Sosyal Medya ne işe yarar? İlk bakışta saçma veya garip bir soru sorduğumun farkındayım. Sorumun sebebi aslında basit: Sadece son birkaç yılda hayatımızın bu kadar içine girmiş olan bu yeni iletişim yönteminin birden fazla işlevi var. Nasıl yaklaştığınıza bağlı olarak hem bir sosyalleşme aracı, hem bir haber alma aracı, hem bir kişisel mikro blog. Kimileri için arada bir detoksu yapılması gereken bir bağımlılık, diğerleri için ise adı üstünde kitlelere sesini duyurabileceği bir alan.
Sosyal Medya ne işe yarar? İlk bakışta saçma veya garip bir soru sorduğumun farkındayım. Sorumun sebebi aslında basit: Sadece son birkaç yılda hayatımızın bu kadar içine girmiş olan bu yeni iletişim yönteminin birden fazla işlevi var. Nasıl yaklaştığınıza bağlı olarak hem bir sosyalleşme aracı, hem bir haber alma aracı, hem bir kişisel mikro blog. Kimileri için arada bir detoksu yapılması gereken bir bağımlılık, diğerleri için ise adı üstünde kitlelere sesini duyurabileceği bir alan.
Sesini duyurabileceği derken biraz fazla iyimser oldum galiba, düzelteyim: Dinleyenlere derdinizi anlatabileceğiniz bir alan. Benim gibi ne oluyor ne bitiyormuş bir bakalım diyerek izleyenlerden iseniz dert, sosyal medyada anlatıp rahatlayabileceğiniz bir şey değil, tanık olunanlar yüzünden biriktirilen bir şey.
İçinden geçtiğimiz günler, ülkemiz, toplumumuz, geleceğimiz konusunda biz sıradan vatandaşlara dert üretmekte oldukça cömert. O kadar ki bazen gündem dalga dalga üstümüze geliyor, sabah üzüldüğünüz bir şeyi öğlenden sonra unutmuş olabiliyoruz. Bunlar kolektif dertlerimiz. Bakkal Ahmet Efendi ile şoför Mustafa ile paylaştıklarımız. Bir de bize has olan dertlerimiz var, bizim dışımızda ne yazık ki çok az kişinin duyduğu, anladığı dertler.
Sadece iki ay geriye giderek bugüne doğru kısa bir haber turu yapalım, günlük haberlerin bize nasıl göründüklerine örnek olsun:
- Musul Operasyonu üzerinden Twitter’da antisemit mesajlar,
- İsrail Yanıyor üzerinden antisemitizm,
- UEFA Avrupa Ligi kurasında Hapoel Beerşeva çıktı, antisemit mesajlar paylaşıldı,
- Twitter’in antisemit kullanıcıları Kayseri saldırısı sonrasında iş başında,
- Rusya Büyükelçisi’ne suikast ardından antisemit mesajlar,
- Reyna saldırısı ardından antisemit mesajlar,
- Barbaros Şansal’a Twitter üzerinden antisemit mesajlar,
- İsrail’de 4 asker öldürüldü, antisemit Twitter kullanıcıları sevindi,
- HDP’li Garo Paylan’a Twitter üzerinden antisemit mesajlar…
Günlük haberleri tanıdınız değil mi? Nasıl oluyor da gündemdeki nerdeyse her olay, bir antisemitizm vesilesi olabiliyor?
Peki, ‘sosyal medya’da sadece bu nefret söylemiyle mi karşılaşıyoruz? Tabii ki hayır, bu aşağıdakiler de Türk Musevi Toplumu’nun resmi Twitter hesabında gördüğüm, başka iletilerden yapılmış alıntılar:
“Başkasının yaşam biçimine saygı göstermeyen kendi yaşam biçimine saygı gösterilmesini bekleyemez.”
“Türkiye’deki Hıristiyan, Musevi azınlıklara, farklı yaşam tarzına olan nefrete karşı çıkmak zorundayız.”
“Bu dile yanaşmadığı için Osmanlı, farklı dinleri, kültürleri bir arada yaşatan muazzam bir medeniyet tecrübesiydi.”
Bu son aktardıklarım AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun kendi kişisel hesabında paylaştığı şeyler, Türk Musevi Toplumu da onları paylaşmaya değer bulmuş, paylaşmış. Aslında ne kadar normal, olması gereken, bu yüzden de doğru bir söylem olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan cümleler değil mi?
Bunları paylaşılmaya değer kılan şey, ne yazık ki nadirattan olmaları.
Mustafa Yeneroğlu herhangi bir milletvekili değil. Uzun yıllar Almanya’da yaşamış. Bir azınlık toplumu üyesi olarak nefret söyleminin nasıl yaralayıcı ve yıkıcı etkileri olduğunu yakından bilen bir isim. Belli ki bu yüzden bizim derdimizi çok iyi anlıyor ve cesaretle yüksek sesle cevap veriyor. Umarım duyuluyordur.
Mademki bu yazıda sosyal medyayı, medya olarak kullanıyoruz, gazetelerin köşe yazarlarına da geçebiliriz. Ne de olsa haberleri bitirdik, sıra onlarda. Burası daha da kötü… Köşe yazarları ne yapar? Gündemi okuyucuları için yorumlar değil mi? Evet peki bunu yaparken açıkça antisemitizm yaparsa ne olur?
Sadece bu yakınlardan iki örnek vermekle yetineceğim:
Karay Yahudisi Fetullah Gülen – Ersin Ramoğlu (Sabah)
İki Asırlık İngiliz-Yahudi Nüfuzu sona erecek – Yusuf Kaplan (Yeni Şafak)
Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Yukarıda ne olur diye sormuştum, yanıtlamadan yazıyı kapatmak istemiyorum: Hiç bir şey olmaz. 7 Ağustos mitingine katılımı gibi Türk Musevi toplumunun doğal olarak ülkesi ve halkı ile bütünleştiği durumları çok önemli habermiş gibi veren, sosyal medyada paylaşan, büyüten aynı gazetenin yazarları, çizerleri bu sefer derin bir sessizliğe kapılırlar. Meslektaşlarına, mesai arkadaşlarına “Sen ne yaptın? Böyle yazı mı olur?” diye sormak akıllarına gelmez. Bu da böyle bir çelişkidir işte.