Balat’ta fotoğraf çekerken Balat’ın tarihi dokusunun büyüsüne kapılmamak elde değil. Renkli evler, eski ve yeniyi bir arada barındırıyor.
Balat, Bizans döneminden beri farklı dinlere ev sahipliği yapmış, farklı kültürleri bünyesinde barındırmıştır. Cami, sinagog ve kiliselerin birkaç sokak arayla bir arada bulunması, Balat halkının birbirine ne kadar hoşgörülü olduğunun en güzel göstergesidir.
1492’de İspanya’dan göç etmek zorunda kalan Yahudileri Sultan II. Bayezıd Osmanlı Devleti’ne davet etmiş, buralara yerleşmelerini sağlamıştı.
Göç eden Yahudiler hâlâ var olan Ahrida ve Yanbol Sinagoglarının etrafına, daracık sokaklara, 2 veya 3 katlı cumbalı tuğla evlere yerleşmişlerdir. Buralarda hep topluca birbirlerinden ayrılmadan birbirlerine destek olarak yaşamışlardı. Balat çarşısı etrafında küçük dükkanlarda çalışmışlar, ailelerini geçindirmek için hayat mücadelesine atılmışlardı.
1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulması ile İsrail’e göç başlamış, buralarda kalan azınlık kesim ise Şişli etrafına yerleşmeye başlamıştı. Günümüzde hâlâ Balat’ta yaşayan beş veya altı Yahudi aile kaldığı söyleniyor.
Balat’ta fotoğraf çekerken Balat’ın tarihi dokusunun büyüsüne kapılmamak elde değil. Renkli evler, eski ve yeniyi bir arada barındırıyor. Birçok ev restorasyonda; son yıllarda fiyatlarda ciddi bir artış var. Çevrede şirin ve rengârenk yeni kafeler açılmış, dükkânlarda antika eşyalar satılıyor. Hatta dolaşırken açık müzayede bile gördüm. Dar sokaklardan yukarılara doğru çıktığınızda Haliç’in o güzel yarımadasını seyretmekten çok keyif alacağınızı düşünüyorum.
Sara Kohen'in Fotoğraf galerisi için tıklayın...