“Foxes never quit*” (*Tilkiler asla pes etmez.)
2003-2004 Sezonunda önce 2.Lig olan Championship ve kötü sezonların devamı ile 2007-2008’de League One (3. Lig)’a düşen Leciester City travma, drama ve coşkuyu son 10 yıl içinde çok yoğun yaşamış bir mütevazi şehir takımı. Leicester City tüm hatları birbiri ile yakın iletişim içinde yüksek mücadeleci bir futbol oynuyor. Kaptıkları toplarla yakaladıkları ani atak fırsatları ile gole gidiyorlar. Tempoyu yakaladıkları anlarda ise rakiplerine karşı oyunda üstünlük kuruyorlar. Maçlarını takip edenlerin bildiği üzere çok diri, çevik, mücadele gücü yüksek ve teknik özellikleri olan bir takım. “Asla pes etmeyen tilkiler” oynadıkları futbol ve ortaya koydukları mücadele ile zirveden asla uzaklaşmıyor.
Karbon-fiber fabrikasındaki 12 saatlik vardiyasını bitiren genç adam hızla durağa koşarak antrenman sahasına gideceği otobüse yetişiyordu. Fabrikadaki emekçilerin çoğu mesai bitişi koşarak çıkan meslektaşlarını artık tanıyordu. Mesainin bitişini simgeleyen düdük sesi ve arkasından koşarak uzaklaşan bir siluetin yarattığı seremoni yedi yıl daha sürecekti.
16 yaşında ayaktopuna uygun olmadığı için Sheffield Wednesday genç takımı kadrosundan çıkartılan Jamie pes etmemiş ve 7.lig takımlarından Stocksbridge Steels (Çelik fabrikası çalışanlarının kurduğu bir futbol ekibi) takımının paf kadrosunda yarı amatör olarak kendine yer bulabilmişti. 2007’ye gelindiğinde 18 yaşında A takıma yükselerek maç başına 30 pound alan Jamie 2010 yılına kadar bu takımda oynayacaktı. 2010’da 6. Lig takımı Halifax Town’a transfer olarak sezonu gol kralı tamamlamasıyla sonraki sezon 5.Lig takımı Fleetwood Town’a geçecekti. Başarı grafiğini yükselten Jamie nihayet 2012 yılında 25 yaşında profesyonel futbolcu oldu ve 7 yıldır günlük 12 saat vardiyasının olduğu fabrikadan ayrıldı.
Leicestery City’nin ve Premier League’in en başarılı performanslarından birini göstererek Rud Van Nistelroy’un on ardışık maçta gol rekorunu on bir maça taşıyan golcü oyunsu Jamie Vardy’nin kazanma hırsı takımını yansıtıyor.
2003-2004 Sezonunda önce 2.Lig olan Championship ve kötü sezonların devamı ile 2007-2008’de League One (3. Lig)’a düşen Leciester City travma, drama ve coşkuyu son 10 yıl içinde çok yoğun yaşamış bir mütevazi şehir takımı. 2013 sezonu sonunda Championship’ten Premiere League’e çıkabilecekleri Play-Off mücadelesinde Watford’a karşı oynadıkları maçın son dakikaları çoktan futbolun unutulmazları arasında yerini aldı. (https://www.youtube.com/watch?v=nWSc3-NACSY)
2013-2014 sezonunda Nigel Pearson’ın önderliğinde Championship’i birinci olarak tamamlayarak Premiere League çıkan Leicester City, 10 yıllık aranın ardından 2014-2015 sezonunda son 9 maçın 7’sini kazanarak ligde kalabilmişti. Taraftarlar ve takım için son 9 maçlık performans bir umut ışığı olmuş, artık takımın Premiere League’de nasıl oynaması ve refleks vermesi gerektiğini gösteren bir tecrübe olmuştu.
Sessiz gündemi olmayan takım
Leicester City tam Türkiye gibi bir takım, asla sessiz kalan bir gündeme sahip değil. Her şeyin yoluna girdiği düşünülürken sezon sonu Tayland’a yapılan bir turda kıyamet kopuyor. Leicester City’nin üç futbolcusunun otel odasında Tay kadınlarla grup seks yaparken çekilen bir video, görüntülerde duyulan ırkçı laflar ortalığı karıştırıyor. Çünkü grup seks kahramanlarından biri Nigel Pearson’ın oğlu James Pearson. Bu olay tam da sezon öncesi takıma şekil veren antrenörün oğlu ile beraber takımdan ayrılması ile son buluyor.
Takımın başına ise Abramovich’in Chelsea’yi satın aldığında yetersiz bularak gönderdiği Claudio Ranieri getirildiğinde Leciester City taraftarları için sezon açılışı bulutlu başlıyor. Bahis siteleri ve şirketleri Leicester City’nin şampiyonluğuna 5.000’e 1 oran veriyor. 1 orana güvenen futbol romantikleri arasında Tom Hanks de yer alıyor.
İlk 6 maçlık yenilmezlikleri Arsenal’e evlerinde 2-5 kaybetmeleri ile son buluyor. Futbolseverler artık takımın yavaşça doğal yeri olan orta sıralar ile son sıralar arasında bir konuma geçeceğini ve Premiere League’in normale döneceğini düşünüyor. Fakat “asla pes etmeyen tilkiler” oynadıkları futbol ve ortaya koydukları mücadele ile zirveden asla uzaklaşmıyor. Leicester City 14 Aralık günü Chelsea FC’ı evinde 2-1 yenerek zirveye yerleşiyor. Yıllar önce Claudio Ranieri’nin yerine Chelsea’de göreve başlayan Jose Mourinho ise bu maçın ardından Chelsea ile yollarını ayırıyor.
Ortalamanın altında bir bütçe
Bu şampiyonluk için romantik futbolun endüstriyel futbolu fethi denmesi boşuna değil. 20 takımlı Premier League’in bütçe olarak 18. Takımı Leicester City. Öyle ki bonservis olarak Manchester City’nin Raheem Sterling’e ödediği 49 milyon poundluk bedel tüm takımın bedelinden yüksek.
Geçen sene 36 milyon pound olan bütçeleri bu sene 57 milyon pounda çıkıyor.
Bu farkın sebebi ise 8 milyon pounda transfer edilen N’golo Kante ve 7 milyon pounda gelen Shinji Okazaki. Dışarıdan bakıldığında gerçekten ortalama altı bir bütçe ve kadroya sahip bir ekip.
Leicester City tüm hatları birbiri ile yakın iletişim içinde yüksek mücadeleci bir futbol oynuyor. Kaptıkları toplarla yakaladıkları ani atak fırsatları ile gole gidiyorlar. Tempoyu yakaladıkları anlarda ise rakiplerine karşı oyunda üstünlük kuruyorlar. Maçlarını takip edenlerin bildiği üzere çok diri, çevik, mücadele gücü yüksek ve teknik özellikleri olan bir takım.
Forvet hattında yer alan Jamie Vardy’e Leonardo Ulloa ve Shinzi Okazaki eşlik ediyor.
Son üç maçın ikisini on kişi tamamlayan takımda belirgin bir fizik gücü görülüyor. Öyle ki sürekli on bir başlamayan ve Vardy’nin cezası sebebiyle iki maçtır ilk on bir başlayan Leonardo Ulloa’nın maçların son bölümlerinde çok zorlandığı belli oluyor. (Futbolseverler için bir not: Jamie Vardy West Ham ile oynadıkları mücadelede ceza sahası içerisinde temasa maruz kalınca düşmüştü. Hakem aldatmaya yönelik hareket sebebi ile ikinci sarı karttan kırmızı kartı vermiş, çıkarken kollarını hafifçe sallayarak itiraz eden Vardy’e federasyon agresiflik sebebiyle ekstra bir maç daha ceza vermişti. Aynı yönetim ülkemizde etkin olsa takımlarımız ilk onbire çıkacak as oyuncu yoksunluğu çekebilir.)
Okazaki, Jamie Vardy ile çıktığı maçlarda rakip savunmayı sürekli ara koşuları mücadelesi ile iyice yıpratıyor. Jamie Vardy ise fiziğinden beklenmeyecek kadar kuvvetli bir forvet. İkili mücadelelerde omzunu koyarak depar attığı anlarda pek kaybettiğini görmedim. Fiziksel ve kondisyon gücü yanında şutları da kuvvetli. Futbol rüyası peşinde geçen 12’şer saatlik mesailer iradesini çelik haline getirmiş.
Abdul Kader Keita’nın daha yumuşak ayaklısı, tutarlı ve disiplinlisini düşünün; Cezayirli Riyad Mahrez sağ kanadı oynadığı her maçta etkin kullanan bir sağ açık. Oyunun en ölü anlarında yürüyerek veya aniden hızlanarak iki üç oyuncu arasından geçerek adrese teslim paslar atıyor. 1 Mayıs’ta deplasmanda Manchester United’a karşı oynadıkları maçın son bölümlerinde Leonardo Ulloa’ya attığı ve Ulloa’nın bomboşken kötü volesi ile kalenin solundan auta giden pozisyon Mahrez’in bir özeti.
