Sinema maratonuna hazır mısınız?

Yeni direktörü Kerem Ayan ile İstanbul Film Festivali bu yıl beş gün kısalıyor. 20 bölümden oluşan 187 filmlik programı ile festival, sinemaseverlere 11 gün sürecek bir şölen sunuyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
30 Mart 2016 Çarşamba

Bilet almaya hazırlananlara kolaylık sağlamak amacıyla yazılan bu yazıda, yılın ödül kazanmış veya festivallerde sivrilmiş yapıtlarından söz edeceğiz.

Üç filmle programda yer alan İsrail sinemasının ağır topu, Amos Gitai’nin ‘Rabin’in Son Günü’. Berlin’in en önemli iki ödülünü kazanan  ‘Denizdeki Ateş’ ve ‘Saraybosna’da Ölüm’, Venedik’in, iki ödüllü filmi ‘Çete’ ve ‘Neon Boğa’, Cannes’ın Altın Kamera ödüllü Kolombiya filmi festival programında. ‘Hitchcock- Truffaut’  belgeseli gerçek bir sinema şöleni.

 

İlkbaharı müjdelemesiyle hayatımıza giren İstanbul Film Festivali, bu yıl 35. yaşını kutluyor. Festival direktörü Azize Tan’dan görevi alan Kerem Ayan, önceki yıllarda 16 gün süren festivalin bu yıl (beş gün kısaltılarak) 11 gün süreceğini ilan etti. 20 bölümden oluşan 187 uzun metrajlı filmlik programı ile festival bu yıl 7-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Kerem Ayan’ın bu yıl getirdiği olumlu değişikliklerden biri, festival kataloğunun okunması daha kolay olan bir ebatta basılması. Üç yıldır festival izleyicilerinin dar uzun formatıyla okumakta zorlandıkları (330 sayfalık) katalog, bu yıl normal bir boyutta tasarlandı ve basıldı.

Kerem Ayan’ın olumlu müdahalelerinden biri de, tüm Biletix bayilerinin (komisyonsuz) bilet satışlarına dâhil edilmeleri. Arzu edenler, geçen yıllarda olduğu gibi, Atlas ve Reks sinemalarında kurulacak stantlardan, ön satışı yapılan biletleri satın alabilecekler. Festival biletleri 26 Nisan’dan beri satılıyor. Festival filmleri, Atlas, Fitaş (2 salon), Feriye, Reks, Beyoğlu, Akbank Sanat, İtalyan Kültür Merkezi, İstanbul Modern’de gösterilecek. Festivalin son iki gününde Maltepe ve Sultangazi’de 20 filmlik bir program var.

FESTİVALİN AĞIR TOPLARI

İKSV, Cannes Film Festivali’nin öne çıkan filmlerini Filmekimi’nde göstermişti. Şimdi Venedik ve özellikle Berlin’de ilgi çeken filmleri izleyeceğiz. 35. İstanbul Film Festivali, açılışını, Berlin’deki gibi Coen Kardeşlerin ‘Yüce Sezar’ı ile değil, yine aynı festivalde Altın Ayı Ödülü için yarışan, Jeff Nichols’un ‘Midnight Special’ ile yapacak. Bilimkurgu türündeki filmde Michael Shannon ile Kristen Dunst’ı izleyeceğiz.

Akbank, sponsor olarak festivale desteğini 12 yıldır sürdürüyor. Akbank galalarında izleyeceğimiz 10 film arasında bulunan ‘Çete/El Clan’ın yönetmeni, Arjantinli Pablo Trapero, bu yıl uluslararası yarışmanın jüri başkanlığını yapacak. ‘Çete’ bu yıl Venedik’te Trapero’yu En iyi Yönetmen Ödülünün sahibi yapmıştı. Joel-Ethan Coen’in ‘Yüce Sezar/Hail, Cesar!’ı sinema tarihinin en eğlenceli Hollywood taşlamalarından biri. Filmin görkemli oyuncu kadrosunda George Clooney, Josh Brolin, Ralph Fiennes, Scarlett Johansson ve Coenlerin fetiş oyuncusu (Joel’in eşi) Frances Mc Dormoud yer alıyor. Saoirse Ronan’ın Oscar adaylığı ile kendinden bahsettiren ‘Brooklyn’i ilk kez festivalde gösterilecek. Arjantin sinemasının dev aktörü Ricardo Darin’e San Sebastian Film Festivalinde En İyi Aktör Ödülü getiren ‘Truman’, aynı zamanda ülke tarihinde en çok izleyici toplayan film.

