16 Eylül, 1982 tarihinde meydana gelen Sabra ve Şatila kamplarındaki katliamların 34. yıldönümüydü.
Arka Plan
Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) 1968 yılından itibaren Güney Lübnan’ı İsrail’e yaptığı saldırılar için bir üs olarak kullanmaktaydı.
Ürdün’de konuşlanmış olan FKÖ, 1970 Eylül’ünde krallık rejimini devirmeye kalkıştı. Çıkan savaşta (Kara Eylül) ciddi bir yenilgiye uğrayan FKÖ (Ürdün kaynaklarına göre 3400, FKÖ başkanı Arafat’a göre 10.000 zayiat vererek), Güney Lübnan’a çekildi.
1975 yılında patlak veren Lübnan iç savaşındaki birçok taraftan biri olurken gücünü pekiştirip Güney Lübnan’da ‘Devlet içinde devlet’ haline geldi. Öyle ki, İsrail sınırıyla Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri arasındaki bölge ‘Fatahland’ olarak anılır oldu.
İsrail, kendisine yönelik Fatahland kaynaklı saldırıları bertaraf etmek için 14 Mart 1978’de Güney Lübnan’a ‘Litani Harekâtı’ olarak bilinen bir operasyon düzenledi. BM Güvenlik Konseyi’nin 19 Mart’ta aldığı 425 sayılı kararla İsrail’in bölgeden çekilmesine ve Litani Nehrine kadar olan bölgeye BM güçlerinin (United Nations Interim Force In Lebanon - UNIFIL) yerleşmesine karar verildi.
UNIFIL, İsrail kasabalarına FKÖ kaynaklı roket atışlarını ve terörist sızmalarını engellemekte başarısız olunca İsrail 6 Haziran 1982’de ‘Celile İçin Barış’ harekâtını başlattı. Başlangıçta, Litani Nehrine kadar olan bölgenin El Fetih militanlarından temizlenmesi öngörülmüşken harekâtın kapsamı genişlemiş ve bir hafta zarfında İsrail kuvvetlerinin Beyrut dahil, Lübnan’ın yarısını işgaliyle neticelenmişti.
Taraflar bu savaşta ciddi kayıplar verdi. (İsrail 657, İsrail kaynaklarına göre FKÖ yaklaşık 1000, Lübnan kaynaklarına göre yüzde57’si muharip olmak üzere 19.000 kişi.)
Savaşta Hıristiyan Arap Falanjistlerle Güney Lübnan Ordusu İsrail ile saf tutarken karşı tarafta FKÖ, Suriye, Hizbullah, ASALA ve PKK’nın olduğunu kaydetmek gerekir. ASALA’nın bitirilmesinde İsrail’in bastığı ASALA kamplarından elde ettiği bilgileri Türkiye’ye aktarmasının rolü not edilmelidir.
Katliam
Beyrut’ta İsrail tarafından sıkıştırılan FKÖ güçleri Avrupa ve Amerikalıların araya girmesiyle muhtelif bandıralı gemilerle 1982 Eylül ayı başında Beyrut’u terk etmişlerdi.
Katliam öncesinde 23 Ağustos’ta Lübnan Cumhurbaşkanı seçilen Hıristiyan Arap (Falanjist) güçlerin komutanı Beşir Cemayel 14 Eylül’de öldürüldü. 15 Eylül günü İsrail güçleri ve müttefikleri Falanjist Hıristiyan Araplar Batı Beyrut’u işgal etti.
İsrailliler 16 Eylül günü Filistin Sabra ve Şatila kamplarını kuşattılar ama oraya girmedi. Kamplara “FKÖ’lü militanları aramak için” giren Elie Hobeika komutasındaki Hıristiyan Arap güçler Beşir Cemayel’in intikamını almak için oradaki sivil halka katliam yaptı. Bunu yaparken dışarıdan bir müdahaleye maruz kalmamak için hafif ateşli silahlar kullandılar. Ertesi günü gerçek ortaya çıktığındaysa kamplardaki zavallı siviller için yapacak bir şey kalmamıştı.
Sabra ve Şatila kamplarında Lübnan ordu kaynaklarına göre 460, İngiliz BBC’ye göre ise 800 kişi Hıristiyan Arap milisler tarafından katledildi.
Katliam İsrail’de duyulduğunda 400 bin kişi (o günkü İsrail nüfusunun yüzde 10’u) protesto için sokaklara döküldü. Ancak, ne Arap ülkelerinde ne Batı’da ne de Türkiye’de sokaklara dökülen olmadı.
İsrail’de Falanjistlerin yapabileceği katliamı öngörememekle ve dolayısıyla önleyememekle suçlanan Savunma Bakanı Ariel Şaron, bakanlığı döneminde meydana gelen bu rezil falso yüzünden dolaylı olarak sorumlu bulundu ve ‘Bakan Sorumluluğu’ çerçevesinde istifaya zorlandı. Şaron’a izafe edilen ‘Beyrut Kasaplığı’ ithamının kaynağı budur
Uluslararası basın ve özellikle saygın TIME dergisi Sharon’u katliamı bizzat yapmakla suçlayınca Sharon tarafından mahkemeye verildi. TIME davayı kaybetti ve özür diledi.
Katliamı gerçekleştiren Hıristiyan Arap milislerin komutanı olan Elie Hobeika’nın 1992 ve 1996 yıllarında Lübnan parlamentosuna seçilmiş olması, Suriye kuklası muhtelif Lübnan hükümetlerinde Şii ve Sünni Müslümanlarla beraber bakanlık görevlerinde bulunmuş olması ibret vericidir.1
Aynı Falanjistler, Beşir Cemayel’in kardeşi Amin’in liderliğinde Suriye ile de işbirliği yaptılar. Araplar açısından sorulması gereken esas soru Falanjistlerin ve özellikle Hobeika’nın niye cezalandırılmadığı, hükümetlere niye ortak edildiği ve Sünni-Şii Müslüman Arapların onunla niye işbirliği yaptığı olmalıdır. Bunun tatminkâr bir cevabı maalesef yok!
1 http://en.wikipedia.org/wiki/Elie_Hobeika