Orta sahayı Danny Drinkwater ve N’golo Kante sürüklüyor. N’golo Kante performansı ile şimdiden tüm elit takımların listesine girmiş durumda. Son zamanlarda izlediğim en çevik, hızlı ve güçlü orta sahalardan biri. Top çalma, pas arası yapmadaki başarılı istatistiklerini bir yana bırakalım; hücum veya savunmada dönen topları, örnek olarak baskette ribaundları yüzde 50’nin üstünde tek bir oyuncunun topladığını düşünün, işte bu Kante. Gerçek bir sweeper(süpürücü).
Takımda mücadele tüm hatlara yansıyor
Robin Hood olarak anılan kaya gibi savunmacıları Robert Hurth hava topları ve ikili markajlarda çok etkili. Premiere Leage’in elit forvetlerine nefes aldırmıyor arkadaşları ile beraber. Ona Robin Hood demelerinin sebebi ise duran toplarda attığı gollerle skora verdiği katkılar. Rakiplerinden çaldırdığı puanlar bu ismi almasına sebep olmuş.
Kalede ise Schmeichel var. Evet, yanlış okumadınız Galatasaray’ın bela olduğu bir zamanların ünlü Manchester United file bekçisi Peter Schmeichel’ın oğlu Kasper Schmeichel. Babadan oğula kaleci olan Schmeichellar Leicester City büyüsünün ana unsurlarından.
Kalede Schmeichel, savunmada Robert Hurth ve Westley Morgan (K) ile sağlam bir merkez oluşturuyorlar. (Meraklıları için bir not İngiltere 1. Ligi’nin Premier League olarak isim değişikliğine gittiği 1993 yılında Manchester United kalesini koruyan Peter Schmeichel şampiyonluk görmüştü. Baba – oğul şampiyonluk yüzüğüne sahip bir kaleci ailesinden ilerliyorlar. Schmeicel Jr. , Peter’ın torunu da kaleciliği seçerse sporseverleri ilginç yıllar bekliyor demektir.)
Sporcularının iş para olunca profesyonel, emek ve ter olunca amatör olmasını artık birçok sporsever kabullenemiyor. Leicester City verdiği mücadele ve gösterdiği kazanma hırsı işte bu sebeple birçok ülkede keyifle izleniyor. O ter ve kan gerçek ve düzenle kırpılmış yeşil çimlerin üzerindeki tek motivasyon kazanma hırsı.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Leicester City evinde son maçını Everton’a karşı oynadı. 3-1 galip geldiği karşılamaya şampiyonluk coşkusu hiç şüphesiz damgasını vurdu. Teknik Direktör Raineri ile kol kola orta yuvarlağa gelen İtalyan’ın ünlü tenoru Andrea Bocelli, futbolseverlere ‘Con te Partiro’, ve diğer sevilen parçalarını seslendirdi. Bira ile şerbetlenmiş stadyum dolusu İngiliz futbolsever bu jeste büyük coşku ile karşılık verdi. Everton’lu oyuncular şampiyon takımı sahaya girerken alkışlara karşıladı. Saha kenarındaki reklam panolarında ise “Dünyadaki tüm destekçilerimize teşekkürler” yazısı sıkça yer aldı.
Seremoni maç sonrasında da devam etti, kupanın kalkması ile tüm dünyadan futbolseverler müthiş bir görsel şov izlemiş oldu. Futbolcular aileleri ve çocuklarıyla sahayı bir karnaval alanına çevirdi.
Leicester City ve Jamie Vardy’i konu alan iki filmin çekilmesi için hazırlıkların başladığını da belirtelim.
Dedikodulara göre Claudio Raineri’yi Robert De Niro’nun oynayabileceği belirtiliyor.
Yazıyı okuyan sporseverler üzülmesin, mutlu sonla biten bu rüyanın sonunu keyifle izleyecekleri son bir maç daha var.
Kaynaklar:
http://www.bbc.com/sport/football/36166146
https://en.wikipedia.org/wiki/Jamie_Vardy#Stocksbridge_Park_Steels
https://en.wikipedia.org/wiki/Leicester_City_F.C.#Players
https://www.reddit.com/r/sports/comments/44w18p/if_you_are_not_watching_the_premier_league_here/
