1995-1996 sezonunda 72 galibiyetle rekor kırıp ortalığı kasıp kavuran Chicago Bulls’la, içinde bulunduğumuz 2015-2016 sezonunda şu ana kadar 72 galibiyet alıp - ve sezonun son maçını kazanıp bu rekoru kırma şansı olan - ortalığı altüst eden Golden State Warriors arasındaki en belirgin ortak yan nedir diye sorarsanız, cevap bellidir: o Chicago takımının oyuncusu ve şimdinin Golden State koçu Steve Kerr.
Peki, kimdir bu Steve Kerr?
Birçok NBA oyuncusuna göre farklı bir çocukluğa sahip olan Steve Kerr, 1965 yılında Beyrut’ta doğdu. Babası Lübnan’daki Amerikan Üniversitesinde başkanlık görevini sürdürürken daha sonra Hizbullah adını alacak örgüt tarafından öldürüldü. Üniversite yıllarını Arizona’da geçirirken 1986 yılında tamamen ‘amatör’ (yani sadece kolej ligi NCAA’den gelen) oyunculardan oluşan son ABD Milli Takımıyla Olimpiyatlarda altın madalya kazandı. Uzun mesafeden keskin şutörlüğü ve aklını ön plana çıkaran oyunuyla Kerr, kendini Phoenix Suns tarafından draft edilirken buldu.
Basketbol hayatını değiştiren değişiklik ise 1993’te Chicago Bulls’a transfer olmasıyla gerçekleşti. Michael Jordan’ın aldığı iki senelik arada play-off’larda iyi işler yapsa da hiçbir zaman şampiyonluk yüzüğüne kavuşacak o güce erişemedi o Bulls takımı. Ta ki 1995 sezonunda Jordan geri dönünceye kadar... Süper yıldızına kavuşan Chicago ortalığı kasıp kavurmaya başlarken Steve Kerr de onu özel kılan uzak mesafe oyunu ve aklıyla takımın ayrılmaz bir parçası oldu. 1995-1996 sezonunda adeta hiç yenilmez bir armadaya dönüşen ve NBA tarihinin en çok galibiyete ulaşma rekorunu kıran takımda önemli bir rol aldı. Ancak oyunculuk kariyerinin zirve noktasına 1997 yılında NBA finalleri altıncı maçının son saniyelerinde Jordan’dan aldığı pası üç sayıya çevirmesiyle ulaştı. O sezon da zafere ulaşan Bulls arka arkaya üç şampiyonluğa ulaştı.
Daha sonra San Antonio Spurs’de iki şampiyonluk daha yaşayan Kerr, 2003 yılında oyunculuk kariyerini bırakıp yorumculuğa başladı. Yorumculuğu sırasında kısa sürede üne kavuşan Steve, başarılı analizleriyle koçluk dünyasına göz kırpmaya başlamıştı bile. Daha sonra ilk göz ağrısı Phoenix’de yönetici olarak görev alan Kerr, 2014 yılında koçluk kariyerinin zirvesine ulaşacağı Golden State Warriors’un başına geçti. Ve onun Golden State’e geçişi tarihin tekerrürden ibaret olduğunun kanıtı olan yolculuğun başladığı an oldu.
Genç bir omurgaya sahip bu takım, keskin şutörlüğü ve aklıyla oynaması açılarından Steve Kerr’e çok benzeyen Stephen Curry’nin liderliğinde ciddi potansiyele sahip olduğunu kanıtlamıştı. Ancak Kerr’ün San Antonio’da oynarken öğrendiği alan paylaşımı stratejilerini, Phoenix’teyken gözlemlediği yüksek tempo oyunu ve Chicago’da oynarken uyguladığı üçgen hücumu harmanlamasıyla takımın bu potansiyeli bütün barajları yıkıp geçti ve ligi tepetaklak etti.
İlk senesinden Golden State’i şampiyonluğa ulaştıran Steve Kerr, ikinci senesinde de Chicago Bulls’un 72 galibiyetlik rekorunu egale etmiş durumda. 72. galibiyete ulaştığı yer ise eskiden şampiyonluk yaşadığı San Antonio‘nun sahası.
Şimdi gözler son maçta. NBA severler Golden State’in son maçı kazanıp rekoru kırıp kıramayacağını merak ediyor. Bende ise farklı bir merak söz konusu: acaba Golden State’in yazdığı tarih ne zaman, nasıl ve kim tarafından tekrar edilecek?