Başlığa takılıp; biyoloji ders kitabından bir bölüm okuyacağınızı sanmayın. Çünkü bu fena halde bir futbol yazısıdır...
Gündemin hiç boş kalmadığı Türk futbolunda, yabancı futbolcu kuralını ve bununla ilgili çıkan tartışmaları izliyoruz birkaç gündür. Futbol Federasyonunun sadece 1,5 yıl önce yürürlüğe koyduğu '14 yabancı oyuncu kuralı' şimdilerde polemik konusu oldu. Nedeniyse; Cumhurbaşkanı'nın geçtiğimiz hafta katıldığı 'Futbol Zirvesi' adlı panelde genç yerli futbolculara ligde daha çok şans verilmesi yönündeki ifadesi...
Bazı kesimler; Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamasını telkin olarak değerlendirip, yabancı oyuncu kuralının yeniden değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Diğer bir kesim ise Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını bir futbolsever yorumu olarak kabul edip; futbolcu yetiştiremeyen ve altyapı organizasyonlarını oluşturamayan kulüplere eleştiri olarak benimsiyor. Polemiğin patlak vermesinin ardından mevcut yabancı futbolcu kuralını geliştiren isimlerden Fatih Terim, ülke futbolunun başındaki kişi olarak söz konusu uygulamadan bir rahatsızlığı bulunmadığını dile getirdi. Terim'in işvereni Futbol Federasyonunun Başkanı Yıldırım Demirören ise uygulamanın çok kısa bir süre önce hayata geçmesine aldırmaksızın; kulüplerin istemesi halinde '14 yabancı oyuncu' kuralını değiştirebileceklerini belirtti.
Bununla birlikte; bir tartışma konumuz daha var. Yürürlükteki yabancı futbolcu talimatının ilk haline göre; 28 kişilik kadrosunda yabancı futbolcu bulunduran kulüpler 'yerli futbolcu teşvik fonu'na belirli bir miktar para ödeyecekti. Örneğin kadrosunda bir yabancı futbolcusu olan takım, söz konusu fona 100 bin lira aktaracaktı. Talimata göre kadrosunda daha fazla yabancı futbolcu barındıran takım, 'yerli futbolcu teşvik fonu'na daha fazla para aktaracak ve bunun sonucunda 14 yabancı oyuncusu bulunan takım; fona 6 milyon lira ödeyecekti. Ancak kulüplerin itirazı sonrası, Futbol Federasyonu bu uygulamada geri adım attı. Nihayetinde kadrodaki bir yabancı futbolcu için 40 bin lira, 14 yabancı futbolcu için ise 2,5 milyon liranın 'yerli futbolcu teşvik fonu'na aktarılması kararlaştırıldı. Kamuoyunun dikkatine sunulmadan gizlice değiştirilen bu uygulama sonucunda kulüpler fona aktarmaları gereken paraları hiç yatırmadı. Yani bir başka deyişle; Futbol Federasyonunun koyduğu talimatı değiştirtip, ödemeleri gereken tutarlardan kendilerini sorumlu hissetmediler. Deyim yerindeyse istedikleri gibi at koşturdular...
Okumuş olduğunuz yazıda altı çizilen birkaç örnek bile, Futbol Federasyonunun nasıl yönetildiğini gözler önüne seriyor. Madalyonun ister ön, ister arka yüzünden bakın; o koltukta oturan kişi için Futbol Federasyonu başkanlığı artık tartışmalıdır. Zira bir kural; uyulmak için konulur. Hayata geçen bir talimat da; günlük keyfi uygulamalara benzemez, dakika başı değişmez. Ezcümle; bir vücudun eli, ayakları, gözü ve başı birlikte oynar. Bir organ 'haydi kalk gidelim' dese; öbürü 'ne işin var otur' diyemez. Omurga dik, organlar ayrı olsa da; aslında birdir. Ve vücutta devamlılık esastır...