“Irk ya da renk ayrımı yapılmadan herkes eğitilmelidir. Kendimizi kandırmayalım. Halkı eğitmeden ortada gerçek toplum olmaz. Öğretmek eğitmek değildir. Öğretirseniz bilen insanlar, eğitirseniz yapan insanlar olur.”
Bir Güney Amerika ülkesi olan Bolivya’nın kuruluşu sırasında, ilk başkanı Simón Bolivar’ın öğretmeni Simón Rodríguez, yirmi beş yıllık bir aradan sonra ülkesine geri dönüyor. Bolivar da üstünde büyük etkisi olan Rodríguez’i, ülkenin gelişimini iyileştirmek üzere eğitim sorumlusu olarak atıyor.
Yüz altmış yıl kadar önce hayata gözlerini yummuş olan Rodríguez’in, önemli gördüğüm şu sözlerini paylaşmak istiyorum:
“Irk ya da renk ayrımı yapılmadan herkes eğitilmelidir. Kendimizi kandırmayalım. Halkı eğitmeden ortada gerçek toplum olmaz. Öğretmek eğitmek değildir. Öğretirseniz bilen insanlar, eğitirseniz yapan insanlar olur.”
Rodríguez, öğretmenin eğitmek olmadığını vurgularken, yalnız yeni bir ülkenin değil, her çağ ve toplumun genel bir sorununu da dile getirmiş oluyor. Çok şey bilmek, öğrenmek elbette ki önemlidir; ama bireyin ve ülkenin gelişebilmesi için eğitilmiş, üreten insanlara gereksinimi vardır.
Ortaokul, lise dönemlerimi anımsıyorum. Üstünden elli yılı aşkın bir zaman geçmiş. O dirseklerimi dayadığım tahta sıralarda gereksiz gördüğüm bilgileri öğrenmek için saatler harcamışım. Hele kimi hayvanların iç organları ya da bitki organizmaları ile ilgili sorularda, ter döktüğüm sınavlar aklımdan hiç çıkmıyor. Tarih derslerinde bir türlü ezberleyemediğim olayların tarihleri, coğrafyada bilmediğim ülkelerin konumları ve özellikleri… Bunlar gibi daha nice bilgi yoğunluğu ile boğuştuğumuz dersler… Neyse ki bugün, bu anlattığım konuların birçoğu okulların gündeminde yer almıyorlar. Bence gerekli de değiller. İstediğimiz bilgiyi, teknolojik gelişmelerin ve internetin sağladığı geniş olanaklarla, dilediğimiz anda alabiliyoruz. Bu yeteneği de okumayı neredeyse yeni çözmüş çocuklarda gördüğüm zaman şaşkınlığım daha çok artıyor.
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Özellikle ortaokul döneminde zorunlu olan, el becerilerimi geliştirdiğim, bu arada bir şeyler ürettiğim dersleri hiç unutmuyorum. O günlerde öğrendiklerimin hayat boyunca bana önemli katkıları olduğunu söyleyebilirim. Daha da önemlisi, edindiğim bu bilgilerin yanında, yaptıklarımla bir şeyleri üretebilmenin keyfini her zaman yaşıyorum.
Ünlü Fransız şairi Baudelaire şöyle diyor: “Dünyada dönüşümleri sağlayan tek güç üreterek düşünen, düşünerek üreten insandır.”
Üretimin ne olduğunu hepimiz biliyoruz:
Maldır, hizmettir, sanattır; kısacası insanın gereksinimlerine ve yararına sunulan, düşünsel ya da bedensel çalışmanın ürünü olan her şeydir. Ürettikçe hem topluma kimi değerleri veriyor, hem de bunlara karşılık aldıklarımızla yaşantımızı sürdürüyoruz.
Kuşku yok ki toplum içinde bilen bir insan olmak herkes için bir onur, artı bir değer, bir ayrıcalıktır; ama ülkeler, bilgiyle birlikte üreten insanların varlığıyla istenilen gelişmeyi sağlayabilirler.