Jamaika’da Jewmaika’yı keşfedin

Bir zamanlar Karayip sularını ele geçirmeye çalışan Yahudi korsanların varlığı hatırlatılıyor. Şimdi tur operatörleri ve kültürel tarihçiler ülkenin az bilinen Yahudi tarihine dikkatleri çekiyor.

Selin SEVİNDİREN Kültür
27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bu ilginç tur, Başkent Kingston’da Hunts Körfezi Mezarlığında üzerinde İbranice yazılar, kafatasları ve kemikler bulunan mezar taşları aramakla başlıyor. Yedi ayrı mezarda bulunan bu bedenler, Karayip Korsanlarına ilham kaynağı olan, bir zamanlar dünyanın en tehlikeli yeri olarak bilinen, korsanların cirit attığı Port Royal kasabasından getirilmiş.

Jamaika’da Yahudi varlığı

Jamaika’da Yahudiler, yönetimin İspanya’dan İngiltere’ye geçtiği ve İngiltere’nin Yahudi göçüne izin verdiği 1665’den beri kültürel hayatın bir parçası. Fakat Yahudi varlığı aslında bundan da öncesine, Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına ikinci seyahatini yaptığı döneme dayanıyor. 17. yüzyılda Yahudilerin büyük bir kesimi altın ve şeker ticareti ile, bazısı da çapulcu korsanlıkla uğraşırlardı, Moses Cohen Henriques gibi. O ve dostu Kaptan Henry Morgan günümüzün parasıyla 1 milyar dolarlık ganimeti bir İspanyol kalyonundan yağmalamışlardı. Bugün Yahudi nüfusu yalnızca 200 kişi ile kısıtlı. Adada 21 Yahudi mezarlığı bulunuyor. 18. yüzyıl Aydınlanma döneminin Fransız yazarlarından Guillaume-Thomas Raynal, Yahudilerin Jamaika’yı vatanları olarak görmeleri gerektiğini savundu; ne de olsa ülke çoktan onların ticaret mekanı olmuştu.

Kingston yeniden Yahudilere ev sahipliği yapar mı?

2007’den beri, Karayip Gönüllü Keşifler (Caribbean Volunteer Expeditions - CVE) grubu, özellikle mezar yazıtların kopyalarını çıkararak ve mezarlıkların envanterini tutarak Jamaika’nın bu unutulmuş tarihine ışık tutmaya çalışıyor. New Yorklu mimar Rachel Frankel, gezilere ön ayak olan isim.

New York’dan yalnızca dört saat uçuş uzaklığında olan Kingston bugün tarihinin öğrenilmesiyle beraber yeniden Yahudilere ev sahipliği yapabilir. Bunu gerçekleştirmeye çalışan bir diğer isim de ataları Jamaika’dan ABD’ye göç etmiş, Teksaslı 54 yaşındaki David Vann de Cordova. 1834’de Jamaika’nın gazetelerinden Gleaner’ı kuranlar Cordova’nın ataları. Bob Marley’nin meşhur olduğu Trenchtown şehrinin bir mezarlığı olan Orange Street Mezarlığında, Cordova bizzat mezarları inceleyip Yahudi atalarının mezar taşlarındaki anlaşılması zor süslemeleri çiziyor.

Jamaika’da bir ilginç tur

CVE dışında Jamaika’nın Yahudi tarihine dikkatleri çekmeye çalışan başka bir oluşum da Moses Cohen Henriques’in kökünden gelen Anna Ruth Henriques tarafından iki yıl evvel kurulmuş Jamaika Yahudi Turları. Çok özel bir gezi planı hazırlayan rehber, bir zamanlar Yahudilere ait rom imalathanesi, şeker tarlaları, mezarlıklar, şarap bağları içinde gizlenmiş aile kabristanları gibi ilginç noktaları gezdiriyor. Bir başka çekici yer ise Shaare Shalom, Jamaika’nın tek sinagogu. İber Yarımadasından göç eden Yahudiler Engizisyon zamanında gizlice dua etmek zorunda kalarak ayak izlerini örttüklerinden, o günleri anmak için sinagogda yerler beyaz kumla kaplanmış. Ülkenin karmaşık Yahudi tarihini sergileyen Yahudi Mirası Merkezi ise hemen sinagogun bitişiğinde yer alıyor.

Rastafarianizm’i duymuş muydunuz?

 Küba’nın ABD’li turistleri için bir çekim merkezi haline gelmesiyle Jamaika’nın, sunduğu deniz ve güneş tatilini bir parça daha ilginç hale getirmesi gerekiyor. Bunun da yolu bu ‘miras turlarının’ artması. Miras deyince Jamaika’da ilk akla gelen, Rastafarianizm ise Yahudilikle çokça iç içe geçmiş. Dinin mesihi Etiyopyalı imparator Haile Selassie, Kral Solomon’dan geldiğini iddia ediyor. Dahası kaşerut kurallarına bakılıyor. Kullanılan semboller de çok benzerlik gösteriyor.

Brooklynli Yahudi doktor Paul Rhodes’a ait Great Huts adındaki tatil köyününün mimarisi ve sunduğu imkanlar bu Yahudi ve Afrika kültürü özelliklerinin bir kombinasyonunu sunuyor. Tesiste, kaşer bir restoran bulunuyor ve Rastafarianizm’de Yahudiliğin rolü, Karayipler’de Yahudi Diasporası ve Yahudi Korsanları adı altında eğitici turlar düzenleniyor.

Port Royal’ın görülmesi gerek

Kingston’daki Port Royal, 17. yüzyılda Yahudi hayatının merkeziydi. Hatta sinagogun bulunduğu yere giden caddenin adı Yahudi Sokağı idi. 1692 yılında sokak deprem nedeniyle yıkıldı. Bugün üzerinde rengarenk evler bulunan sokak 2019’a hazır olmak üzere turistleri çekmek için restorasyona giriyor. Port Royal Körfezinin yakınlarında bulunan 1655 yapımı Charles Kalesi başta İngilizlerin İspanyollara karşı savunmasında kullanılmış, aynı zamanda Moses Cohen Henriques gibi korsanların çaldıkları ganimetleri şehre güvenli bir şekilde sokmasında önemli bir rol oynamıştı.