Halil İnalcık’ın vefatı ve Kırım’ı hatırlamak

Umut UZER Köşe Yazısı
31 Ağustos 2016 Çarşamba

  25 Temmuz 2016’da vefat eden büyük Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık’ın (1916-2016) cenaze namazı için İstanbul’daki Fatih Camiine gidenler Kırım Hanlığı’nın bayraklarıyla karşılaştılar. Altın Orda devletinin ardıl devletlerinden olan Kırım Hanlığı Osmanlı himayesinde 300 yıl civarında kalmış ve 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Rusya’nın kontrolüne bırakılmıştır. Böylece ilk defa Osmanlı İmparatorluğu Türk ve Müslümanların yaşadığı bir toprak parçasını kaybetmiştir ki bunun Türk devlet adamları üzerindeki olumsuz etkisi ciddi boyutlarda olmuştur.

Türkiye ile yakın ilişkiler içinde bulunan Kırım Türkleri, zaman içinde ağır bir Ruslaştırmaya maruz kalmışlardır. Bu politikalara karşı Kırımlı İsmail Gaspıralı (1851-1914) bölgenin Türk kimliğini savunmuş, Osmanlıya 1897 Osmanlı-Yunan savaşında ve diğer zamanlarda tam destek vermiş, bunun da ötesinde tüm Türklerin anlayabileceği bir ortak Türkçe ile basılan Tercüman gazetesini “dilde, fikirde, işte birlik” alt başlığıyla yayınlamıştır. Ayrıca yeni usul (usulü cedid) okulları açarak hem Türklerin ortak bir dilde birleşme çabalarına bilim, modernleşme, kadın haklarının savunulmasına kendine özgü metotlarıyla katkıda bulunmuş, hem de uzun vadede işgal altındaki tüm Türklerin bağımsızlıklarına kavuşmalarını, çarlık sansürü sebebiyle, çok açık olmasa da ifade etmeye çalışmıştır. Böylece Türk milliyetçiliğinin hem çarlık Rusya’sında hem Osmanlı Devleti’nde gelişmesine katkıda bulunmuştur.

 Kırım Türkleri bu ulusal uyanışın sonucu olarak 1917’de Rus İç Savaşı esnasında ilk bağımsız demokratik Türk cumhuriyetini ilan etmişlerdir. Kısa süreli yaşayabilen bu devletten sonra, Kırımlılar baskılara maruz kalmaya devam etmişler ve en büyük zorluğu, 1944 yılında Stalin tarafından, Türkiye’ye sınır bölgelerindeki Ahıska Türkleri, Çeçen ve İnguşlar gibi çeşitli halklarla beraber Orta Asya’ya sürgün edilmeleri sonucunda yaşamışlardır. Kırım Türklerince Kırım Tatar Sürgünü olarak adlandırılan bu olayda bölge halkının zorunlu göç ettirilmesi ile Kırım Yarımadası etnik temizliğe maruz kalmış ve sonuç olarak oradaki Tatar varlığı sona ermiştir. Her ne kadar 1960’lardan itibaren cılız bir vatana geri dönüş yaşansa da artık Kırım Türkleri kendi vatanlarında çoğunluk olma vasfını yitirmişlerdir.

Sovyetler Birliği içindeki 15 sosyalist cumhuriyetten biri olan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetinin parçası olan Kırım 1950’lerde Kruşçev döneminde Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlanmış, Ukrayna’nın 1991 yılında bağımsızlığına kavuşmasıyla da bu ülkenin parçası olmaya iki yıl önceye, 2014 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemi eminim hepimiz hatırlayacağız. Rusya çeşitli güç unsurlarını kullanarak Kırım’ı Rusya’ya ilhak etmiştir, ancak, bu fiili durum dünya devletlerince kabul edilmemiştir.

İlginçtir ki, bu yıl Eurovision şarkı yarışmasını kazanan Ukrayna, Kırımlı şarkıcı Jamala tarafından sürgünü anlatan “1944” adlı şarkıyla temsil edilmiştir. Bir kısmı İngilizce bir kısmı ise Kırım Türkçesi olan şarkıdaki sözlerin bir bölümü “Ey güzel Kırım” adlı vatansever duyguları güçlü olan şarkıdan alan “1944”, Kırım’a olan hasreti şu sözlerle ifade ediyordu: “Yaşlığıma toyalmadım (Gençliğime doyamadım), Men bu yerde yaşalmadım, Vatanıma toyalmadım.” Dolayısıyla, Kırım dünya siyasetini meşgul etmeye ve daha az da olsa kültürel hayatın gündeminde bulunmaya devam etmektedir.

Peki, Tarak Tamgalı Gök bayrağın (Kırım Hanları Girayların mührü) İnalcık Hoca’nın cenazesinde ne işi vardı? İlginç bir şekilde Türkiye’de birçok önemli tarihçinin kökenleri Kırım’a dayanmaktadır. Bunların başında Halil İnalcık olmakla beraber, İlber Ortaylı ve Hakan Kırımlı da hatırlanmalıdır. Bunun sebeplerini ortaya koymak zordur. Ancak ilk akla gelenler bu tarihçilerin Osmanlı’nın yanı sıra Rusya tarih ve coğrafyasına ve orada yaşayan Türk halklarına karşı özel ilgileri olsa gerektir. Aynı zamanda çeşitli dillere olan merakları bu bilim insanlarını meslektaşlarına göre daha da güçlü kılmıştır. İnalcık Hoca geride müthiş bir külliyat ve mirasını devam ettirecek öğrencilerini bırakmıştır. Dolayısıyla kendisi yazılarıyla ve artık kendileri akademisyen olan eski öğrencilerinin anılarında yaşayacaktır. Kırım ise bir vatan olarak kalplerde, hafızalarda ve hayallerde yaşamaya devam edecektir.

 

OKUMA ÖNERİSİ

Halil İnalcık. Kuruluş: Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak.

Hakan Kırımlı. Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareket