Yıllar önce duyduğumda çok etkisinde kaldığım, üç bölümden oluşan bir öyküyü seçtim bu hafta.
Köy köy, kasaba kasaba dolaşıp Tanrı'nın adaletini dağıtmasında yardımcı olduğu bilinen bir rav vardır. Aron diye biri bunu duyar ve onunla yolculuk etmek ister. Rav, “Gelebilirsin; ama tek şartla bana soru sormak yasak” der. Aron kabul eder. Hemen yola çıkarlar.
Yürürlerken bir kulübe görürler, kapısını çalarlar. Yaşlı bir kadın açar ve onları içeri buyur eder, “Hoş geldiniz. Oğlumla bu dağ başında bir başımıza oturuyoruz. Tek geçim kaynağımız bir inek. Sütünü sağıp satıyoruz. Çok şükür aç değiliz açıkta değiliz. Oğlum da şimdi gelir” diyerek onları bir odaya yerleştirir. Kadın ve oğlu çok güzel bir sofra kurarlar ve tatlı sohbet eşliğinde çok büyük misafirperverlikle onları ağırlarlar. Akşam Rav ellerini açar, “Tanrı'm sana yalvarıyorum. Ne olur duy sesimi. Bu insanların ineğini öldür” deyince Aron şaşırır. Bu kadar iyi insanlara neden böyle bir ceza diye düşünür ama soramaz. Sabah bir feryat ile uyanırlar: "İneğimiz öldü. Yandık, bittik!” diye haykırırlarken Rav ve Aron onlara teşekkür edip oradan ayrılırlar.
Yola devam ederler. Önlerine bir kasaba çıkar. Çok sevinirler ama insanlar suratsız, iyilikseverlikten çok uzaktırlar. Herkes bir hışımla koşuşturuyordur. Biri anlatır, “Bu kasabadakiler çok büyük bir alışveriş merkezi inşa ediyorlar. Proje çok iyi. Herkesin dükkânı olacak” der. Gece rav ellerini açar “Tanrı'm sana yalvarıyorum duy sesimi bu insanların işlerini kolaylaştır. Bir an önce işleri bitsin” der. Sabah kalkarlar. İnşaattekiler: “Dün birinci katı yapıyorduk şimdi üçteyiz. Çok çabuk bitecek” diye sevinirler. Aron şaşkındır ama söz vermiştir. Soru soramaz.
Yola devam eden ikili bir çeşmeden su içip karşısındaki ağacın altına uzanırlar ve bir olaya şahit olurlar. Bir adam elinde büyük bir kese altınla çeşmeye gelir. Kana kana su içer ama keseyi çeşmenin yanında unutur ve gider. İkinci bir adam gelir. Tam su içecekken keseyi fark eder, altınları görünce sevinçle alıp uzaklaşır. Üçüncü bir adam su içmeye gelir. Bu sırada birinci adam keseyi unuttuğunu fark edip çeşmeye koşar ve üçüncü hiçbir şeyden haberi olmayan kişiye: “Altınlarım nerede? Beş dakika önce burada unuttum. Bu dağ başına çok sık gelen olmaz. Biliyorum sen çaldın. Ver yoksa fena olur” diye hışımla çıkışır. Zavallı adam ne derse onu inandıramaz ve altınları unutan adam cebinden çıkardığı bıçakla onu oracıkta öldürür.
Aron dayanamaz: “Tamam anladım. Özetle Tanrı'nın adaleti madaleti yokmuş! İlk gittiğimiz yerde o melek insanların tek geçim kaynağını öldürdü. İkinci kasabada herkes kötü. Onların işlerini kolaylaştırdı. Hayatta demek kötüler kazanıyor. Ya şimdiki olay zavallı bir adam suçsuz öldü, biri katil oldu. Biri de haksız parayı aldı kaçtı. Bu mu adalet?” diye sorar.
Rav, “İşte sevgili oğlum insanlar aynen senin gibi olaylara böyle tepkiler verirler. Büyük planda düşünemezler. Tanrı sandığından da daha adildir. Sadece O'na güven.
İlk kulübedeki insanlar çok iyiydi. Sorun kadının oğlu çok hastaydı ve ölecekti. Buradan bir can çıkacaksa ineğinki olsun diye yalvardım. Kötü insanların inşa ettikleri binanın altından zengin petrol kuyuları geçiyordu. Bulamasınlar diye işlerinin çabuk olmasına dua ettim. Onlar o kadar kötüler ki zaten iş açsalar da yaver gitmez. Şimdi üçüncü olaya bakalım. Bundan on yıl önce Baruh diye bir çiftçi ve yanında çalışan Moşe ve Dani isminde iki kişi vardı. Bu çalışanlar plan yapıp Baruh'un kasasındaki altınları çalıp kaçtılar. Yolda bütün paraları almak için de Dani, Moşe'yi öldürdü. İkinci gelen ve paraları alan Baruh'un oğluydu. Altınlar zaten babasınındı. Yıllar önce babasından çalınan parayla alınan altınlardı. Ölen kişi Dani'nin oğlu, öldüren de Moşe'nin oğluydu.
Anlayacağın sevgili Aron bizler limitli gözlüklerimizle olayları algılayamayız ve aslında Tanrı'nın senaryosunun ne kadar ince bir çizgi olduğunu kavrayamayız. Yapılan iyilikler, mitsvalar daima Tanrı katında değerlendirilir ve bazen başımıza gelecek olayların ‘kapara’sı olur. Bak burada Dani çaldı, adam öldürdü. Birkaç yıl kim bilir ne güzel bir yaşam sürdü ama şimdi oğlunu kaybetti. Tanrı bazen bu tip insanları en üste çıkarır ki düştüklerinde bedeli ve şiddeti daha ağır olsun. Sen sadece güven, iyilikler yapmaya, doğru yolda ilerlemeye devam et” diye açıklar.
Herkese sıcacık, tasadan arınmış, sevdiklerinizle bir arada, bol kahkahanın eşliğinde keyifli bir günler dilerim.