Pink Martini’nin solisti ilk solo konseriyle İstanbul’da: Storm Large

Renkli yorumu, etkileyici performansı ve samimi kişiliğiyle Türk dinleyicisinin kalbinde taht kuran Pink Martini’nin solisti Storm Large, 20 Mart’ta ilk kez tek başına Türk izleyicisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Large ile son solo albümünü ve İstanbul konserini konuştuk.

Sanat
16 Mart 2016 Çarşamba

Hakan AKOĞLU


Müziğe başladığı günden bu yana kariyerine baktığında Storm Large hayal ettiği noktada mı?

 Aslında hayal ettiğimden daha fazlası diyebilirim. Küçük yaşlardan beri şarkı söylüyorum. San Francisco kulüplerinde uzun süre grubumla birlikte sahneye çıktım. Daha sonra bir müzik yarışmasına katıldım. Pink Martini ile yollarımız kesiştikten sonra da dünyanın her yerinde şarkı söylemeye devam ettim.  24 yıldır sahnedeyim.  Ve elimden gelenin en iyisini sunup insanları mutlu etmek istiyorum.

Sizi solo çalışmalarınız dışında yıllardır Pink Martini ile birlikte dinliyoruz; peki, Storm Large’ın sevdiği başka müzik grupları hangileri? 

 Pink Martini bu kadar çok dilde ve tarzda söylediği şarkılarla benim için çok özel bir grup, ama onun dışında Pixies, Rolling Stones, X, Public Enemy, AC/DC, Macklemore, Bad Brains gibi birçok grubu da severek takip ediysorum.

Solo albümünüzden söz edelim. ‘La Bonheur’ yani mutluluk. Albüm nasıl bir çalışmanın ürünü?

 Şu ana kadarki en güzel ve en iyi hazırlanmış albüm diyebilirim. Grubum ‘La Bonheur’  ile sevdiğim şarkıları kaydettiğimiz bir albüm oldu. Müziğe rock söyleyerek başladım ama her tarzda şarkı söylemekten keyif alıyorum. Özellikle Pink Martini ile yirmi farklı dilde şarkılar söyledik. Kariyerim boyunca birçok albümde de yer aldım. Fransız şansonlarından caza, heavy metal’e kadar türlerle sınırlamadan birçok şarkıyı istediğimiz sound’da kaydettik.

Daha önce Pink Martini ile birçok kez İstanbul’a geldiniz. Türkiye ve İstanbul sizin için ne ifade ediyor?

 Türkiye’yi çok seviyorum. Pink Martini Türkiye konserlerinde yıllardır Pasion Turca ile çalışıyorum. Sadece İstanbul’u değil, Türkiye’de farklı şehirleri gezme imkânı buldum. Türk dinleyicilerimle aramızda çok özel bir bağ var. İstanbul’da olmaktan her zaman mutluluk duyuyorum. Bence dünya üzerindeki en büyülü yerlerden biri. Bu şehir bana ilham veriyor.

Müzik dışında aynı zamanda yazar kimliğiniz de var. Sizce müzik ve yazmak arasında kendinizi ifade etmek açısından nasıl bir fark var?

 Kendimi farklı alanlarda ifade etmeyi seviyorum ama en iyi müzikle ifade ettiğimi hissediyorum. Yazarken yalnız ve kendinizle baş başa kaldığınızda geçmişinizle yüzleşiyorsunuz, adeta bir terapi gibi.  Şu anda da Chicago’yla ilgili bir oyun üzerine çalışıyorum.

Otobiyografi müzikaliniz ‘Crazy Enough: A Memoir’, büyük ilgi gördü ve haftalarca kapalı gişe sahnelendi. Bu yaşta kendi hayatınızı anlatmak nasıl bir duygu? Sizce insanlar hayatınızda en çok neyi sevdi?

 Sanırım benim de herkes gibi kırılgan, yalnız ve kusurlu bir insan olduğumu görmeleri hoşlarına gitti. İnsanlar, biz performans sanatçılarına sanki tek boynuzlu bir atmışız gibi büyülü ve ihtişamlı bir bakış açısıyla bakıyorlar. Her gece yüzlerce yabancının karşına çıkıp, onlara ne kadar korkmuş, üzgün ve mahvolduğumu anlattığımda beni bir rock yıldızı olarak değil de, kendilerinden biri olarak görüyor ve tek başlarına olmadıklarını hissediyorlar.

Pink Martini’de China Forbes ile birlikte söylüyorsunuz. Birlikte sahnede olmak nasıl bir his?

 China’yı gruba katılmadan önce de tanıyordum. Birlikte sahnede olmak benim için çok keyifli, aramızda bir rekabet yok. Birbirimizden çok farklıyız. İki kadın solist olarak sahnede şarkılarımızı en güzel şekilde söylemekle meşgulüz. China ile birlikte olduğumuz konserlerin en keyif aldığım Pink Martini konserleri olduğunu söyleyebilirim.

Daha önce hep Pink Martini ile Türkiye’ye geldiniz ama sizi bu kez tek başınıza dinleyeceğiz. Ne hissediyorsunuz?

İstanbul’da olmaktan her şekilde mutluluk duyuyorum. Çok heyecanlıyım, Türkiye’ye tekrar gelmek için sabırsızlanıyordum. Bu kez ‘La Bonheur’ albümüm, grubum ve ilk solo konserimde sevenlerimle buluşacağım. Son zamanlarda coğrafyanızda üzücü olaylar yaşanıyor, dua ediyorum, umarım sizleri az da olsa neşelendirebilirim.

Birçok dilde söylüyorsunuz Türkçe bildiğiniz şarkılar var mı, bizi nasıl bir repertuar bekliyor?

Daha önce ‘Katibim’ ve ‘Aşkım Bahardı’ şarkılarını söylemiştim, ama bu konser için çok fazla ipucu vermek istemiyorum yoksa sürpriz olmaz. Dinleyicilerimin rock, hüzün, öfke ve tutkuyu hissedecekleri bir repertuvar olacak diyebilirim.