Dünyanın sorunlarından biri olan su yok mu oluyor? Aslında su var ancak sorun şu ki birçok ülkede nüfusun artmasıyla birlikte kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Altyapı dağılımı, kullanılan ağır atıklar, hava kirliliği doğanın yok olmasına ve yer altı sularının kirlenmesine, hatta altyapının çökmesine neden oluyor. İsrail’in fikirleri dünyayı kapsayan bu devasa soruna çözüm olabilir mi? Günümüz dünyasında en büyük global sorunların başında, su kaynaklarının verimli kullanımı geliyor.
Esra CAN
Bu sorunun cevabı ‘Evet’, çünkü İsrail bu soruna kalıcı, benzersiz bir çözüm elde etti. Su tüketiminin büyük bir kısmını Doğa Ana’dan ayırdı. İsrail’in çözümü ise sihirle olan bir şey değil. Bu ne tuzdan arındırma yöntemi ne de garajlarda buluş yapan dâhilerin yöntemi... Seth Siegel, çok satan kitabı olan ‘Su Yolu’nda, Kaliforniya’dan Mısır’a kadar yıllarca su sorunu yaşayan ülkelerin, merkezi su yönetimini bölge bölge araştırarak çözüm fikirlerini paylaştı ve şu yorumu yaptı: “Zaten bir çözüm varken neden yeni bir sistem yaratmaya çalışalım ki?”
Siegel, “İsrail’deki su bir kova kadar olmalıydı” diyerek ülkenin karşılaştığı sorunları şöyle sıraladı: Arazinin yüzde 60’ı çöl, geri kalanı ise kurak. 1948’den sonra İsrail’e ve tüm Doğu Akdeniz’e düşen yağmur miktarı küresel ısınmadan dolayı iklim değişikliğine neden oldu. Bu da kuraklığı beraberinde getirdi ve su seviyesini, ortalamanın altına düşürdü. 1948’den bu yana İsrail nüfusu on kat, ekonomisi ise 70 kat büyüdü.
Ancak -ülkelerin normalde zenginleştiğinde yaptığı gibi- suyu boşa harcamak yerine, Siegel’in ‘İsrail modeli’ dediği su yönetim modelini kullanmaya başladı.
Kaliforniya ise benzer bir durumda tam zıt bir tutum izledi. Maddi kaynakları çok ancak sorunun farkında olan kimse yok. Ne yerel yönetim, ne de halk kıt kaynakları akıllıca kullanmak için bir adım atacak gibi görünmüyor.
Evet, İsrail göl sularını ve yeraltı sularını kullanıyor. Fakat suyu güvenli kullanmanın anahtarı, derin sondaj kuyuları açmak, kitlesel tuzdan arındırma tesisleri kurmak, kanalizasyonu tarımda tekrar kullanmak, sızıntının yerini erkenden bulup onarmak, tarım ürünlerini en zor koşullarda bile yetiştirilmelerini sağlamak, randımanlı tuvalet kullanımını mecbur etmek ve suyu fiyatlandırarak suyun boşa gitmesini önlemek. Hükümet bir yandan su kullanımı ile ilgili (televizyon suyu boşa harcamayın reklamları yaparak) öğütler verirken aynı zamanda İsrail’in yeni buluşu olan damla sulama sistemi hakkında bilgi veriyor.
DAMLAMA
Damlama, di€er ad›yla mikro sulama, binlerce y›ld›r yarat›lan ilk sulama sistemi yenili€idir. Bu sistemde araziyi büyük miktarda su ve gübre ile sel alt›nda b›rak›lmak yerine –ki büyük miktar› ziyan olur- küçük damlalar halinde bitki köklerine ak›t›l›r.
Damla sulama teknolojisini üreten flirket olan Netafim, bu sistemle yüzde 25 ile 75 oran›nda su tasarrufu sa€land›€›n› iddia ediyor. Sonuçta çiftçi daha az su, gübre ve bazen böcek zehri kullan›r. Kuyular daha az kimyasal kirlili€e maruz kal›r. Böylece ürünün verimi (Baz› uzmanlar›n iddialar›na göre takriben yüzde 15), artar. G›da fiyatlar› düfler, sonuçta tüketici mutlu olur.
‹nsanlar çiftçili€in icat edildi€i 12.000 seneden beri tarlalar›n› su taflk›n› sistemiyle sulad›lar. Taflan sular›n bir k›sm› bitkiler taraf›ndan kullan›l›rken bir k›sm› da buharlafl›yor, fazlas› da yeralt›na s›z›p topra€› canland›r›yor.
Herkes damla sulama sisteminin ‹srail’in en önemli buluflu oldu€u konusunda ayn› fikirde. Asl›nda, bu bulufl, haklar›n› Netafim firmas›nda satan eski bir hükümet yetkilisi olan Simcha Blass taraf›ndan icat edildi. Firman›n dedi€ine göre sel sulama ile karfl›laflt›r›ld›€›nda, damlama sistemi pirinç ve domateslerin daha az ösera gaz› ve azot oksit yaymas›na neden oluyor - emisyon ölümcül yosunlaflmayla iliflkilendiriliyor. Bugünlerde sensörler sayesinde bitkinin suya ihtiyaç oldu€u zaman belirleniyor ve daha etkili bir sulama yap›labiliyor.
Damlama sistemi, daha az gübre, böcek ilac› ve yer alt› sular›na s›zan korkunç kimyasallar içerir. Yüksek miktarda gübrelemenin ve böcek zehrinin yay›lmas›n›n do€adaki hormonal dengenin bozulmas›na neden oldu€u biliniyor.
HİNDİSTAN VE LOS ANGELES
Günümüzde Hindistan devleti de damla sulama sistemine destek veriyor. Diğer taraftan gökkuşağının öbür köşesindeki Kaliforniya damla sulamaya soğuk davranmasının birkaç nedeni bulunuyor. Nedenlerden biri, Batı Amerika’da ‘ya kullan ya kaybet’ sistemi çiftçilerin tasarruf etmeleri konusunda fazla destek vermiyor çünkü kullanılmayan su hakları kaybediliyor. Amerika öncelikle daimi su hakkı vererek insanları batıya gitmeye teşvik etti. Çiftçiler Kolorado Nehri boyunca yaşamaya başladılar. Siegel’in deyişiyle “İstediğiniz kadar su kullanabilirsiniz, limit yok. Hiç kimse kontrol altında tutmuyor. Gün boyu sulama yapılabilir. On çiftçi için tamam ama bu zaman zarfında nehir Los Angeles’a ulaştığında, damlamaya dönüşebilir.”
Ayrıca insanlar –çöl gibi- hiç yaşam olmaması gereken yerlere taşındılar. Neyse, sonuç olarak Batı Amerika günümüzde korkunç su yönetimi problemi yaşamakta. Siegel’ın dediği gibi, İsrail tek merkezi su yetkisine sahip. Teksas’ta ise –her biri kendi menfaatlerini korumaya çalışan- 4600 yerel su sistemi bulunuyor. Bu durum siyaset açısından bir anlamsız bir durum ortaya çıkarıyor. Günümüzde artık Kaliforniya tarlalarının yüzde 38’inde damlama sistemi kullanılıyor. İsrail’in Kaliforniya’ya tuzdan arındırmayı öğretmesine gerek kalmadı. Fakat merkezi yönetim için bir ders gerekecek ve bu herkesin rahatlıkla su içmesini ve banyo olmasını sağlayacak.
Kaynak: Haaretz.com