Senelerdir başta İsrail olmak üzere Ortadoğu’da yer alan ülkeler, İran’ın nükleer güce kavuşmasına karşı çıkıyorlar. İsrail’in haritadan silinmesi gerektiğini savunan bir İran’ın nükleer teknolojiye sahip olmasını İsrail’in kabul etmesi elbette mümkün değil. Mezhebi olarak da sürekli çekişen ve aslında İran’a daha da fazla düşman olan ülke ise hiç şüphesiz Suudi Arabistan. Kaldı ki İran halkının gerçek isteklerine göre oluşacak bir İran yönetiminin İsrail ile anlaşması mümkünken, İran hangi rejimle ve/ya hangi yönetimle yönetilirse yönetilsin, Suudilerle ortak bir paydada buluşması mümkün değil.
Senelerdir başta İsrail olmak üzere Ortadoğu’da yer alan ülkeler, İran’ın nükleer güce kavuşmasına karşı çıkıyorlar. İsrail’in haritadan silinmesi gerektiğini savunan bir İran’ın nükleer teknolojiye sahip olmasını İsrail’in kabul etmesi elbette mümkün değil. Mezhebi olarak da sürekli çekişen ve aslında İran’a daha da fazla düşman olan ülke ise hiç şüphesiz Suudi Arabistan. Kaldı ki İran halkının gerçek isteklerine göre oluşacak bir İran yönetiminin İsrail ile anlaşması mümkünken, İran hangi rejimle ve/ya hangi yönetimle yönetilirse yönetilsin, Suudilerle ortak bir paydada buluşması mümkün değil. Özellikle Yemen savaşı sırasında tarafların birbirlerine karşı takındıkları hasımane tavır iki ülke arasındaki ilişkinin gerçek göstergesi.
Elbette İran’ın gerek nükleer, gerek konvansiyonel silah bakımından zenginleşmesi, bölgedeki dengeleri altüst edebilir. İran’ın nükleer silaha erişmesinin bölgeyi daha da perişan edeceğini savunmakla beraber, çok aşırı durumlar dışında İran’ın sahip olsa bile bu nükleer silahları kullanacağına ihtimal vermek oldukça güç.
***
Öte yandan, şu anda fazla ses edilmese ve dünyanın bu kesiminde pek söz edilmese de İran’dan çok daha tehlikeli, sapkın bir diktatörün elinde nükleer silah olması dünyayı çok daha fazla rahatsız ediyor olmalıydı.
Babasının ölümüyle bir anlamda tahtına oturan Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong ülkede sözünü geçirebilmek için Komünist Parti içinde yüzlerce kişiyi idam ettirdi. Canı istediği zaman saçma sapan sebeplerle (mesela bir bakan törende uyuduğu için) de idam kararı verebiliyor. Toplum tamamen uygar dünyaya kapalı ve diğer ülkelerle iletişimi kopuk. Ülke sözüm ona komünist ama gerçekte tam bir faşizan diktatörlük.
Son birkaç gündür bu diktatörlük uzun menzilli füzeler deniyor. Son yapılan füze denemelerinde birkaç füze Japonya kıyılarına düştü. Bölge son derece tedirgin. Kuzey Kore nükleer füze yapımına son derece yakın.
Hemen güneyinde yer alan ve aslında aynı milliyete mensup Güney Kore, dünyanın en yüksek teknolojileri, en yüksek ekonomik kalkınmayı ve dolayısıyla medeniyet seviyesini yakalarken, Kuzeyli soydaşları sapkın bir liderin sultası altında olup bitenden habersiz bir robot kıvamında yaşıyor.
Bu nedenlerle, Ortadoğu’nun bir bataklık olduğu ve büyük savaş potansiyeli ve hatta sürekli çatışmalara ev sahipliği yaptığı yadsınamazken esas gerginlik Uzak Doğu’da yaşanabilir. Kaldı ki ABD Başkanı Trump’ın Çin’in üzerine fazla gitmesi, Çin’in Kuzey Kore’yi kışkırtmasına ve maşa olarak kullanmasına sebep olabilir.
***
Seçilmesinin üzerinden dört ay, koltuğa oturmasının üzerinden henüz altı hafta geçmiş olmasına rağmen Trump’a karşı ABD’deki reaksiyon dinmiş değil. Trump’ı özellikle Rusya bağlantıları sebebiyle yıpratmak isteyen çevreler bu konuda ne kadar başarılı olur bilinmez. Ancak bilinmesi gereken, Cumhuriyetçilerin artık iktidarda olduğu. Kimi tartışmalara ve hatta iddialara göre Trump başkanlığı bırakması durumunda bile, yerine gelecek kişinin (bu şimdiki Başkan Yardımcısı Mike Pence de olabilir) Trump’tan daha ılımlı politikalar izleyeceğine inanmak hayalcilik olur. Aynı zamanda Trump’ın bu aşamada istifa etmesi veya görevden alınması dünya ekonomisini son derecede etkiler ve özellikle hammadde ihracatçısı gelişmekte olan ülkelerin son derece olumsuz duruma girmesine sebep olur.