Bu yaşamda her şey kendimiz olmaya dayanıyor bence… Ne kadar kendimiz olabildiğimiz ise neleri bırakabildiğimiz ile doğrudan ilintili…
Bu hafta size A.Pieroth adlı bir yazarın ‘Kendimiz olmamayı bırakmak’ başlıklı makalesinden alıntılar yapmak istiyorum:
‘Kendim olmamayı’ bıraktığımda, sadece kendim olabileceğimi anladım… Kendim olabilmek ise hem ruhuma, hem dünyaya en büyük sorumluluğum…
Dünyanın gürültüsünü dinlemeyi bıraktığımda, en güzel sesin ruhumdan geldiğini duymaya başladım…
Niyetlerimi, ruhumun çağrısını sorgulamayı bıraktığımda; soruların hep cevap aradığını ve belki de cevapları bildiğimi görmeye başladım.
Zorlamayı, itmeyi ve zor yolda durmayı bıraktığımda; bu zor yolun başka bir yolu seçmem için verildiğini anladım…
Dikkatimi dağıtanları, reddettiklerimi, küçük bağımlılıklarımı bıraktığımda; gerçek gücün odaklanmak ve kendine söz vermek olduğunu anladım…
Her gün ruhumdan gelen çağrıları takip etmediğimde ve onlarla ilgili bir şeyler yapmadığımda; bir süre sonra ruhumdan bir parça götürerek öldüklerini anladım…
Başkalarını memnun etmeyi bıraktığımda, zaten hiçbir zaman edemeyeceğimi anladım…
Kendimi sorgulamayı bıraktığımda; kalbimin doğruyu bildiğini ve onu takip etmeye ihtiyacım olduğunu anladım…
Kendimle savaşmayı ve kendimi değiştirmeyi bıraktığımda; dünyanın zaten kendim olmamam için yeterince zorladığını, benim buna ayrıca zorluk eklememem gerektiğini anladım…
Özür dilemeyi ve kendimi küçültmeyi bıraktığımda; kabul edilmeye çabalamak yerine kendi ışığımı yakmanın başkalarına da ilham olacağını anladım…
Sadece ortak geçmişimiz üzerine kurulu dostlukları bıraktığımda; birlikte büyüyemeyen, gelişemeyen, aynı yolu paylaşamayan dostlarla yolları ayırmanın her iki tarafa da hizmet ettiğini anladım…
Kalabalığın gittiği yolu takip etmeyi bıraktığımda; kalabalıkları takip ederek ödeyeceğim bedelin çok yüksek ve ruhuma ihanet olduğunu anladım.
Güvenememeyi bıraktığımda; güvenmemem gereken kişilere güvendiğimi, en çok güvenebileceğim kişinin kendim olduğunu anladım…
Yorgun olmayı bıraktığımda; yorgunluğumun bana neşe vermeyen, ruhumu beslemeyen işler yapmaktan kaynaklandığını anladım…
Anlaşılma ihtiyacımı bıraktığımda; anlaşılmak yerine kendimi anlamanın daha önemli olduğunu kavradım.
Aşkı aramayı bıraktığımda; en doğru aşkın kendime duyduğum kabul ve sevgi olduğunu anladım…
Kendimi başkalarıyla kıyaslamayı bıraktığımda; onların hayatlarını aynalamaktansa kendi aynamı kendime tutmanın hayatıma ışık getirdiğini anladım…
Dünyada kendimi evimde hissedememeyi bıraktığımda; kendimi hiçbir zaman dünyada evimde hissedemeyeceğimi, ruhumda evimde hissetmenin yeterli olacağını anladım…
Öfkeli olmayı bıraktığımda; öfkenin altında yatan korkuyu görerek artık ona tutunmanın gereksizliğini anladım…
Hayırlı bırakışlar olsun…