Yağmurlu tipik bir İngiliz havası eşliğinde otobüste şehre gitmeye çalışırken, yanımda oturan arkadaşım arkasına dönüp “Oğlum, Murray bir numara olmuş. Sonunda!” dedi. Ben tam on senedir herhangi birinden böyle bir cümle duymayı bekliyordum. Aklımda tenis dışında başka şeyler varken birinin böyle bir habere en az tuttuğu takım ligde şampiyon olmuş kadar sevinmesi ve etrafındakilerle bunu paylaşması çok alışık olmadığım bir şey. Ama çok güzel.
Otobüs yolculuğu devam ettikçe derinleşen tenis muhabbeti bende “İşte yıllardır aradığım yer burasıymış; ben bu insanları bekliyormuşum” hissi yarattı. Bundan üç ay önce sokaktan geçen birine “Murray kimdir?” diye sorsam kim bilir nasıl cevaplar gelecekti. Bu cümleleri bazı insanları ezmek ya da bilmedikleri için onlara kızmak adına yazmıyorum. Her ülkenin farklı gelenekleri ve farklı başlıkları var. Herkes herkesi bilmek zorunda değil ama ortak zevklerinizin olduğu insanların çoğunlukta olduğu bir yer sizin her zaman hayalini kurduğunuz ütopyanız olabilir. Ben de o “işte buldum!!” duygularını yaşayınca birazcık heyecanlandım.
Bu heyecanım zamanla mantıklı düşüncelere dönüşünce, Murray’in nereden nereye geldiğini hatırladım. Okuldaki ‘havalı’ arkadaş grubunun içinde olup da, gölgede kalan kız vardır ya, Murray de, Nadal, Federer ve Djokovic arasında öyleydi aslında. En azından çoğu kişi tarafından öyle görülüyordu. Grand slam kazanamadığı için baskı altında hisseden, sürekli eleştirilen ve diğer tenisçilerle karşılaştırılan bir oyuncuydu. En sonunda Wimbledon’u ve Olimpiyatları iki kere, US Open’ı da bir kere kazanarak herkese gereken cevabı verdi. Ama onu eleştirip, ondan hiçbir şey olmayacağını söyleyen insanlar en büyük darbeyi bu pazartesi günü yediler. Çünkü Andy Murray erkekler tenis sıralamasında bir numaralı koltuğun yeni sahibiydi ve çok hak ediyordu.
Bazen insanların bizim hakkımızda yaptığı negatif veya olumsuz yorumlara kulak tıkamak, kendi hedeflerimize odaklanmak ve başarabileceğimize inanmak yapabileceğimiz en güzel şeylerden biridir. Murray herkesin dediklerini dinleseydi, bütün eleştirilere kulak assaydı belki de şu anda olduğu yerde olmayacaktı. Bütün İngilizlerin gurur duyduğu bir sporcu haline gelmeyecekti. Ama o meslektaşlarının da saygısını kazanarak, hak ettiği bir numaralı koltukta oturuyor. Şu andaki formuyla da 2017 sezonunun şimdiden en büyük favorilerinden biri. Andy Murray klasmandaki yerini koruyacak mı, yoksa Djokovic kaybettiği tahtını geri mi alacak? Genç oyuncular “Biz de buradayız” diyerek bir numaraya mı oynayacak? Bu soruların cevaplarını haftaya Londra’da yapılacak ATP Sezon Sonu Finalleri’nde ve 2017 sezonunun tamamında alacağız. Takipte kalın ve insanların yaptığı negatif yorumlara kulaklarınızı kapayın.
Ayrıca aradığınız yeri bulduğunuz zaman orayı bırakmayın, muhabbetler çok güzel oluyor.