O, evrenin gizemini tuvaline boyadı, rüyaların heykelini yonttu. Hatta şiirler yazdı, romanlar kaleme aldı. Kendine birçok meslektaşından farklı bir yol belirleyerek gerçeküstücülüğe ve bilinç dışına gönderme yapan sanatsal bir anlatım anlayışını benimsedi. Metafizik temalı yapıtlarıyla tanınan ressam-heykeltıraş Giorgio de Chirico, ‘Dünyanın Gizemi’ sergisiyle ilk kez İstanbul’da. Buluşmaya ev sahipliği yapan mekân ise Pera Müzesi...
Kökleri Osmanlı Topraklarında
Yunanistan’da dünyaya gelen de Chirico’yu, bu topraklara hiç ayak basmasa da, İtalyan ailesinin köklerinden ötürü rahatlıkla yarı İstanbullu sayabiliriz. Baba Evaristo de Chirico’nun doğduğu bu kent, kendisine uzun süre ev sahipliği yaptı. Hatta anne Gemma Cervetto’nun da büyük ihtimalle İzmir’de doğduğu tahmin ediliyor. Büyükbabası Sardenya Krallığının elçisi olup, Bab-ı Âli’de Rus çarlığı adına resmi tercüman olarak, inşaat mühendis olan babası ise, 1870’lerde, İstanbul-Edirne demiryolunun yapımında idareci olarak çalıştı.
Bütün bu verilerin ışığına, sanatçının ününü de eklersiniz, Türk sanatseverlerle buluşmasının neden bu kadar geciktiğini de sorgulayabiliriz rahatlıkla. Bu anlamda Pera Müzesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Metafizik Sanatın Babası
Çocukluğunu geçirdiği Yunanis-tan’daki köklü sanat - kültür tarihi ve mitoloji, de Chirico’nun sanata bakışını belirledi, adeta ilerleyeceği yolu işaret etti. İlk önce Atina’da ve daha sonra,1906-1909 yılları arasında Münih Güzel Sanatlar Akademisinde resim eğitimi görürken, Nietzsche ve Schopenhauer’in felsefelerine ilgi duydu, Böcklin ve Klinger’in sanatından feyz aldı. Yazar Guillaume Apollinaire, onu gerçeküstücülerle tanıştırdı. Primitif zamanların çizgilerine hayranlık duyan de Chirico, yapıtları ve düşünceleriyle Max Ernst, Salvador Dali, René Magritte ve Duane Michals gibi alanlarında isim yapmış sanatçılara esin kaynağı oldu. Sanatçı, Gerçeküstücülük akımını derinden etkiledi; 1910’da geliştirdiği ve ‘metafizik sanat’ olarak nitelendirdiği bakış açısı Balla, Kandinsky, Matisse gibi ressamların görüşleriyle birlikte, çağdaş sanatın önemli parametrelerinden biri olarak kabul edildi.
Hayatını İtalya-Fransa ekseninde sürdüren de Chirico, resimlerinde geometrik formlara bolca yer vermiş, şaşırtıcı perspektiflerle, birbiriyle ilgisi olmayan, yerinden edilmiş nesneleri bir araya getirerek felsefe ve şiire bir selam etmiştir. Bunun yanı sıra Nietzsche’nin sezgilerle bilmece çözme, öngörü, kehanet gibi terimlerine ve sanatı bilinçaltından gelen imgelerle açığa vurma olarak ele almasına da resimleriyle destek verdi.
Ancak Giorgio de Chirico’yu rahat bırakmayan, arayışlara âşık sanatçı ruhu, yolculuğu boyunca birkaç kez tarz değiştirmesine sebep oldu. Şöyle ki, bir dönem ışık seli içinde kent manzaraları çizerken, daha sonraları uzaylılara benzeyen insan figürlerine yer verdi tablolarında. İlerleyen yıllarda ise, metafizik temalardan vazgeçerek kendi görüşüyle kotardığı klasik resme yöneldi. 1960’lardan itibaren yeniden metafizik konulara geri dönen sanatçı, son senelerinde mankenler, gladyatörler, arkeologlar ve metafizik iç mekânı tekrardan tuvaline döktü.
O, evrenin gizemini tuvaline boyadı, rüyaların heykelini yonttu. Hatta şiirler yazdı, romanlar kaleme aldı. Kendine birçok meslektaşından farklı bir yol belirleyerek gerçeküstücülüğe ve bilinç dışına gönderme yapan sanatsal bir anlatım anlayışını benimsedi. Metafizik temalı yapıtlarıyla tanınan ressam-heykeltıraş Giorgio de Chirico, ‘Dünyanın Gizemi’ sergisiyle ilk kez İstanbul’da. Buluşmaya ev sahipliği yapan mekân ise Pera Müzesi...
SERGİYİ GEZERKEN…
1 Mayıs’a kadar açık kalacak olan sergide, Giorgio de Chirico’nun (1888-1977) yaklaşık 70 resim, iki litografi serisi ve on heykelini görebilirsiniz ki bu koleksiyon, 1909 tarihli bir erken dönem eserini, 1970’lerin ortaları ile son yıllardaki yapıtlarını içeren geniş bir seçkiyi barındırıyor. Sergide birbirinden güzel tematik tablolar ve ilginç heykeller bulunuyor, ama özellikle vakit ayırıp sanatçının bir çalışma gününü yansıtmaya çalışan videoyu seyretmenizi, dehasını izlerken, de Chirico’nun konuşmaya, sorulara cevap vermeye gönülsüz tavrı ve gülmeyen yüzü ile zavallı gazeteciye neler çektirdiğini görmenizi tavsiye ederim. Doğrusu o arkadaşın yerinde olmayı pek istemezdim. Ağzından zoraki birkaç kelime çıkartırken, sanatçının sanatı ile ilgili bütün yazılanları adeta yok sayan cevaplarının da beni çok şaşırttığını söyleyebilirim.
Giorgio de Chirico, sadece gerçeküstü bir dış dünyanın, hayal ile gerçeğin kaynaştığı resimlere hayat veren bir ressam değil, aynı zamanda iyi bir edebiyatçıydı da. John Ashbery, de Chirico’nun romanı Hebdomeros için “Sanırım gerçeküstücü romancılığın en iyi yapıtı” demişti. Efsanevi İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni de Chirico’dan etkilendiğini belirten sanatçılar arasındadır.
De Chirico, 1974’te, Fransa Akademisine seçildi. 20 Kasım 1978’de, Roma’da 90 yaşında öldü. Hayatı boyunca dünyanın büyük şehirlerinde sergiler açtı, yazılar kaleme aldı, edebiyat eserlerini resimledi ve bu dünyaya silinemez bir iz bıraktı.
Pera Müzesi salıdan cumartesiye 10.00-19.00, pazar günleri ise 12.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. Müzede cuma günleri hem uzun hem de ücretsiz! ‘Uzun Cuma’larda müze 18.00-22.00 arasında ziyaret edilebilir.