Suya Yumruk Atmak

Metin BONFİL Köşe Yazısı
4 Ocak 2017 Çarşamba

Yılbaşında gerçekleştirilen terör olayı herkesi derinden yaralamıştır. Bunun din ile veya dindarlıkla yakından uzaktan bir alakası olduğunu düşünmek abesle iştigal olur. Maalesef terör, kadın-erkek, yerli-yabancı, sivil-asker, zengin-fakir ayırt etmeden herkesi hedef almaktadır. Yani terör insanlığın ta kendisini hedeflemektedir.

Geleneksel olarak, yılbaşında dilekler tutulur. Eski ağıza yeni tat misali, yılbaşında tutulan dilekler genellikle sıkıntılar sona ersin ve iyi şeyler olsun dilekleridir. Hele saat 00.00’a doğru geriye sayım başladığında yeni umutlarla dolmanın heyecanı yılbaşında bir başka hissedilir. Kısaca, her gün bir gün eksilen bakiye ömrümüzün daha az endişe ve daha fazla umutla dolmasını toplu halde dilediğimiz bir gündür yılbaşı.

İşte terörü dizayn edenler, uygulayanlar ve destekleyenler tam da buradan vurmak isterler insanlığı. Umutlar sönsün, hayaller kararsın isterler. Korkutarak, sindirerek, yaşamı yaşanmaz yapmak hedefini güderler. Seçtikleri hedefler metroda, havaalanında, bir Noel çarşısında, bir camide, bir sinagogda veya popüler bir gece kulübündeki masum insanlardır. Çünkü bu hedeflere saldırıldığında, terör geniş toplum kesimleri tarafından daha yakın bir şekilde hissedilir. Korku daha yoğundur. Amaçları geniş kitleleri etkilemektir. Zaten bugünün iletişim imkanları ile, kitleleri etkilemek çok kolaydır. Belki az gelişmiş ve baskı altında yaşayan toplumlarda terör farklı sonuçlar doğurabilir. Nitekim, Yugoslavya, Irak, Libya ve en son olarak Suriye, güvenlik sorunu ile başlayan bir yolu parçalanarak sonlandırmışlardır.

Ancak, gelişmiş toplumlardaki masum insanları hedef alanlar, yarattıkları onca acıya rağmen, girdikleri yolda herhangi bir kazanım elde edemezler.  Suya istediğiniz kadar yumruk atın, bir müddet sonra, o su tekrar dinginliğine kavuşacaktır. İnsanlık ve vicdan, barbarlığa karşı hep kazanmıştır ve kazanmaya devam edecektir.

İşte bu yüzden, manasız bir hesaplaşmanın, istisnasız hep kaybeden tarafıdır terör.

2016’da teröre kurban giden sayısız masum insanların geride bıraktığı acılar sönmeden yapılan bu alçak katliam maalesef herhalde ne bir sondur, ne de bir sonun başlangıcıdır. Her şer’de bir fayda arayacak olursak, umuyoruz ki bu olay Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda vücut bulan ortak değerlerimizde yeniden ve daha sıkı şekilde kenetlenmenin tetikleyicisi olacaktır.

Terör dünyanın her yerinde kendini göstermekte olsa da, Fransa’da, Almanya’da veya Amerika’da gerçekleştirilen saldırılar o ülkenin yatırım yapılabilir olma özelliğini çok da etkilememektedir. Buna karşın, Türkiye’de gerçekleşen terör olaylarının ekonomiye zararı göreceli olarak daha yüksektir. Nitekim 2016 senesinin ilk on ayında doğrudan yabancı sermaye girişlerinin yüzde 44 azalarak 8 milyar dolar seviyesine, turizm gelirlerinin de yüzde 33 azalarak son on senenin en düşük seviyesine gelmiştir.

Ne yazık ki, iç basındaki birlik ve beraberlik mesajlarına rağmen, dış kaynaklı haberlerde artık Türkiye’deki güvenlik sorununun artık ‘sistemik’ sebeplerden meydana geldiği ifade edilmeye başlanmaktadır. Türkiye’nin Suriye iç savaşına daha derin bir şekilde çekileceği ifade edilmektedir. Hal böyle iken, Türkiye ile alış-verişi olan yabancılar ile huzuru yurt dışında arayan Türkler, bir A planının yanı sıra bir de B planı düşünmeye başlayacaklardır.

Büyük bir ihtimalle, 2017 senesinin ilk yarısında ‘bekle-gör’ politikaları hakim olacak ve elzem olmayan bazı yatırımlar ertelenecektir. Belki bir süre, tüketim harcamaları düşecektir. Türk varlıklarının değeri törpülenecek, sermaye isteyen şirketler biraz daha beklemek zorunda kalabilecektir. Yine de, Türk iş dünyasının mahir patronları, bir kez daha suyun altında nefesini tutabilmenin yollarını bulacak ve ekonomi bu türbülanslı dönemi de bir şekilde atlatacaktır.

Zor da olsa, farklılıklarına değil, ortak değerlerine odaklanan bir Türkiye’ye geri dönüş yapılabilir, terörü övenler, nefret söylemi yayanlar cezalandırılabilir ve toplumda giderek zayıflayan adalete güven duygusu bir şekilde onarılabilir ise, terörün hiçbir zaman kazanma şansı olmadığı bir kez daha kanıtlanacaktır. Bu bağlamda, 2017’deki ilk işimiz hayatımızı aynen sürdürmek olacaktır. Terör kurbanlarına rahmet, yakınlarına sabır, aydınlığın karanlığı yok ettiği bir sene diliyorum.

 

***********************