“Hatırla! Zaman kısıtlı idi. Hayal, senin hayalindi ve gerçekleşmek için öncelikle sana ihtiyacı vardı.”
Hayal etmekle başlıyordu her şey. Hayal etmek… Düşlemek… Sonra heyecanına kaptırmak kendini o hayalin. Yüzmek koynunda, uçmak rüzgârında... Bilinmezliklerle dolu ve sırf bu nedenle karanlıklara gömülü bir geleceği gönlünce aydınlatmak adına... Korkusunda yitip gitmeden, heyecanında yaratmak için harekete geçmekti ikinci adım.
“Her gün yeni bir şey dene” diyor bilge. Her gün yeni bir şey, yeni bir bakış açısı getirir insana. Her hafta biraz daha zor olan yeni bir şey dene. Hatta her ay, her yıl için sana daha da zor gelen bir şeyler dene. Mesela hiç yapmadıysan resim yapmayı dene. Yeni bir spor alanını yokla. Bu denemeler sırasında göreceksin. İnsan daha önce hiç yapmamışsa bir şeyi, hiç bir zaman da yapamayacakmış gibi geliyor. Alışılmış rahatlığın sınırlarının içinden çıkamıyor bir türlü. Hele de biraz sıra dışı bir şeyse denediği, daha önce başkalarının gitmediği bir yolsa açmaya çalıştığı, çevresinde sevenlerinin “Deli misin sen?”, “Bu yaşta bu yapılır mı?”, “Müslüman mahallesinde ıstakoz mu satacaksın?”, “Olmaz bu iş” gibi sözleriyle karşılaşmak işten bile değil. İşin kötüsü bu sözler kişinin kendi beceriksizlik inancını giderek daha da pekiştiriyor. O beceriksizlik inancı ki, kişiyi hayalinin imkânsızlığına daha da çok inandırıyor.
Yaptıkları etkileyici işle tarihe iz bırakanların hemen hepsi hayalperest olmakla suçlanmışlardı.
Hayalini gerçekleştirenlerle gerçekleştiremeyenler arasındaki en büyük fark bu içsel yargıçlardı. İçsel yargıcın sözünü dinleyenler hayali kurmakla kalmışlardı. Hatta yavaş yavaş çekilmişti hayalleri de yaşamlarından... Oysa zaman kısıtlı idi. Hayal, senin hayalindi ve gerçekleşmek için öncelikle sana ihtiyacı vardı. Ve hayal etmekle başlıyordu her şey. Hayal etmekle başlıyordu yaşam.
İmkân/sızın içinde gizli idi imkân.
Hayal yeterince heyecanlandırdığında kişiyi, bir alev gibi yakıyordu içini. Fısıldıyordu kulağına, doğmak üzere yaşama: “Dene beni. Haydi yola koyul, dene. Denersen, başarabilirsin. Denedikçe açılacak yollar önünde, ayağının altında yuvarlanarak açılan bir kırmızı halı misali. ”
Denedikçe; hayalini eyleme geçirmek üzerine çalıştıkça, yargıcın sesi kısılmaya başlıyordu. Zira çaba beceriyi geliştiriyordu. Denedikçe bir çok fiziksel beceriksizliğin dahi altında psikolojik yetersizlik özalgısının ya da korkuların yattığını gözlemliyordu insan.
Aksine kişi kendini hayalin heyecanına kaptırdığında, işte 59 yaşında direk dansı öğrenmeye başlayan Greta Pontarelli gibi 66 yaşında dünya şampiyonu olabiliyordu. Ya da, beş yıl kadar önce, 17 yaşında iken bilgisayar ve kod yazmayı öğretmek üzere gittiği köyde insanları ikna etmek için saatlerini harcayan eğitim gönüllüsü Gamze Tutan’ın; şimdilerde tüm Türkiye köylerinde bekleyen dostları olabiliyordu.
Ruhunu katınca içine, önce kendi hapisliklerinden kurtulabiliyor, özgürleşiyordu insan. Gürül gürül akıyordu özü...
***
Bu hafta biz Museviler Pesah Bayramı’nı kutluyoruz. Binlerce yıl önce Musa Peygamber ile Mısır esaretinden çıkışımızı hatırladığımız bu günlerde, kendimize dönüp ne kadar özgür olduğumuza bakmak istedim. Çünkü özgürlük mekânlara, coğrafyalara bağlı değildi esasen. İşte kendi tercihi ile 40 yılı aşkın süredir Tokyo’da bir akıl hastanesinde yaşamasına rağmen, dünyanın en önemli avangarde sanatçılarından biri kabul edilen Yayoi Kusama’nın eserleri dünyayı dolaşabiliyordu. Çünkü özgürlük de birçok başka kavram gibi, insanın kendi algısında gizli idi daha çok. Her gün yeni bir şey yapmak giderek daha da özgürleştiriyordu insanı. En çok da kendinden özgürleştiriyordu.
Kendi ayağımıza bağladığımız zincirlerin kaçından kurtulursak, o kadar özgürleşeceğiz. Dilerim, bu bayramı kutlayanlardan ya da kutlamayanlardan olun, sevgili okurlarım, sofralarınız neşeli, ruhlarınız özgür, hayalleriniz gerçek olsun.
Meraklısına not:
Gamze Tutan – geçtiğimiz hafta İstanbul’da ‘Hayal et’ başlığı ile gerçekleşen TEDx İstanbul’un konuşmacılarından biri idi. Hayalini gerçekleştirmenin sonuçlarını izleyicilere anlattı.
Yayoi Kusama’nın en güncel sergisi ‘Sonsuzluk Aynaları’ 14 hafta boyunca Washington Hirshhorn Museum’da. Gidemeyecekler için Sanatatak geniş bir yelpaze hazırlamış. Ekli linkten izleyebilirsiniz. http://www.sanatatak.com/view/yayoi-kusamanin-sonsuz-dunyalari