fran Blinebury, San Antonio Spurs’ün Kobe Bryant’ı onurlandırmak için hazırladığı videoyu, başta Koç Gregg Popovich, Tim Duncan, Manu Ginobili ve Tony Parker gibi sembol oyuncuların verdiği demeçleri kaleme almıştı. Peki, bu ‘şov kokan’ hareket neden önemliydi?
Bildiğiniz gibi senenin başında NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilen Kobe Bryant, emekli olacağını açıklamıştı. Bu önemli açıklamanın ışığında Kobe deplasmana gittiğinde, son senesi olduğu göz önüne alınarak, neredeyse her ev sahibi takımı tarafından profesyonelce hazırlanılmış, ince düşünülmüş bir veda videosuyla karşılanıyordu. Eğer bu son zamanların moda deyimiyle bir ‘PR’ aktivitesi ise San Antonio’yu, Charlotte’tan, New Orleans’tan farklı kılan neydi?
Amerikan kültürünü birazcık da olsa tanıyanlar bilir, kapitalizmin beraberinde getirdiği rekabet duygusu özellikle sportif faaliyetler söz konusu olduğunda kati suretle ön plana çıkar. Rakipler birbirlerini alt etmek istediğini açıkça söyler ve bunu bir motivasyon unsuru olarak kullanır. Medyanın da ekmeğine yağ sürdüğü düşünülünce gerek takım bazında gerekse bireyler bazında son derece modern istatistiklerden de yardım alınarak sürekli bir karşılaştırma, kim kimden üstündür, nasıl üstündür tartışması Amerikan sporlarında hep yer bulur. Bunun yanında takım ve bireylere sürekli olarak geçmişteki yenilgileri hatırlatılır ve böylece rekabet ateşi iyice harlanır.
Bu bahsettiğim ateşli rekabetler düşünüldüğünde hem 2000’li yılları domine etmeleriyle hem de aynı konferansta sürekli olarak birbirlerinin yoluna çıkmaları dolasıyla San Antonio Spurs ve Kobe’li Los Angeles Lakers’ın arasındaki çekişme ilk akla gelenlerden olur. Play-off’larda yedi kere karşı karşıya gelen bu iki takımdan galip gelenin her seferinde NBA finallerine ulaşmış olması da bu çekişmenin ne kadar önemli olduğunun başka bir kanıtı.
İşte San Antonio organizasyonunun hazırladığı vedanın önemi tam da burada anlaşılmaktadır. Kobe Bryant gibi rekabetçi, saha içi ve dışı karakteri bazı kesimler tarafından pek de sevilmeyen bir oyuncunun, hem de San Antonio’yu en az dört kere şampiyonluk yolundan etmiş biri olarak saygıyla uğurlanması bizim de ülkemizde artık görmek istediğimiz spor kültürünün yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Bırakın kendi oyuncusu olmayı, en büyük rakiplerinden birine bile sadece o spora yaptığı katkılardan dolayı gösterilen vefa hem basketbolu hem de iki rakip tarafı da yüceltmektedir. Böylece bunun parçası olan seyirciler, oyuncular ve oyuncuları idol olarak gençler de bunun doğru olduğunu anlayarak ve içselleştirerek bu kültürün devamlılığını sağlar.
Umuyorum ki bir gün ülkemizde de birbirini aşağıya çekmek yerine, birbirini daha iyiye itmeye teşvik eden, sporun gelişimini ön plana koyan bir rekabet anlayışı yerleşir ve böylece, seyirciler olsun, sporcular olsun, yöneticiler olsun, sporu oluşturan her unsur değerlerine değer katar.