Kar yağışı Yahudi oyunu mu?!

Bu hafta kimi antisemit medyanın işini kolaylaştırıp onlar haberi girmeden biz yazalım dedik! Aşk olsun; “Zeytin Yahudi ağacıdır, gördüğümüz yerde kesiyoruz!” denilen bir ülkede malum medya organlarından biri çıkıp hafta sonundan beri hayatı felç eden mübarek kar yağışını “Yahudi oyunu” diye yazsa mutlaka inanan birileri çıkar.

Mois GABAY Köşe Yazısı 0 yorum
11 Ocak 2017 Çarşamba

Nasıl başlık ama şaşırdınız mı? Bu hafta kimi antisemit medyanın işini kolaylaştırıp onlar haberi girmeden biz yazalım dedik! Aşk olsun; “Zeytin Yahudi ağacıdır, gördüğümüz yerde kesiyoruz!” denilen bir ülkede malum medya organlarından biri çıkıp hafta sonundan beri hayatı felç eden mübarek kar yağışını “Yahudi oyunu” diye yazsa mutlaka inanan birileri çıkar. Biz okumaktan, her geçen gün şaşırmaktan bıktık. Birileri inatla yaşanan her sıkıntıyı Yahudi ile özdeşleştirmekten bıkmadı. Haberciliğin bu kadar ucuz olduğu bir ülkede, kurgulamakta olduğunuz safsataya duruma göre başına ‘Yahudi’ hatta anlam daha da güçlensin isterseniz ‘Siyonist Yahudi, karanlık odaklar, faiz lobisini’ de ekleyebilirsiniz. Peki ya sonra? Sokakta hayatında hiç Yahudi ile tanışmamış sade vatandaş klavyenin, telefonun tuşlarının başına geçer ve antisemit mesajlarla nefretini kusmaya başlar. Kendimizi ‘Yahudi nefreti’ üzerinden ifade etmeye, bilinçli veya bilinçsizce her daim kötülüklerin Yahudiler’den geldiğine inanmaya başlarız. Son bir haftada önce Reina katliamı, ardından Barbaros Şansal’ın yayınladığı video ve İsrail’de Pazar günü yaşanan terör saldırısından sonra rastladığımız sayısız antisemit sosyal medya paylaşımı bile toplum olarak nasıl bir canavara dönüşebildiğimizin bir göstergesi değil mi? Siyasilerimizin “kimsenin hayat tarzına sistematik bir tehdit” olmadığını iddia ettiği bir ortamda, birçok Müslüman komşumuzun bu yıl tepkilerden çekinerek yılbaşı mesajı yollamaması, Milli Eğitim’den okullara yılbaşı kutlamaları ile ilgili gönderilen yazılar ve basında çıkan onlarca haber bizi ayrıştırmaktan başka neye yaradı? Ne yazık ki canım ülkemde sanki takım tutar gibi yaşanan her terör saldırısından sonra birilerinin utanmadan “Onların orada ne işleri vardı?” gibi tuhaf yorumlarına, acıların bile ötekileştirilmesine maruz kaldık. Türk insanı tarihini, zenginliğini, hayata bakışını, nasıl yaşadığını, nasıl bir insan olduğunu bu kadar unutmuş olabilir mi? Nedense kendimizi sevmeyi bile unuttuk! Bizden adam olmaz deyip geçiyoruz uzun bir süredir… Hâlbuki vefa bizde, sadakat, dostluk, inanç, bağlılık hepsi bizde! İnsanlığın kökü bu topraklarda yatıyor. Hadi o zaman, söylenmeyi bırakıp bari bundan sonra birlik olalım!

***

Hasköylü Moiz Tastasa

Nişantaşı’nda pasaj içerisinde bodrum katta tek oda ufak bir tuhafiye mağazası. Yaklaşık 30 senedir aynı adreste, daha doğrusu adresteydi. Ta ki geçen haftaya kadar… Hasköy Yahudi Toplumu’na yıllarca emek vermiş Moiz Tastasa’nın iki yıldır direnip hem artan kiralar hem de işsizlik yüzünden kapatmak zorunda kaldığı dükkânından bahsediyorum. Nişantaşı bir Yahudi esnafını, çok renkliliğinden bir halkayı daha kaybetti.  Moiz Tastasa Ağabey’in biz Şalomcular için yeri farklıdır. Özenle (hele içinde Hasköy konusu geçsin), yazılarımızı biriktirir, dosyalar ve mutlaka arayıp tebrik eder. Geçtiğimiz hafta içi dükkânını tahliye ederken, yıllardır biriktirdiği gazete kupürlerine, Hasköy Sinagogu için topladığı arşive bir kez daha göz gezdirme fırsatı buldum. Moiz Abi yaşayan tarih, Maallem Sinagogunun restorasyon sürecinden, çalışma arkadaşları ile birlikte Hasköy’ün Yahudi mirasının geleceğe aktarılabilmesi için verdiği emeklerden anlatmaya bu satırlar yetmez. Dilerim küskün olduğu toplumu ile bir an evvel barışır ve Hasköy’de harap durumda bulunan diğer sinagoglarımızın da restore edilip toplumumuza kazandırılmasına şahit olur. Geçtiğimiz hafta yine Hasköy’e emek vermiş eski yahid ve başkanlardan Yasef Jojo Çalgav’ın vefatını üzüntüyle öğrendik. Hasköylüler gerek cenazede gerekse de mevlutlarda Jojo Ağabeylerini yalnız bırakmadılar. Hasköy Yahudi Toplumu ise bir ferdini daha kaybetti. Bu topraklardaki Yahudi varlığının en eski yerleşimlerinden biri olan Hasköy’de “Bir zamanlar Yahudiler yaşardı” dememek için bu semtimizdeki Yahudi mirasına sahip çıkmak, Maallem Sinagogunu Şabat ve bayram tefilalarında doldurmak en başta aileden Hasköylü olanların sonrasında da hepimizin görevidir. Bu bölgede Yahudi varlığını korumak en başta mekânlarımızı yaşatmaktan geçer. Dilerim yakın zamanda sinagog olarak kullanım için hazırlıkları başlayacak Abudara Sinagogumuzu da yetkililerin desteği ile restore eder ve toplumumuza kazandırırız.

 

1 Yorum