Ekilen nefret tohumları kolay kolay sökülemiyor beyinlerden ve kalplerden. Buna bir de bilinmeze karşı oluşan direnç ve önyargı da eklendiğinde, 18 bin kadar kalan Türk Yahudileri, Trakya olaylarından 82 yıl sonra bile, nefret söyleminin hedefi olmaktan kurtulamıyor. Ancak mücadeleye devam ediyorlar. Bu mücadeleyi kimlikleri için, bu toprakların bir parçası oldukları için veriyorlar. Dini inançları temel almayan, çağdaş vatandaşlık kriterlerine uygun ‘eşit vatandaş’ olmanın mücadelesi bu. Bu nedenle gelen tüm tepkilere rağmen kendilerini ‘Türk Yahudisi’ olarak tanımlamaya devam ediyorlar. Zamanında İnönü’nün Trakya olaylarının ardından dediği gibi “Antisemitizm Türkiye zihniyeti değildir,” veya son zamanlarda devlet törenlerinde sıkça karşılaştığım gibi “Antisemitizm kimi marjinal çevrelerle sınırlıdır,” açıklamaları doğru ise soruyorum; açıkça nefret suçu işleyen bu kişilere karşı caydırıcı önlemler alınacak mı? Bir kamu davası açılacak mı? Özetle, dini inançları sebebiyle karşılaştıkları nefret söylemi nefret suçuna dönüşmeden durdurulacak mı? KAREL VALANSİ – www.t24.com.tr
31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara hadisesine kadar Türkiye-İsrail ilişkilerinin formülü -iki ülkede kimin iktidarda olduğundan bağımsız olarak- aşağıdaki gibiydi:
-İsrail’in, Filistinlilerle ve Arap komşularıyla ilişkilerinde gerilim veya çatışma yaşanırsa, Türkiye-İsrail ilişkileri kötüleşir;
-Türkiye ve İsrail Orta Doğu’da ortak tehditler algılarlarsa, ikili ilişkilerde yakınlaşma yaşanır;
-Ortak tehdit algısına, ortak çıkar algısı da eklenirse, ilişkiler ivme kazanır.
Bu formül tek bir cümleye indirgenerek, “Mavi Marmara hadisesi öncesinde, İsrail’in ve Türkiye’nin Arap dünyasıyla ilişkilerinin niteliği, ikili ilişkilerin seviyesini belirlemiştir” şeklinde özetlenebilir. Şayet Hafız Esad döneminde Suriye PKK’ya açık destek vermemiş olsaydı, Askerî Eğitim İşbirliği Anlaşması imzalanmazdı. İsrail 2008-2009 kışındaki Gazze operasyonunu yapmasaydı, Davos yaşanmazdı. Fakat Mavi Marmara Hadisesi, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu formülünü geçersiz kıldı. Çünkü ilişkiler ilk defa İsrail Araplara saldırdığı için değil, Türk vatandaşlarını öldürdüğü için bozuldu. Hâl böyle olunca da, daha önceki dönemlerde bozulan ilişkilerin yeniden canlanmasında müessir olan faktörlerin bu sefer tek başına geçerli olması mümkün değil. Yani yeniden şekillenen Orta Doğu’daki ortak tehdit algısı veya Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının sağlayabileceği ortak çıkar beklentisi Türkiye-İsrail ilişkilerinde normalleşme için yeterli olmaz.
İsrail yönetimi gerçekten de Türkiye ile yeni bir başlangıç yapmak istiyorsa, Mavi Marmara mağdurlarının ve Türk milletinin kabul edebileceği bir çözüm teklifini sunmalıdır. Muhtemelen Türkiye daha önce ön şart olarak ileri sürdüğü “Gazze ablukasının tamamen kaldırılmasından”, “Gazze ablukasının hafifletilmesi” noktasına gelebilir. Ama katledilen Türk vatandaşları için İsrail’den beklentilerinden katiyen vazgeçmez.
