Paris’te Şoa Anıtı’nda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü programı kapsamında ‘Direniş’te Kadınlar’ adlı bir program hazırlandı. Bu programda sergiler, tanıklıklar, konferanslar ve film gösterimleri yer aldı. ‘Direniş’te Kadınlar’ sergisi İkinci Dünya Savaşı esnasında savaşa direnen, farklı yollarla insanların hayatlarını kurtaran kadınlara ithaf edildi.
Açılış konuşmasının ardından, ‘Direniş ve Kadınlar’ başlıklı konferansta, konunun uzmanlarından Laurent Douzou, Catherine Lacour-Astol ve Michelle Perot, Direniş’te kadınların öneminden ve Direniş’in tarihi yazılırken kadınların katkılarının göz ardı edilmiş olmasından bahsettiler. Aile yapısı üzerine yaptığı çalışmaları ile tanınan Michelle Perot “Savaş bittiğinde Fransa işgalden kurtulduğu zaman çekilen fotoğraflara bakarsak bizi şaşırtacak şeyler görebiliriz. Kadınlar çoğunlukla kendilerini düşman işgalinden kurtaran ‘kahramanlara’ çiçek verirken görüntülenmiştir. Ama bu son derece yanlıştır, bu temsil ediş biçimi, kadınların İkinci Dünya Savaşı esnasında Direniş’e yaptıkları katkıyı en aza indirmektedir” dedi ve “Bunu sebebi ise, o dönemin koşulları ile alakalıdır. Zamanın toplumsal yapısı cinsiyet ayrımı üzerine kuruluydu, kadınlar görünmez bir haldeydi” diye ekledi.
Doktora tezini ‘Direniş ve kadınlar’ üzerine yazan Catherine Lacour-Astol ise tarihteki bu eksikliği, “Kadınların direnme biçimleri erkeklerden farklı olduğu için ikinci planda kaldı. Erkekler silahlı direnişi seçerken kadınlar daha çok sivil direniş içindeydiler. Neyse ki yeni araştırmalar ile tarihteki bu eksiklik kapatılmaya başlandı” sözleriyle değerlendirdi.
Alanında uzmanlaşmış konuşmacıların analizlerinden sonra ‘Direnişçilerin Sözleri’ panelinde, Liliane Klein-Lieber ve Frida Wattenberg’in tanıklıklarını dinledik. Bu iki kadının, İkinci Dünya savaşı esnasında birçok insanın hayatının kurtulmasında çok önemli rolleri bulunuyor.
Panelin moderatörü Ariane Bois konuşmasında, “Direniş’teki kadınlar ve Yahudi direnişini konuşmanın önemini vurgulamak açısından bu tanıklıklar çok önemli. Kadınlar çok nadiren silahlı direnişe katıldılar, savaş ilan edildiği zaman en hızlı tepkiyi yine onlar gösterdi. Birçok genç insanın, çocuğun hayatını kurtardılar. Yaşlı ve hasta insanlara baktılar. Bildiriler dağıtarak insanları bilinçlendirdiler” dedi.
Liliane Klein-Lieber, kendisinin direnişe katılmasındaki en önemli etkenin ailesinden gördüğü davranışlar olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Sınırı aşmayı başaran Polonyalı ve Alman Yahudilerden birkaçını ailem evimizde sakladık.” Savaş sırasında birçok insanın hayatını kurtaran Klein-Lieber, kendisini, savaştan sonra başka ailelere verilerek saklanmış çocukları bulmaya adamış. “Çoğu öksüz ve yetim kalan bu çocuklar için kurulan ‘Çocuk Evlerinde’ sosyal asistan olarak çalıştım. Bu çocukları hayata yeniden kazandırmak gerekiyordu” diyerek dinleyicilerle anılarını paylaştı.
Frida Wattenberg ise “Fransa’nın Poitiers kentinde öğrenciydim, ailem ise Paris’te yaşıyordu. Bir gün İtalyanlar Poitiers kentini bombaladı ve ben de o günden sonra Charles de Gaulle ideolojisine sahip insanlarla aynı safta direnmeye karar verdim” sözleriyle Direniş’in nasıl bir parçası olduğunu anlattı. Savaş sırasında çocuklara yardım eden Wattenberg, “Yahudilerin parklara gitmeleri, havuza girmeleri, sinema ve tiyatrolara gitmeleri yasaklanmıştı. Biz de Yahudi çocuklar sokakta başı boş gezmesin diye onlar için çeşitli kurslar açtık. Bu kursların finansmanı Amerika’dan toplanan ve bize gizli yollardan gelen paralar ile sağlanıyordu. Bu sayede çocuklar biraz olsun güzel bir hayat yaşayabiliyordu” dedi. Wattenberg, işgal sona erdikten sonra, bağlı olduğu organizasyon tarafından Clermont-Ferrand kentine, ‘Yahudi işleri bürosu’na, devlet tarafından Yahudiler hakkında yapılmış dosyaları ve fişleri almaya gönderilmiş. Bu dosyalar şu an Paris’te bulunuyor.
Klein-Lieber ve Wattenberg, birçok insanın hayatının kurtulmasında en önemli etkenin sahte kimlik kullanımına dayalı olduğunu belirtti. Kendilerinin de zamanında bu kimlikleri nasıl imal ettiklerini anlattıktan sonra, dinleyiciler arasından birisi sahneye gelerek zamanında kendisinin hayatını kurtarmış olan sahte kimliğini gösterdi.
İkinci Dünya Savaşında direnen, birilerinin hayatını kurtaran herkese sonsuz saygılarımla…
Yazarın notu: Yazıda ‘Direniş’ kelimesi özellikle büyük harfle yazılmıştır çünkü burada her hangi bir direnişi değil, İkinci Dünya Savaşı esnasında düşman işgaline karşı yönetilen Direniş’i ifade etmekte.