‘Bir Kadın ve Bir Erkek’ ile Cannes’da Altın Palmiye kazanmasından 50 yıl sonra, senarist-yönetmen Claude Lelouch ile efsanevi bestekâr Francis Lai, ‘Un Plus Une’ ile tekrar bir araya geliyorlar.

İsrail sineması 35. festival programında üç film ile yer alıyor. İsrail’in yetiştirdiği en önemli sinema adamlarından biri olan Amos Gitai, ‘Rabin’in Son Günü/ Rabin the Last Day’ ile İstanbul Film Festivaline katılacak. 21 yıl önce öldürülen, Nobel Barış ödülü sahibi Yitshak Rabin’in son gününde yaşananları anlatan film festivalin en merak edilen ağır topları arasında.

Diğer iki İsrail filmi, ‘Tikkun’ ile ‘Dağ/Ka’har’ bizleri Ortodoks Yahudilerin dünyasına götürecek. Avishai Sivan’ın senaryosunu yazıp yönettiği Tikkun’, güvenli sandığı dünyası yerle yeksen olan radikal bir dindarın çaresizliği üzerine bir film.

Dünya prömiyerini Venedik Film Festivalinde yapan, Yaelle Kayam’ın senaryosunu yazıp yönettiği ‘Dağ’, Kudüs’te çok eski bir Yahudi mezarlığının yer aldığı Zeytin Dağında geçiyor.

HİTCHCOCK-TRUFFAUT’YU  KAÇIRMAYINIZ

İstanbullu sinemaseverlere müthiş bir belgesel şöleni sunan 35. festivalin, kaçırılmayacak filmler listesinin başına ‘Hitchcock-Truffaut’yu koymak abartı sayılmaz.

İki ay önce Soho House’da özel bir basın gösteriminde izlediğim filmi, “sinema tarihine bir aşk mektubu” olarak karşılamıştım. Alfred Hitchcock ile onun büyük hayranı François Truffaut’nun üç gün boyunca yaptıkları söyleşiye odaklanan film, sinema tarihinde büyük izler bırakan bu iki dev sanatçı hakkında keyifli bir 80 dakika sunuyor.

Belgeselde, Fincher, Schrader, Scorsese, Bogdanovich ve Assayas gibi usta yönetmenlerin, Hitchcock ve Truffaut hakkındaki yorumlarını dinlemek, sinefillere renkli bir şölen niteliğinde.

Cannes’da ‘Fahrenheit 9/11’ ile Altın Palmiye Ödülü, Oscarlarda ‘Bowling for Columbine’ ile En iyi Belgesel Ödülü kazanan, Amerikan sinemasının yaramaz çocuğu Michael Moore boş durmuyor. En son filminde ‘Şimdi Nereyi İşgal Edelim? / Where To İnvade Next?’ diye soruyor.

Moore’un hınzır ve agresif tavrını sevenleri ihya edecek film, ABD’nin Avrupa’yı işgal senaryosunu emsalsiz mizahı ile ele alıyor.

Mayıs 2015’te Cannes’da izlediğim ‘Ben Ingrid / Jag Ar Ingrid’ sinema tarihinin efsane aktrisi, İsveçli İngrid Bergman’ı anlatıyor. Film Cannes’da Altın Göz Mansiyonunu aldı.

Cannes 2015 festivalinin afişinde yer alan İngrid Bergman, emsalsiz tebessümü ile etrafı aydınlatıyordu.

İki ünlü yönetmen, Noah Baumbach ile Jake Paltrow, iki saatlik belgeselleri ‘De Palma’da, adı kült yönetmene çıkan Brian de Palma (aralarında ‘Scarface’, ‘The Untouchables’, ‘Femme Fatale’in da olduğu) kariyerinin 25 filmini yorumluyor. Sinefiller için sürükleyici bir belgesel.

Hollywood’un üstüne film yapmaktan usanmadığı Steve Jobs, Alex Gidney’in bir belgeseline de konu oluyor: ‘Makine Değil, İnsan’ modern zamanın en büyük ikonlarının birinin kişilik incelemesini yapmaya soyunuyor.

