Başlığı ve resmi görünce nasıl tepki verdiğinizi tahmin ediyorum: “Tamam bu adam futbolla kafayı bozdu. Daha da ileri gidiyor; insanları bıraktı şimdi de arıların oyunlarına daldı.”
İlk bakışta haklısınız. Nitekim aldığım son duyumlara göre kovan sahipleri, gelirlerinden memnun kalmayınca, arılarına futbol öğretmeye karar vermişler. Bir düşünsenize, futbol oynayan bir arı takımı Manchester United takımından bile daha kıymetli olmaz mı?
Hele bu spora en yatkın arıların özellikle ülkemizde bulunduğunu da göz önüne alırsanız iş daha da mantıklı hale gelir.
Buraya kadar söylediklerimi lütfen biraz abartılı kabul edin. Veya şaka.
Ancak çok ciddi bir gerçek var. Arılar resmen futbol öğreniyorlar ve çok çabuk oyunu kaptıkları gibi hemcinslerine de öğretiyorlar.
“İnanılır gibi değil” gibi duruyor. Ama lütfen devamını okuyun.
Başta Londra’daki Queen Mary University olmak üzere birçok ülkede (örneğin Almanya ve Avustralya) arıların yaşamları hakkında araştırmalar ve incelemeler sürerken bir grup uzman arıların öğrenme kabiliyetlerini ölçmek istemişler.
Bombus arılarından (‘Bumble bees’ veya yerel bir deyimle tüylü arı) bir küme kurmuşlar. Küçücük tahta toplar imal etmişler ve bir de oyun alanı yaratmışlar.
Aralarından bir master arı seçmişler ve ona topu sürüp hedefe bıraktığı anda minnacık bir tatlı damlası alabileceğini öğretebilmişler. Biraz zaman almış tabii.
Daha sonra diğer arıları da aynı sahaya getirip, master’ı seyrettirmişler. Diğer arıların büyük çoğunluğu derhal oyunu kapıp top sürmeye başlamışlar.
Tecrübe sürerken ilginç gözlemler de yaşanmış. Örneğin, arılar topu daha hızlı ve daha kısa yollardan sürüp ‘gol atmak’ için bazı taktikler geliştirmişler.
Master arı da adeta bir antrenör gibi davranıp topu süremeyen arılara, ders vermeye başlamış.
Varılan netice şu: arıların, öğrenme, öğretme ve algılama kapasiteleri beyinlerinin fiziki boyutlarının çok çok üstünde.
Peki; bu tecrübeler niye yapılıyor? Niçin bu kadar masraf ve emek harcanıyor?
Uzmanların iddialarına göre, arılar ilk defa kendi normal faaliyetlerinin dışında bir iş yapıyorlar. Dolayısıyla belli bir eğitimle istenilen hedefe yönlendirilebilirler.
Eğer tüm bu varsayımlar gerçekleşirse, arılar ve belki benzeri diğer böcekler sayesinde, yaşamımızı daha da kolaylaştıracak yöntemler bulabiliriz. Askeri ve istihbarat alanlarındaki kullanım seçeneklerini zikretmeyi yersiz bulurum. (Posta güvercinlerinin bazı ülke ordularında hâlâ kullanıldığını hatırlatmak isterim.)
Tekrar başa dönelim. Ve mizaha bıraktığımız yerden devam edelim. Pek yakında uluslararası arılar futbol turnuvası düzenlenirse hiç şaşmayın. Bu şampiyonluğun da birinciliğine en büyük aday Türkiye’dir.
Neden mi? (şimdi tekrar ciddiyete dönüyorum):
Bombus arılarının en büyük kullanıcıları Antalya ve Ege bölgesindeki domates seracıları. Daha evvelki bir yazımda belirttiğim gibi1, ülkemiz domates üretiminde en başta gelen ülkelerden. Bu sebzenin de çok önemli bir miktarı seralarda yetiştirilir.
Bombus arılarının domates tohumlamasında mükemmel bir alternatif olabilecekleri 1987 senesinde anlaşılmaya başlandı. Şimdi yoğun olarak yetiştiriliyorlar.
Bombus arıları diğer cins arılardan çok güçlü, daha iri ve uzun ömürlüdür; uzun tüyleri vardır2; kısa zamanda geniş alanlardaki çiçekleri dölleyebilirler. Bir dakika içinde tek böceğin 20 çiçeğe konduğu, bir uçuşta 400 çiçeği döllediğini tespit edilmiş. Titreşimleri de çok kuvvetli olduğundan, üstün verimli tozlaştırma neticeleri alınmakta2.
Daha da önemlisi, arıların yardımıyla yetiştirilen domateslerin, çok daha sağlıklı oldukları hususunda yaygın bir kanaat var.
İşte bu yüzden Türkiye Bombus arıları popülasyonu bakımından dünyada ilk sıralarda yer alıyor.
O kadar ki kulüplerimiz arıların eğitimine başlarlarsa, birkaç milli takım çıkarmamız işten bile değil. (Ziraat fakültelerinden de destek almaları şart tabii). Şunu da ilave edeyim: bizim arılarımız, uzmanlara göre artı 7 ve artı 30 derecelerde hareketlenebildiklerinden yurtdışı karşılaşmlarda hiç zorluk çekmeyecekler… Nihayet uçuş menzillerinin 10 kilometreye ulaşabildiğini düşünürseniz, fizik kondisyonları yönünden de problem yok.
Yakında ilk maçlarda buluşmak ümidiyle, yazımı bitiriyorum.
1 2 Kasım 2016 tarihli Şalom yazımda, domates üretiminde dünyada dördüncü sırada yer aldığımızı belirtmiştim.
2 Bal arıları tek kere sokmalarına -ve sonra ölmelerine- karşın, Bombus arısı çok kere sokabilirler. Siz siz olun onları fazla rahatsız etmeyin.