Çağrı Erhan
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-cagri-erhan/591663.aspx
17. yüzyılın ünlü seyyahı Evliya Çelebi, Osmanlı başkentinin Eminönü semtini “Seyahatname” adlı eserinde bu sözlerle anlatıyor. Bölgede Yahudi nüfusun varlığına vurgu yapsa da, bölgenin geçmişini İslami bir anlatıya bağlıyor. Halbuki Eminönü, Bizans döneminde de başlıca Yahudi mahallelerindendi. “Porta Hebratica” diye anılıyordu. Şehir el değiştirdiğinde, Osmanlılar Bizans başkentine girdiğinde de bu durum değişmemişti. 1453’ten sonra da yazılan vakfiyede bölgenin neredeyse tamamı Yahudi ağırlıklıydı.
Bölgenin bir Yahudi semtinden, Müslüman siluetin merkezlerinden birine dönüşümünü, London School of Economics and Political Science Uluslararası Tarih Bölümü profesörlerinden Marc David Baer, Koç Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “Atmeydanı’nda Ölüm” kitabında anlatıyor. 17. yüzyılın Osmanlı başkentine odaklanan kitap, 1595-1597 arasında Fatih Sultan Mehmet vakfiyesi için tutulan kayıtlarda İstanbul Yahudilerinin yüzde 60’ının Eminönü, Sirkeci ve Tahtakale’de ikamet ettiğini hatırlatıyor. Ardındansa Safiye Sultan’ın 1597’de, Mimarbaşı Davud Ağa’dan istediği caminin inşaa sürecine yer veriyor.
Bu dönemde Yahudi tüccarlar ve bölge sakinlerinin mülkleri istimlak ediliyor, Eminönü Yahudileri, mülklerini kaybetmeleri sonrası şehrin başka kesimlerine göç ediyor. Ancak caminin inşası kolay olmuyor. Önce Davud Ağa 1598’de ölüyor ardından 1603’te Safiye Sultan… Bu süreçte zorluklarla ilerleyen proje tamamen duruyor. Büyük masraflarla başlanan ve bir türlü tamamlanamayan camiye halk arasında verilen isimse Zulmiyye oluyor.
Kısa sürede Eminönü Yahudileri geri dönse de kalıcı olamıyor. 1660 yılındaki yangın bölgenin kaderini tamamen değiştiriyor. O döneme kadar harabe haline gelen caminin temeli yeniden gündeme geliyor. Bu kez yeni bir valide sultanın, Hatice Turhan Valide Sultan’ı kararıyla… Ve Eminönü Yahudilerine bir kez daha sürgün çıkıyor. Ama bu kez çok daha kesin, çok daha geniş kapsamlı…
Hatice Turhan Sultan kendi servetinin bir kısmını kullanarak yarım yüzyıldan uzun bir dönem boyunca imparatorluğun ilgi alanından çıkan cami ile külliyesini inşa ederken, Yahudiler evlerini, mülklerini, sinagoglarını önce yangın ardından valide sultan nedeniyle kaybediyor.
Serdar Korucu
http://www.avlaremoz.com/2016/05/27/yahudi-mahallesi-eminonu-nasil-muslumanlastirildi-serdar-korucu/
Edirne Sinagogu 1983 yılında kapanmadan önce son düğünün gelin ve damadı Sara ve Rıfat Mitrani’nin kızları Güneş büyüyüp evlenmeye karar verdiğinde, o da anne ve babasının doğup büyüdüğü mahallede yer alan bu sinagogda evlenmek ister. Bu isteği sayesinde 41 yıl sonra Türk Yahudi Cemaati ve Trakya bir ilk daha yaşadı; Edirne Sinagogu geçtiğimiz pazar günü, Güneş Mitrani ve Harun Esentürk çiftinin düğününe ev sahipliği yaptı. Ancak bu mutlu günün Periscope’ta canlı yayınlanması, pek de derinde olmadığını bildiğimiz nefretin, ırkçılık ve antisemitizmin yüzeye çıkması için yeterli oldu. Bir gurur ve mutluluk paylaşımına gelen ırkçı mesajlar, bu tarihi güne gölge düşürmeyi başardı.
Ekilen nefret tohumları kolay kolay sökülemiyor beyinlerden ve kalplerden. Buna bir de bilinmeze karşı oluşan direnç ve önyargı da eklendiğinde, 18 bin kadar kalan Türk Yahudileri, Trakya olaylarından 82 yıl sonra bile, nefret söyleminin hedefi olmaktan kurtulamıyor. Ancak mücadeleye devam ediyorlar. Bu mücadeleyi kimlikleri için, bu toprakların bir parçası oldukları için veriyorlar. Dini inançları temel almayan, çağdaş vatandaşlık kriterlerine uygun ‘eşit vatandaş’ olmanın mücadelesi bu. Bu nedenle gelen tüm tepkilere rağmen kendilerini ‘Türk Yahudisi’ olarak tanımlamaya devam ediyorlar.
Zamanında İnönü’nün Trakya olaylarının ardından dediği gibi “Antisemitizm Türkiye zihniyeti değildir,” veya son zamanlarda devlet törenlerinde sıkça karşılaştığım gibi “Antisemitizm kimi marjinal çevrelerle sınırlıdır,” açıklamaları doğru ise soruyorum; açıkça nefret suçu işleyen bu kişilere karşı caydırıcı önlemler alınacak mı? Bir kamu davası açılacak mı? Özetle, dini inançları sebebiyle karşılaştıkları nefret söylemi nefret suçuna dönüşmeden durdurulacak mı?
Karel Valansi
Türkiye ve İsrail’in Mavi Marmara faciasından bu yana büyükelçi düzeyinde diplomatik ilişkisi yok; bir zamanlar gayet yakın olan askeri işbirliği de öyle.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminden bu yana, ilişkilerin normale dönmesi için üç şart koşuyor: Resmi özür, kurbanların ailelerine tazminat ve Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılarak insani yardıma izin verilmesi.
Özür işini ABD Başkanı Barack Obama 24 Mart 2013’te İsrail gezisi sırasında Başbakan Binyamin Netanyahu’yu zorlamak suretiyle halletti. ABD bölgedeki önemli iki askeri müttefikinin barışmasını istiyor. Konu açıklandığı kadarıyla Obama ve Erdoğan’ın 31 Mart 2016’da Beyaz Saray’daki görüşmesinde de, Obama tarafından gündeme taşınmış durumda.
Tazminat işinin, her iki taraf da resmen kabul etmese bile Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve İsrail Dışişleri Dore Gold üzerinden yürütülen kapalı görüşmelerde ilkesel düzeyde çözüldüğü yolunda bilgiler mevcut diplomatik
kuliste. Gazze ablukasına gelince, orada da bir orta yol üzerine, yine ilkesel anlaşmaya varılmak üzere olduğu konuşuluyor. Buna göre, Türkiye’den giden insani ve (inşaat malzemeleri gibi) sivil yardımlar doğrudan Gazze sahilinden olmasa da, Gazze’ye açılan Erez kapısına çok yakın olan İsrail’in Aşdod limanı üzerinden gönderilebilecek.
Hem Türk, hem İsrailli yetkililer anlaşmaya çok yakın durumda olduklarını ilan etmişlerdi. Ancak AK Parti’deki yönetim değişikliği Ahmet Davutoğlu’nun hem parti başkanlığı hem başbakanlığı Binali Yıldırım’a devretmesi, son anlaşma için görüşmeler, 22 Mayıs kongresi ardına bırakmıştı. O arada İsrail’de de ilginç bir gelişme oldu. Türkiye ile mevcut ilkeler çerçevesinde bir anlaşmaya karşı olduğu
bildirilen Savunma Bakanı Moşe Yalon istifa etti. Yerine de yine sertlik yanlısı olarak bilinen Avigdor Lieberman geldi; ancak Lieberman’ın gelinen aşamada Türkiye ile anlaşmaya karşı olup olmadığı henüz belli, değil.
İç kamuoyuna verilen güçlü mesaja karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, İsrail’in yeni taleplerle işi yokuşa sürmemesi halinde bir an önce İsrail’le normalleşme adımını atma talimatı verdiği konuşuluyor diplomatik kuliste.
Türkiye’nin dış politikasında “Komşularla sıfır sorun” politikasının fiiliyatta değişmeye başlaması, aslında 2009’da “One minute” çıkışı da sayılmalı ama Mavi Marmara faciası sonrasında, yani İsrail’le ilişkilerin bozulması ile başlamış, daha sonra Arap Baharında devam etmişti. Şimdi anlaşma sağlanırsa bu Türk dış politikasında bir başka dönüm noktası olabilir.
