Sosyal hayatın sınırlı olduğu tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de sportif aktiviteler hayatın önemli bir parçası. Aidiyet duygusundan sosyalleşmeye kadar birçok ihtiyacımızı karşılıyor. Avrupa’da bunun en yoğun yaşandığı spor dalı ise futbol. Öyle ki sosyal hayat ne kadar azsa o şehirler “futbol şehri” olarak anılmaya başlanıyor. Bunu bir övgü gibi söylerken bana kalırsa aslında büyük bir eksikliği kapatıyoruz.
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın şampiyonluk yarısından kopmasına en çok bu yüzden üzülüyorum açıkçası. Milyonlarca taraftarın sosyalleşme, eğlenme eksikliğini kapatan futboldan uzak kalıyorlar. Üstelik bu sene oldukça da erken koptular. Henüz Mart olmadan matematiksel olarak olmasa da kafa olarak ve kamuoyu olarak havlu attılar.
Futbolcuların ne kadar önemsediğinden emin değilim açıkçası. Özellikle bazı yabancı futbolcuların pek umurunda olmadığını düşünüyorum. Para kazanmanın Türkiye tecrübelerinde çok büyük rol oynadığını düşünürsek, maaşlarını aldıkları sürece onlar için problem yok. Birkaç yıl Türkiye’de kalıp, villalarında ailece görüşüp, hesapları şişirip dönecekler. Üzerine de burayı küçümsediklerini belli edecekler ve taraftar da sinirden çatlayacak.
Hâlbuki her seferinde yazıyorum, alt yapıdan yetişmiş futbolcu topluluğu hem taraftarın hoşuna gider hem de para kazandırır. Yeter ki iyi bir okul olsun ve A takıma çıkış bakıldığında koridorun ucundan görülebilsin.
Gelelim lige... Fenerbahçe futbolcu ve teknik heyetiyle hiç heyecan vermedi yıllardır ve hâlâ vermiyor. Eski şenlik havası kalmadı. Ali Koç ne zaman gelecek diye bir bekleyiş var. Takımda sevilen oyuncu sayısı üçü geçmez.
Galatasaray ise; Fenerbahçe gibi kadro kalitesi düşük, yaşlı, doymuş oyuncularla oynuyor. Stat dolmuyor. Beşiktaş mağlubiyetiyle zaten kaçmış olan hevesler tamamen yok oldu. Şampiyonluk umudu kalmadı.
Beşiktaş’ta futbolcular, yönetim, teknik heyet çok daha kaliteli ve profesyonel yönetiliyor. Her yerde olduğu gibi liyakat esası üstün. Uzun dönem planlamanın ekmeğini de yiyorlar haliyle. İki rakip taraftarını birden, Mart gelmeden, aynı hafta sonu “yönetim istifa” protestosu için sokağa dökmek kolay is değil.
Başakşehir’i mücadelesinden dolayı kutlarım, Beşiktaş’ı ise şampiyonluklarından dolayı tebrik ederim. Bir mucize olmazsa tabii...