Bir baba-oğulun olağandışı yaşam öyküsü
Rabbi Avraham Sinai’ın adı bir zamanlar İbrahim Yassin’di ve Hizbullah örgütüne girip İsrail yararına casusluk yapmıştı. Lübnan’da doğan oğlu Amos bu hafta İsrail ordusunda Golani tugayındaki başarısı nedeniyle onurlandırıldı.
12 Mayıs Perşembe günü 120 seçkin İsrail askeri devlet başkanlığı köşkü bahçesinde görevlerinde gösterdikleri üstün başarıdan dolayı liderlerin övgülerine tabi tutuldular. Her birinin başarı hikâyesi alkışlandı. Ancak aralarından Golani tugayında görev yapan Amos Sinai’ın öyküsü diğerlerinden çok farklıydı.
Amos Sinai bir İsrailli olarak doğmadı, hatta bir Yahudi olarak da doğmadı. Şii bir Müslüman olarak Lübnan’da doğdu. Babası Rabbi Avraham Sinai ise bir zamanlar İbrahim Yassin olarak Hizbullah terör örgütünün içinde İsrail’e bilgi sızdıran bir kişiydi.
Amos Sinai aslında kendisinin değil, babasının onurlandırılması gerektiğini ileri sürüyor ve şöyle diyor: “O bizleri Hizbullah’ın vahşetinden korumak için kendini cehenneme attı, normal bir ailede, huzurlu bir ülkede, özgür bireyler olarak yetişmemiz için bizi İsrail’e getirdi.”
Avraham Sinai’ın öyküsü 1975’te Lübnan iç savaşı sırasında başladı. Sinai’ın o döneme ait Suriye ordusunun girişimleri ve Filistin militan grupları arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklanan vahşet hakkında kötü anıları var. Bu nedenle İsrail’in 1982’de Lübnan’a girmesini olumlu karşıladı. Bu onun ve ailesinin geleceğini değiştirecekti.
Avraham Sinai İsrailliler ile tanışmasını şöyle anlatıyor: “Eşim doğum yapıyordu fakat etrafta ona yardım edecek kimse yoktu. Kasabada ne bir araç, ne bir hastane, ne de bir ebe vardı. İsrail ordusunun bir devriye aracı geçti, onlardan yardım istedim. Genelde ordu araçları kasabanın içine girmezlerdi. Ancak o devriye aracındaki subay kendisini ve araçtaki diğerlerini tehlikeye atarak kasabaya girdi. Bir helikopter çağırdı, eşimin doğum yapmak üzere Hayfa’daki Rambam Hastanesi’ne taşınmasını sağladı.”
Bu olaydan sonra Sinai İsraillilerle dost oldu ve zaman zaman onlara bilgi aktarımında bulundu. Bu durum Lübnan’a yerleşmekte olan Hizbullah’ın dikkatini çekti. Avraham Sinai, o zamanki adıyla İbrahim Yassin örgüt tarafından yakalandı, hapsedildiği aylar süresince sorgulandı, işkenceye tabi tutuldu.
Onu işkenceye tabi tutan genç kişi, ileride Hizbullah’ın operasyonlarını ve terör girişimlerini organize edecek olan, 2008’de de Şam’da gerçekleşen bir bombalı saldırıda ölen Imad Mughniyeh’di.
“Onu ayak seslerinden tanıyor, titremeye başlıyordum. Beni kollarımdan asmıştı, kamçılıyor, ardından kaynar su dolu bir bidona sokuyordu” sözleri ile çektiği azabı anlatıyor.
Bu işkencelerden bir sonuç alamayınca Mughniyeh Yassin’in henüz bebek olan oğlunu karşısına getirdi. Yassin suçsuz olduğunu tekrarlayınca baş işkenceci Mughniyeh bebeği babasının gözleri önünde kaynar suya atıp canlı canlı yaktı.
Bir süre sonra Hizbullah suçsuz olduğuna karar verip İbrahim Yassin’i serbest bıraktı. Ancak İbrahim Yassin Hizbullah’tan intikam almaya kararlıydı. Örgüte girdi, yükseldi. Tek amacı İsrail yararına casusluk yapmaktı. Yürüyerek sınıra ulaştı, orada İsrail ordusu yetkilileri ile buluştu.
İbrahim Yassin 10 yıl süresince çok başarılı bir casus oldu, hayati önem taşıyan bilgileri ulaştırdı. İlişkide bulunduğu kişi Yoav Mordechai adlı genç bir askerdi. Günümüzde bu kişi Batı Şeria ve Gazze’de İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkilerden sorumlu. Yoav Mordechai, İbrahim Yassin sayesinde yüzlerce askerin yaşamının kurtarıldığını söylüyor. 1997’de İbrahim Yassin’in hayatının artık tehlikede olduğuna karar verilince, eşi ve beş çocuğu ile İsrail’e yerleşmesi sağlandı. Tüm aile Yahudiliğe geçmeyi tercih etti. Yerleştikleri Safed kentinde Yassin bir din adamı oldu, Rabbi Avraham Sinai…
Rabbi Avraham Sinai Lübnan’ı özlemiyor, “Burası cennet, orası cehennem” diyor. Amos Sinai, Avraham’ın İsrail ordusunda görev yapan dördüncü oğlu. Birkaç aya kadar mecburi hizmetini tamamlayacak olan Amos, Şin Bet güvenlik servisinde görev yapmayı hedefliyor.
Amos’un onurlandırma töreninde Avraham ile General Yoav Mordechai’ın yıllar sonra karşılaşmaları duygusal oldu. Gece yarıları, etraflarında Hizbullah güçlerinin bulunduğunu bile bile, karanlıkta, Lübnan’da gizlice buluşmalarını yad ettiler.
Amos devlet başkanlığı konutunda düzenlenen törende çok heyecanlıydı, çünkü başarılı olmasının babası için çok önem taşıdığını biliyordu. Rabbi Abraham Sinai ise, “Otuz yıl önce Hizbullah’ın hapishanesinde, giysilerim paramparça kanlar içinde ve umutsuzdum. Oysa bakın şimdi bembeyaz gömleğim içinde, başım dik, İsrail Devlet Başkanı’nın oğlumu onurlandırmasını izliyorum. İşte bu an büyük acı ve gözyaşları içinde Hizbullah’ın canına kıydığı için İsrail’e gelme şansını yakalayamamış Amos’un abisini kalbim buruk anıyorum” demekte.
Kaynakça/The Times of Israel