Yahudice

Selin SÜAR ORAL Köşe Yazısı
7 Aralık 2016 Çarşamba

Kalan Müzik’ten Hasan Saltık, Anadolu’da kaybolmaya yüz tutmuş kültürleri geleceğe taşımak için edindiği misyonu 2003 yılında çıkardığı ‘Yahudice’ albümüyle bir adım öteye taşıdı. Saltık, ilk olarak 1999’da ‘Anadolu Ermeni Halk Müziği- Grup Knar’ albümünü Kalan Müzik’ten çıkararak, Erzurum Bölgesi’nin çok bilinen türküsü ‘Sarı Gyalin’in daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı oldu. 2009 yılında bu bayrağı devralan Nezih Ünen, farklı bir formatta ancak aynı amaca hizmet eden müzikal bir belgesel yayımlayarak ‘Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’ belgeselini çekti.  Kalan Müziğin yayımlamış olduğu albümün tam adı ‘Kaybolmuş Bir Dilden Şarkılar Söyle, Yahudice: Ladino Şehir Müziği’dir.  Genel   İstanbul, İzmir, Yeruşalayim ve Selanik’te yaşayan Sefaradların müzikleri konusunda bilgi sahibi oluyoruz bu albümü dinledikçe. Albümle birlikte verilen küçük kitapçık üç dilde; İbranice, Türkçe ve İngilizce olarak icra edilen eserler konusunda güfte ve beste bilgilerini içermekte ve söylenen şarkıların hangi bölgelerde yaygın olduğunu belirtmekte. Bir nevi küçük bir ansiklopedi de dersek yanlış olmaz bu tanımlama.

Kıta İspanyasından 1450’li yıllarda Anadolu’ya gelen Sefaradların yayılmış olduğu Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki kentlerin izlerini de albümü oluşturan parçalardan çıkarmak mümkün. Sefaradların kullanmış olduğu ‘El Ladino’ dili aslında günümüzde kullanılan İspanyolcadan oldukça farklı. Dilin gramer yapısı İspanyolcadan türemiş olup içeriğinde İspanyolca, İbranice, Arapça, Aramice, Yunanca ve Sefaradların yaşamış olduğu diğer yerleşim yerlerinden izler taşımakta. Ladino konuşan nüfusun çoğunluğu Osmanlı topraklarında bulunmuşlardır. Osmanlılar da bu dili ‘Yahudice’ olarak adlandırmışlar, Yahudiler ise Yahudiceyi, kendi dillerine çevirip ‘Cidio’ olarak aktarmışlardır. Bugün bu dilin İstanbul’da eskinin Tatavlası, yeninin Kurtuluş’unda, İsrail’de Yeruşalayim’in bazı mahallerinde ve Bat-Yam’da duyulması yüksek olasılıktır. Ancak ‘Ladino’ müziği geçtiğimiz yüzyıl başlarında topluluk içerisinde etkinliğini yavaş yavaş yitirmeye başladı. Genel olarak bakıldığında dilin, yaşlı nüfus tarafından yaşatıldığı, genç kuşaklara aktarılmadığı görülür.

Gelelim albüm konusunda biraz daha detaylı bilgilere: Albüm, Osmanlı coğrafyasından kültür izlerini taşıdığı için genellikle söylenen şarkılarda musiki formatı görülmekte. Usta müzisyenler Yurdal Tokcan ve Göksel Baktagir’in düzenlemelerini yaptığı albümde sırasıyla 14 şarkı yer alır. Sırasıyla; Landariko, Mi Chika Flor (Küçük Çiçeğim), Adon Haselihot (Afların Efendisi), En La Prison (Hapiste), Al Dio Alto (Ulu Tanrı), Ven Chika Nazlia (Gel Nazlı Küçük), Ir Me Kero Madre A Yerushalayim (Anacığım Kudüs’e Gitmek İsterim), Triste Esta El Rey David (Kral Davut Kederli), Mama Yo No Tengo Visto (Anne Ben Hiç Görmemiştim- Dinginlik), Sinko Anyos De Amistad (Beş Yıllık Aşk), Kante Katife (Kadifenin Sarkısı),Nani Nani (Ninni Ninni), D’en Dia En Dia (Günden Güne), Mansevo Dobro (Açık Kalpli Dürüst Genç) albümde yer alan parçalardır.

Kaybolmaya başlayan Ladino müziğinin en bilinen temsilcileri de Janet ve Jak Esim’dir. Kalan Müzik’le birlikte bu yazı içerisinde bu çiftin de değerli üretimlerinden bahsetmemek olmaz.  Kaybolmaya yüz tutan bu miras, her şeyden önce kadim Akdeniz coğrafyasının ve elbette Anadolu’muzun mirasıdır.

Bu yazının hazırlanması için müzik arşivini bana açan Dr. H.Volkan Oral’a içten teşekkürler.