Bizim en büyük sorunumuz ne biliyor musunuz? Dibi boyladığımız zaman hep dipte kalacağız zannediyoruz. Çok çabuk demoralize oluyoruz, bir iş yolunda gitmiyorsa hiçbir zaman düzelmeyecek hissine kapılıyoruz. 3000 metre engelli koşan bir atlet ilk denemesinde bütün engelleri geçebildi mi? Hayır. Ama ikincide üçüncüde, on beşincide git gide daha iyi oldu. Bir engelde takıldı diye “Ben bu işi bırakıyorum.” demedi. Hedeflerimize giden yolda her zaman önümüze istemediğimiz engeller çıkacaktır, bunları kabul edip yola devam etmeliyiz. İşin sonunda, o engeller bizi daha ileriye taşıyacak olan yolun bir parçası.
Bütün yazı boyunca Polyannalık yapıp “Hayat çok güzel, bakın kuşlar uçuyor, mutlu olun,” mesajı vermeyi planlamıyorum. Demek istediğim şey, sadece spor dünyasında bile bu tarz durumları o kadar çok görüyoruz ki, bu örnekler bizi daha da güçlendirmeli. Mesela Juan Martin del Potro; senelerdir inanılmaz büyük sakatlıklarla uğraşıyor, birkaç kere ameliyat oldu. Ameliyatlardan birinde “Ben artık yapamıyorum, uğraşamayacağım,” da diyebilirdi. Ama demedi. Bütün bu sağlık sorunları, onun hedeflerine giden yolda önüne çıkan engellerdi ve o büyük bir sabırla bu engellerin hepsini aştı, tenise geri döndü ve herkese istenildiği ve çabalandığı zaman her şeyin mümkün olduğunu gösterdi.
Bütün bu cümleleri yazmamı sağlayan, son bir haftada gözümü açan inanılmaz önemli bir adam var aslında. Ondan bahsetmezsem her şey eksik kalır gibi geliyor. Ekselansları Roger Federer. Yaş 35, 17 slam şampiyonluğu var. Şu ana kadar kazanabileceği çoğu şeyi birden fazla kez kazandı. Geçen sene sakatlığı yüzünden altı ay kortlardan uzak kalacağını açıkladığında insanların çoğu Federer’in artık son döneminde olduğunu, hatta bu sakatlıktan sonra geri dönmesinin çok zor olacağını düşündü. Fakat yanıldılar. 17 numaralı seri başı olarak geldiği Avustralya Açık’ta çok zor bir kura çekmesine rağmen, çok önemli seri başlarını teker teker elemeyi başardı. Üçüncü turda elenmesi muhtemel denilen Federer, herkese yanlış düşündüklerini gösterdi, yarı finale kadar geldi.
Uykularımdan feragat ettiğim gecelerde, ya da Federer gece seansı oynuyormuş diye sabah erkenden kalktığım günlerde hep şanslı hissettim kendimi bu son bir haftada. Çünkü canlı canlı bir savaşçı örneği vardı karşımda. Yukarıda bahsettiğimden birazcık daha farklı bir durum belki Federer, çünkü hayallerine ve hedeflerine giden yolda çoğumuzdan çok daha büyük yollar kat etti. Ama hepimiz için de örnek alınması gereken bir karakter. Çünkü her şeyi kazandı diye o kadar çabuk vazgeçmedi. O da her insan gibi, önüne çıkan engelden başarıyla atladı ve şu anda yoluna devam ediyor. Böyle de olmalıydı zaten, Federer, bir sakatlıkla her şeyi bırakacak biri değil, yaşı kaç olursa olsun.
Sonuç olarak demek istediğim şu ki; etrafımızda bir sürü örnek var. Daha güçlü olmamızı sağlayacak, her şeyi elde etmenin o kadar kolay olmadığını gösterecek ve çalışmamız için bizi heveslendirecek… Dağa çıkarken tırmandığımız yollar çok tehlikeli ve zor olabilir ama işin sonunda hedefe ulaştığınızda inanılmaz bir manzarayla karşılaşırsınız ve başarma hissiyle daha da güçlenirsiniz. Bu durum da aynı hesap, her geçtiğimiz engelde arkaya dönüp baktığımızda daha güzel, daha başarılı işler göreceğiz. Hiçbir zaman pes etmemeniz ve hayallerinize giden yolda dimdik ayakta durmanız dileğiyle…