SABIR OSCAR’I  KAZANDIRACAK FİLMLER

Sekiz saatlik Filipin filmi ‘Hüzünlü Gizem Ninnisi’ni izlemeyi başaran sinefillere, çıkışta ‘Sabır Oscar’ı verilirse, kuşkusuz bu hak edilmiş bir ödül olacak.

Uzun filmleriyle tanınan Filipinli Lav Diaz’ın, çıtayı hep yükseklere taşıdığı, bu 485 dakikalık film, bu ülkede bu güne kadar çekilmiş en kalabalık kadrolu film.

Bu yıl kaybettiğimiz Fransız yönetmen Jacques Rivette ‘Out 1:Spectre’de 1969 olaylarına odaklanıyor. İlk kurgusu 750 dakika olan filmi, Rivette 250 dakikaya indirmişti. Rivette’in hayranları bu dört saatlik filmle sanatçıya saygı duruşunda bulunabilecekler.

380 dakikalık ‘Bin Bir Gece’ festivalde üç bölüm halinde gösterilecek. Portekizli Miguel Gomes’in, bu üçlemenin ikinci bölümü (Kasvetli Adam) bu yıl Portekiz’in Oscar adayıydı.

 

ALTIN LALE  VE DÜNYA FESTİVALLERİNDEN

Uluslararası Altın Lale yarışmasında yer alan 12 filmden biri olan ‘Bir Liderin Çocukluğu/The Childhood of a Leader’ konusunu Jean- Paul Sartre’ın bir romanından alıyor. Faşizmi sorgulayan bu filmin başrolünde Bénérice Bejo var.

Yine bir Guillaume Nicloux filminde oynayan Gérard Dépardieu, ormanda kaybolan bir avcıyı canlandırıyor. ‘Son/The End’ adlı filmin, başından sonuna kadar ekranda göreceğimiz Dépardieu’nün kariyerinin en iyi performanslarından birini çıkardığı söyleniyor. Zeki Demirkubuz, son filmi ‘Kar’ ile Altın Lale için yarışacak.

Arjantinli Pablo Aguero, ‘Eva’ya Huzur Yok’ta Eva Peron’un cansız bedeni üzerinden ülkesinin acılarla ve hayal kırıklıklarıyla yoğrulmuş yakın tarihine ışık tutuyor.

‘Yıllara Meydan Okuyanlar’ bölümünde Marco Bellocchio’nun ‘Kendi Kanım/Sangue del Mio Sangue’si var. Atom Egoyan, ailesini 70 yıl toplama kampında öldüren bir Nazi gardiyanın izini bulan bir Yahudi’nin öyküsünü ‘Hatırla/Remember’ da anlatıyor. Başrolde Christopher Plummer var. ‘Dünya Festivallerinden’ bölümünde 2015 Berlin’de Altın Ayı Ödülü kazanan Denizdeki Ateş var. Gianfranco Rosi’nin bu görkemli belgeseli, Kuzey Afrikalı mültecilerin Avrupa’ya giriş noktası olan İtalyan adası Lampedusa’da geçiyor.

Yine ödüllü bir film, Danis Tanovic’in ‘Saraybosna’da ölüm’ Bernard-Henry Levy’nin ‘Hotel Europe’ adlı oyunundan alınma. Film Berlin’de Jüri Büyük Ödülünü kazandı.

Kolombiyalı Cesar Augusto Acevedo’nun Cannes’da Altın Kamera Ödülü kazanan ‘Toprağın Gölgesinde’ dingin bir Latin Amerika alegorisi. Brezilyalı Gabriel Mascaro’nun ‘Neon Boğa/Neon Bull’u son Venedik Film Festivalinde Jüri Özel Ödülü aldı.

Festivalin kaçırılmaması gereken 10 filmi

 HİTCHCOCK-TRUFFAUT…….Kent Jones

 RABİN’İN SON GÜNÜ………..Amos Gitai

 YÜCE SEZAR…………Ethan-Joel Coen

 HATIRLA……………..Atom Egoyan

 DENİZDEKİ ATEŞ………..Gianfranco Rosi

 MİDNİGHT SPECİAL……..Jeff Nichols

 ÇETE……………………Pablo Trapero

 BİR KADIN, BİR ERKEK…….Claude Lelouch

 BROOKLYN……………….John Crowley

 ŞİMDİ NEREYİ İŞGAL EDELİM…..Michael Moore