Son birkaç senedir, hem üniversite danışmanlığı yaptığım okulda hem de farklı liselerdeki danışman arkadaşlarımın paylaşımlarına dayanarak, öğrencilerin yurt dışı başvurularında ülke belirlerken yelpazeyi geniş tuttuklarını gözlemliyorum. Bundan 10 sene kadar öncesinde, yurt dışına başvuran öğrencilerin büyük çoğunluğu Amerika’da ve bir kısmı ise İngiltere ve Kanada’da okumayı tercih ederken, artık Hollanda, İtalya, İspanya, Avusturya ve İsrail gibi ülkeleri ilk hedef olarak belirleyen öğrencilerin sayısı gözle görülür bir şekilde artmış durumda.
Bu değişikliğin altında yatan en büyük sebeplerden biri, Amerika’daki eğitim ücretinin her geçen yıl artması ve seçici üniversitelerden burs almanın giderek zorlaşması. Ayrıca Amerika ve Kanada’da eğitim dört yıl sürerken, normal koşullarda Avrupa ve İsrail’deki eğitimin üç yıl sürmesi de bu bakımdan büyük avantaj (tabii öğrencinin seçeceği alana ve hazırlık senesi okuyup okumayacağına göre bunun değişebileceğini de unutmayalım). Birçok öğrenci ve velinin tercih ettiği bir diğer nokta ise, Avrupa ve İsrail’deki çoğu programda, öğrencinin uzmanlaşmak istediği alana direkt başvuruyor olması. Bu şekilde öğrenciler üniversiteden mezun olduktan sonra, hangi alanda ne gibi kariyer olanaklarına ulaşabileceklerini de önceden planlamış oluyorlar. Son yıllarda eğitim dili İngilizce olan programların artışı, Hollanda, İtalya, İspanya, İsrail gibi ülkelerdeki üniversite seçeneklerini daha çekici hale getiriyor. Türkiye’de yapılan eğitim fuarlarında bu ülkelerdeki üniversitelerin temsil ediliyor olması ve ülkemizdeki bilinirliklerinin artması da güzel bir gelişme. Öğrencilerin dünyanın dört bir yanından gelen temsilcilerle birebir görüşme fırsatını yakalamaları, üniversite listelerini oluştururken oldukça etkili oluyor.
Geçen sene UÖML’deki yurt dışı üniversite kayıtlarında da değişen öğrenci tercihlerini gözlemlemek mümkün. Sanat ile ilgilenen iki öğrencimin İspanya’daki üniversiteleri tercih etmeleri, Uluslararası İlişkiler okumayı planlayan bir öğrencimin İtalya’yı seçmesi ve İsrail’in en yüksek oranda başvurulan ülke olması da bu trendin göstergesi.
Öğrencilerin üniversite seçimlerinde bir diğer göze çarpan nokta ise, geçtiğimiz senelere göre Kanada’ya yapılan başvuruların sayısındaki artış. UÖML’de geçen sene iki öğrencimiz McGill Üniversitesi’ne kayıt yaparken bu sene ise 12. sınıfların yüzde 10’undan fazlası Kanada’ya başvuruyor. Bu tercihin arkasında yatan en önemli nedenlerden biri, öğrencilerin Kanada’daki bir üniversiteden mezun olduktan sonra vatandaşlık kapısının açılıyor olması. Kanada’da okumanın bir diğer avantajı ise yaşam masraflarının birçok ülkeye göre daha makul olması ve mezunlara sunulan iş imkânlarının çeşitliliği. Nitekim öğrenciler yurt dışında okumak için üniversite seçerken, mezun olduktan sonra üniversitenin bulunduğu ülkede iş bulmak ve yaşam kurabilmek gibi konuları da planlıyorlar.
Henüz yurt dışına başvuru sürecinin başında olan öğrencilerin, farklı ülkelerdeki olanakları araştırıp kendi ilgi alanlarında güçlü program sunan üniversiteleri değerlendirmeleri faydalı olacaktır. Tabii bu araştırmalara ne kadar erken yaşta başlanırsa, öğrenci 12. sınıfa ulaştığında başvuru süreci o kadar sağlıklı ilerleyecektir. Öğrenciye uygun akademik, sosyal ve maddi imkânları sunan seçenekleri tespit ederken, yurt dışı başvuru sürecinin bireysel bir süreç olduğunu asla unutmayalım.