İstanbul’da mayıslar Şampiyonların (Ligi) final ayıdır. Yıl 2005’i gösterirken bir tarafta Milan diğer tarafta Liverpool vardı. O gün Avrupa Kupası’nı müzesine götüren İngilizler bugün Avrupa Birliği’ni müzeye gönderecekler mi?
Kimler yoktur ki o final maçında? Önce doğal olarak favorimiz Liverpool’dan başlayalım. Kırmızı çekiyor insanı tabii. İşte Harry Kewell ve Milan Baros. İki efsaneyi daha sonra canlı olarak uzun yıllar seyretme imkânımız oldu. Darısı kaptan Steven Gerrard’ın başına olsun çok isterdik ama en son Drogba ile yaşayan efsanelere ara vermek zorunda kaldık. Xabi Alonso’nun golü ile ilk yarısı 3-0 Milan lehine biten maçta 3-3 beraberlik gelmiş ve penaltılarda kupa İngilizlerin müzesine gitmiştir. Ancelotti’nin başında olduğu İtalyanlarda Cafu, Maldini, Pirlo, Gattuso, Seedorf, Kaka, Crespo, Shevchenko gibi yıldızlara rağmen 75.000 seyircinin önünde maçın sonunda gülen kıta Avrupası değil ada İngiltere’si olmuştur. Aynı Olimpiyat Stadı’nda Şampiyonlar Ligi’ndeki son maçta Galatasaray Liverpool’u 3-2 mağlup etmiştir. Okan’ın müthiş golü hâlâ hafızalardadır. Haziran ayının son haftası itibarı ile AB bayrağında bir yıldız dökümü başlayacak mı bunu hep birlikte göreceğiz ancak anketler “Leave” diyor.
İngilizler Almanlar bitti demeden AB’yi bitirirse ne olur?
23 Haziran günü sonuçlar geldiğinde olasılıklar ve karar ağaçları şunlar olacaktır. "If England leaves then go to USD."* Pound’un değer kaybı ile beraber sorgulanan AB’nin geleceği ile Euro/dolar paritesinde dolar lehine hareketlenme olacaktır. Keza altının onsunun tekrar 1.300 dolara doğru hareketlenmesi güvenli liman arayışlarının bir teyidi olarak yorumlanabilecektir. Alman bonolarının ve tahvillerinin iki yıl vadeye kadar olanlarının ve İngiliz tahvillerinin genelde faizlerinin düşüyor olması da çıkış olasılığına hazırlık göstergesi. Tersi senaryoda statüko korunacak ve FED’in faiz kararı beklenecektir. FED gazete sizlerin eline geçtiğinde Türkiye saati ile 21.00 sularında faiz kararını açıklayacak. Beklenti faizlerin bu ay artmayacağı yönünde. Son gelen ekonomik verilerden sonra 27 Temmuz toplantısı daha büyük olasılık. Keza FED İngilizler Brexit demeden tahminen faizlere biraz git demeyecektir. Öte yandan ekonomik veriler istediği gibi olmasa da niye faizleri arttırmak mecburiyetinde olduğunu daha önceki yazılarımızda anlatmıştık. 4 Temmuz’u takiben 6 Temmuz’da FOMC tutanaklarını idrak edecek piyasalar yavaş yavaş başkanlık seçimlerine odaklanacaktır. Başkanlık yarışında Trump’ın karşısında Hillary kaldı. Hillary, Potus’un (Obama) desteğini alınca bir anda Twitter’da güçte bir dalgalanma oldu. Laf atan Trump’a Hillary Clinton hesabını kapat diye tweet attı. Supermantweets geç kalmadı, o da TheBatman hesabına kapat diye tweet attı. Queen grubundan Brian May, birçok sanatçı gibi, seçim konuşmalarında Queen şarkılarını kullanmaması konusunda Trump’ı uyardı. Google seçimlere demokrasi getirmek adına arama sonuçlarını Hillary Clinton lehine manipüle etmediğini açıklayarak akla meşhur Florida seçimlerini getirdi. Trump’a karşı ciddi bir Hillary desteğinin devamlı farklı taraflarca dile getirilmesi, anketlerdeki Hillary lehine 3 puan civarı farkın stresinden kaynaklanıyor diye iddia etmek zor değil. Ancak, muhafazakâr oylar, Sanders taraftarları, KOBİ’ler seçimin kazananını belirleyecek.
BOJ ve İsviçre Merkez Bankaları başkanları bu perşembe günü İngiltere’de Para Piyasası Kurulu toplanırken konuşacaklar. Avrupa’da Draghi bu cuma konuşarak ECB’nin Brexit öncesi pozisyonunu teyit edecektir. Akılcı bir manevra ile Avrupa’daki şirketlerin tahvillerini alacağını açıklayarak olası bir likidite dalgalanmasında piyasalara Euro vermek adına ön hazırlığını yaptı. Ayrıca, fonlamayı direk reel sektöre yaparak bir taşla yatırım ve istihdam büyümesi ile ekonomik canlanmayı vurmayı hedefliyor ki resesyonda olan Avrupa için doğru hareket. FED gibi ECB’nin de Şalom’daki bu köşemizi takip etmesi İstanbul Ekolü olarak bizleri memnun ediyor. 31 Aralık 2014’de ‘Aracı maliyetleri kalkar mı?’ başlıklı yazımızda reel sektör ile direkt işlem yapan merkez bankalarının ve ekonomilerin kazanımlarını belirtmiştik. Bir sonraki aşamanınsa Interbank piyasası gibi Intercompany piyasasının kurulması olmalı.
Hem Brexit hem FED birlikte veya tek Euro/dolar paritesinde 1,05’i test ettirebilir. Bu seviyenin altı, hatta 1 Euro=1 dolar veya dolar/Euro paritesi için farklı bir ABD ekonomisi senaryosu görmek lazım olacaktır. Özetle, bu seviyenin altı şimdilik zor gibi. Önemli bir direnç/destek seviyesi olan bu değer ile 1,12-1,13 seviyeleri arasında yüzde 6 civarında bir fark bulunuyor. Buna risk algısı, tahvillere ve altına olan talep eklenirse yüzde 10 civarında borsalarda bir geri çekilme olabilir. Yaşanan yüzde 3 seviyelerindeki geri çekilmeyse oylama öncesi pozisyon alma ve olası bir zararı şimdiden realize etme. Bu senaryo TL’yi de aynı oranlar aralığında 3 TL’nin üzerine taşıyabilir. Bu durumda BİST100 endeksi 71.500, 71.000 ve 70.000 seviyelerini test edebilir.
Son sözse bir diğer efsane Faruk Bulsara’dan, Queen’den gelsin, “I want to break free”. Yani, Brexit durumunda ona eşlik eden parite hareketleri, AB tahvillerinde olası satışlar, İsviçre Frangında, altında yukarı yönlü hareketlenme, uzun vadede ekonomik durgunluğun yayılarak devam etmesi, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İtalya’nın AB’den çıkmak istemesi ile İngiltere bu yolda yalnız yürümeyecektir.
Not: Bu yazıda yer alan bilgi ve yorumlar herhangi bir şekilde yatırım danışmanlığı ve önerisi kapsamına girmemektedir. Yer alan bilgiler ve bunların kapsamında alınan karar ve uygulamalardan, doğabilecek sonuçlarından, Şalom ve yazarın herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmamaktadır.
* İngiltere terk ederse Amerikan dolarına dönelim.