Neşedir Yılbaşı. Geceden sabaha takvim yaprağındaki rakamlardan başka değişen pek bir şey olmasa da umuttur. Sevgiyi, şefkati daha çok deneyimlediğimiz bir paylaşma zamanıdır.
Neşedir Yılbaşı. Geceden sabaha takvim yaprağındaki rakamlardan başka değişen pek bir şey olmasa da umuttur. Sevgiyi, şefkati daha çok deneyimlediğimiz bir paylaşma zamanıdır.
O yüzden, bu yılbaşı, içimizi sıkan tüm karanlık günlere rağmen, gönlümüzü ferah tutup geleceğe umutla bakmanın yollarına odaklanalım dedim Nasıl mı? İşte 7 adımda bir yılbaşı önerisi
1) MEKTUP YAZ! İki mektup yaz hatta.
Biri 10 yıl sonraki kendine, diğeri 10 yıl sonraki kendinden bugünkü sana birer mektup yaz. Neleri yapmak istiyorsan ve 10 yıl sonranda neleri yapmış olmak istiyorsan, yaz bugünden mektubunda. Neleri hala yapmadığın için mutsuz olacağını düşünüyorsan, yaz mektubuna.
Bugüne mektubuna ise, neleri yapmış ya da yapmamış/yapamamış olduğunu yaz. 10 yıl sonradan. Mutsuzluklarını yaz ve mutluluklarını. Vardığın yola varırken yaşadığın zorlukları, geçtiğin yolları, duyduğun heyecanları ve mutlulukları yaz.
2) SÖZ BÜYÜDÜR! Ama sözü büyülü kılan altındaki düşüncedir, inançtır. Kişi bir sözü söylerken bilir. Ta derinlerinden, hücrelerinin ardından bilir o sözün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini. Çünkü kişi sözü ya yokluk penceresinden söyler ya da varlık penceresinden. Eskiler iyi konuş, iyi olsun derler. Olumlu konuş, olumlu olsun. Ancak yokluk penceresinden söylenen söz, olumlu bile olsa; altındaki yatan inanç olumsuzsa, söz de olumsuzdur, gerçeği yansıtmaz. Sözün gerçek olabilmesi için, gerçeklik inancıyla söylenmesi gerekir. Dikkat edin gerçek gibi değil. Gerçeklik inancı ile. Mutlak inanç. Sadece bilincimiz değil ama tüm bilinçdışı, bilinç ardı, enerjisel ve her ne düzeyde olursa olsun tüm varlığımızla mutlak odağımız o gerçek üzerinde olmalı. Ancak o zaman, söz mutlak büyüdür. Mutlak inancın neredeyse, söz orada büyüdür.
3) KENDİNLE RANDEVULAŞ. Giderek hızlanıyoruz. Giderek daha da hızlanan bir hayat bu yaşadığımız. Her gün sanki daha kısa. Her gün sanki daha çok iş var yapacak, daha çok heyecan var tatmin edilecek! Görevler, kızgın bir anafor gibi her gün daha çok sarıp kavrıyor bizleri yapılması gerekenler çukurunda. Bir artı bir iki etmiyor artık. 1+1 = 11; derken 111 oluyor… Bir dur! Bir dur ve nefes al. Doğayı çek içine. Ormanda ya da deniz kenarında, doğa ile uyumlan yeniden. Kendine doğa ile uyumlanma zamanları tanı. Yaşam nefesini kestiğinde, acıyla ya da heyecanla koşturduğunda, gün sana yetmediğinde... Bir dur! Dur ve nefeslen. Doğa ile uyumlanmak kendinle de buluşmak demek. Zira sen de zaten bir parçasısın doğanın. Ve uyumda olduğunda, açılır yaratıcılık kapıları.
4) EĞLENCEYE ZAMAN AYIR: Hiç bir şey yolunda gitmiyor bile olabilir. Varsın olsun. Sen yine de eğlenceye zaman ayır. Şarkı söyle mesela. Dans et. Ya da belki de bir film çekmek istersin. Çek o filmi sadece eğlenmek için. Deneyimle, keşfet, öğren. Eğlence, günlük sıkıntıların üzerine çıkmak için etkin bir araçtır. Sıkıntı dediğinin aslında hiç de sıkıntı olmadığını fark etmek için etkindir. Fark ettirmekle de kalmaz. Sıkıntının içindeki cevabı da görmeni sağlar sıklıkla.
5) Hani o listenin en başındaki mektup vardı ya. Bugünden 10 yıl sonraki sana yazdığın. Aç oku o mektubu. Neleri yapmak istiyordun. Neleri yapmaktan imtina ediyorsun? Seç birini, odaklan ve yap. Korkuyor musun? KORKMA! Çünkü korku sadece ötelemektir deneyimi. Ve ötelemektir yaşamı. 10 yıl sonra hayallerinin kapalı kapısının önündeki o aynı köşede oturup keşke mi derken mi bulacaksın kendini? Yoksa, deneyimin kazandırdığı bakış açısı, ivme ve heyecanla kendinde yepyeni zirveleri hayal mi ediyor olacaksın? Belki de vardığın zirveden, dünyayı seyretmenin keyfine varıyor olacaksın. 10 yıl sonra nerede olacağın, tamamen sana bağlı. Bugün ve yarın ve her gün atacağın ya da atmadığın o minicik adımlardır çünkü 10 yıl sonra olacağın yeri belirleyen.
6) ŞEFKAT! Her ne yapıyorsan, şefkatle yap. Kendine şefkat. Sev kendini hiç bir zaman sevmediğin kadar. Çünkü eğer şefkatle bakarsan kendine, kendin için en hayırlısını seçmiş olacaksın
7) SEÇİMLERİNE DİKKAT ET! Seçimin, kim olduğunu belirler. Başkaları adına değil, kendine tanımlıyorsun kendini her seçim anında. Her seçimde yeniden oluşan bir hikâyesin sen. Bir aşksın sen her sözde, her seçimde, her kararda kendini yeniden yaratan. Aşksın madem, sen de aşkla yap seçimlerini.
10 yıl sonra bir yılbaşı akşamı, belki de oturur yazarsın bana bu listenin seni getirdiği yeri. Aşkla yazdığını, aşkla yaşamanı dilerim.