Murat Yetkin
http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/murat-yetkin_575/ihhya-selam-israille-devam_40111100
Netten okumalar
http://superhaber.tv/gundem/buyuk-edirne-sinagogunda-41-yil-sonra-yapilan-dugune-irkcilik-golgesi
http://www.avlaremoz.com/2016/05/29/edirne-sinagogundaki-dugune-antisemit-mesajlar/
http://www.hurriyet.com.tr/galeri-40110613
http://www.milliyet.com.tr/avrupa-nin-en-buyuk-sinagogu-na-41-yil-edirne-yerelhaber-1397461/
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/542230/41_yil_sonra_ilk_dugun.html
http://www.avlaremoz.com/2016/05/30/dugun-hakkinda-sik-sorulan-sorular-rika-kuriel/
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-ekrem-bugra-ekinci/591679.aspx
http://dunyalilar.org/yahudiler-ve-anadoluya.html
http://www.habermilas.com/kose-yazisi/25/musevi-hemserilerimizin-milas-anilari-1.html
Takılan tweetler
Karel Valansi @karelvalansi 29 May
Karel Valansi Retweetledi: ishak ibrahimzadeh
Türkiye'de Yahudi olmanın acı yüzü ise bu... Edirne Sinagogu'ndaki düğün ve nefret söylemi http://www.avlaremoz.com/2016/05/29/edirne-sinagogundaki-dugune-antisemit-mesajlar/
mari militanyan † @marriyano 29 May
41 yıl aradan sonra açılan Edirne Sinagogu'ndaki Yahudi düğününe antisemit mesajlar atan hoşgörülü insanımız.
KûpelizadeDeliEfendi @kulaklarikupeli 29 May
#edirnesinagogu 'nda çok güzel, özel de anlamı olan bir düğün var, periscope yayınında öyle şeyler yazıyor ki insanlar delirmemek elde değil
ishak ibrahimzadeh @ishak5723 29 May Periskop'a bir çok antisemit katılıp nefretlerini kusmuşlar. İslamofobi’ye de sebep oluyorlar, hep birlikte el ele bunları aşacağız
Türkiye'deki antisemitizm dozunu canlı deneyimlemek isterseniz periscope'daki düğün, barmitzvah vb ritüellere yapılan yorumlara bakın derim!
Bir Türk Yahudisi @TurkiyeYahudisi 29 May
Bu gün çok sevinmemiz gereken bir durumda iken insanlıktan nasibini alamamış insan müsveddelerinin sözleri yüzünden mutluluğumuz gölgelendi.
DurumBundanİbaret @bundan_ibaret 29 May
Edirne Bel.Bsk.: Keşke gitmeseydiniz diyeceğim ama bunu düzeltmek mümkün değil, lütfen daha çok geliniz
DurumBundanİbaret @bundan_ibaret 29 May
Edirne Bel.Bsk: İnşallah onların çocuklarının sünnet törenlerini de 13 yaş törenlerini de bu sinagogda yaparız.
Ahmet Ümit @baskomsernevzat 27 May
Berlin'de bir otobüs durağı. "Asla Unutma!" Irkçı, faşist, gestapo şefi Adolf Eichmann'ı teşhir eden bir afiş.
Diyarbakirlisaripişo @saripiso1 26 May
Diyarbekir’de 1948 Yahudiler yaşadi Yitshak,Şalom Yemin ve Babaları Mordehay 1950de İsrail devleti kurulunca gettiler
Resimli Hafıza @ResimliHafiza 6 sa.6 saat önce
1913 - Hasköy İstanbul Musevileri'nin ilk futbol takımı Maccabi kuruldu. Günümüz Maccabi Haifa'sının ta kendisi.
Cengiz Aktar @AktarCengiz 2 sa.2 saat önce
Ortaköyde Hanuka kutlanıyor, ilkler yaşanıyordu oysa değil mi?
ivo molinas @basyazar 7 sa.7 saat önce
Edirne sinagogundan bir dini nikah periscope yayını yapılmış. Yahudilere ve geline ağıza alınmayacak küfürler edilmiş