Bu haftaki yazımın konusu başlığından da anlaşılacağı gibi dostluk. Rabi Akiva'nın dediği gibi ‘arkadaşını kendin gibi seveceksin’. Arkadaşlık iyi ve kötü gününde arka çıkan kişi anlamına gelir. Ailelerimizi seçemeyiz ama dostlarımızı kendi özgür irademizle seçme özgürlüğüne sahibiz. Son birkaç senedir oğluma söylediğim bir duayı sizinle de paylaşmak istiyorum: “Allah karşına doğru kişiler çıkarsın ve doğru insanlarla arkadaşlık yapmanı nasip etsin.” Ardından defalarca anlattığım hikâyeyle ona iyi arkadaşların bizi iyiye ve de kötü arkadaşların bizi felaketlere bile götürebileceğini vurguluyorum. Davit, babasının biricik oğludur ve babası ona adeta hayatını adar. Çocukluk dönemi tasasız geçtikten sonra Davit delikanlı olur ve zamanının tümünü arkadaşları ile geçirmeye başlar. Bunun dozajı günden güne artar. Babası çok endişelidir ve bir gece oğlunu bekler. Saat 3'te Davit eve gelir. Babasının onu beklediğini görünce şaşırır. Babası, “Canım oğlum, gençsin, gez eğlen ama kimlerle arkadaşlık ediyorsun? Kaç gerçek dostun var? Şimdi gençsin anlamazsın. Bunlar sana ilerde zarar verebilir. Bunlar nasıl arkadaşlar? Çok merak ediyorum. Aklım hep sende” deyince Davit, “Baba çok eğleniyoruz, beni merak etme. Çok fazla gerçek arkadaşım var ve hepsi can dostu” diye açıklar. Babası, “Beni inandır o zaman. Gel seninle bir test yapalım. Yarın git o arkadaşlarına başının dertte olduğunu, polisin seni aradığını söyle. Seni zor gününde evine alan kişi senin gerçek dostundur” der. Ertesi sabah Davit erkenden çıkar ve en samimi arkadaşına gider, “Sami yardım et, polis peşimde. Bırak gireyim” deyince Sami pişkin pişkin, “Sen çok iyi bir insansın. Git polise anlat durumu. Her şey düzelecek” diyerek onu içeri almaz. Davit tek tek kapılarını dolaştığı dost dediği kişilerden hep değişik yorumlarla olumsuz cevap alarak evine oldukça üzgün döner. Babasına, “Haklıymışsın babacığım. Benim hiç gerçek dostum yokmuş. Peki, senin kaç gerçek dostun var?” diye sorar. Babası gülümseyerek, “Bir buçuk, bir tam bir de yarım” diye cevap verir. Gel aynı testi onlara da yapalım. Yarın Rafi'nın evine gidip benim oğlum olduğunu söyleyeceksin. Bu da adresi” diye belirtir. Ertesi sabah Davit çok heyecanlıdır. Adres bir malikâneye aittir. Kapıyı hizmetçi açar ve Rafi'ye haber verilir. Rafi kapıya gelince Davit, “Selam ben sizin dostunuz Avraam'ın oğluyum. Başım belada. Polisler peşimde. Bir süre sizin evinizde kalabilir miyim? Babam size sığınabileceğimi söyledi” diye açıklayınca Rafi, “Peki oğlum polisler seni neden arıyor?” diye sorar. Davit, “İnanın ben masumum. Hiçbir şey yapmadım” der. Rafi onu içeri alır. Tüm aile onu çok sıcak karşılar. Rafi hep Davit'in babasıyla yaşadığı maceraları anlatır. Tadına doyulmaz üç gün geçirir orada. Teşekkür edip ayrılır. Babasına, “Bu tam arkadaşındı değil mi?” diye sorar. Babası, “Hayır, bu yarımdı. Şimdi seni Simon'a yolluyorum, o tam” der. Davit sabah erkenden yola çıkar. Adres çok çok eski yıkık dökük bir kulübeye aittir. Kapıyı çalar. Birkaç dakika sonra şişman, saç sakal birbirine karışmış biri kapıyı açar. Davit diyeceklerini der. Adam, “Tamam gir içeri evlat” der. Ona bir oda verir. Üç gün geçer. Davit teşekkür edip eve döner. Babasına, “Anlam veremiyorum. Neden Rafi yarım ve Simon tam? Açıklar mısın” diye sorar. Babası, “Bak oğlum ilk gittiğinde Rafi sana bir soru sordu ‘Polis seni neden arıyor?’ Sen katil olsan adam öldürdüm der misin ya da hırsızlık yapmış olsan çaldım der misin? Hayır. Amacı düşünmekti. ‘Almam lazım değil mi? Sonra dostum kızar mı bana? Almalıyım’, diye karar vermek için düşünme payı bıraktı kendine. Ancak Simon benim oğlum olduğunu öğrendi kendi oğlu gibi bir an bile tereddüt etmedi. Seni hemen içeri aldı. İşte oğlum gerçek dost insanın hem iyi hem de kötü gününde seni sahiplenendir. Hayat çok ilginç dar geçitler çıkarır karşımıza. Bu zor dönemlerde seninle yürüyen birilerinin varlığı seni ayakta tutar. Mutlu bir hayat istiyorsan yanlış ve kötü insanlardan uzak dur. Daima iyi kalpli düzgün karakterli insanların arasında olmaya çalış. Onlar sana gerçek dostluk desteğini sağlar. Bu olay çok zor kazanılan bir Tanrı hediyesidir adeta. Umarım sen de bir gün sahip olabilirsin bu paha biçilmez, nice kral, padişah ve firavunların maddi zenginliklerine rağmen sahip olamadıkları bu manevi servete” diye açıklar.
Size de sevdiklerinizle, dost ve akrabalarınızla beraber nice mutlu, bol kahkahalı, huzurla harmanlanmış birbirinden güzel günler dilerim.