Halkımız kadar her yeniliğe çabuk uyum sağlayan başka bir millet ne gördüm, ne de duydum. Havaların ısınmaya başlamasıyla cadde ve sokaklar, omuzları açıkta bırakan dekoltelerle gezinen genç kız ve hanımlarla doldu. Ne zaman alışveriş yaptılar, ne zaman sokağa döküldüler anlamadım. Kalıptan çıkarcasına bir örnek giyinenler güzel mi? Kanımca değil. Değil, çünkü bu giysiler sayfiye yerinde kullanılacak bir tarz. Dolayısıyla şehir yaşamında oldukça yersiz, hatta rüküş.
Diğer bir tasarım harikası ise omuz başlarına yumurta misali oyuk şekli verilmiş farklı kumaş türlerinden dikilmiş bluzlar. Giyenler ikide bir sağa ya da sola kayan tişörtlerini düzgün durmaları için habire çekiştiriyorlar.
***
Sık sık gittiğim, neredeyse ofis gibi kullandığım iki cafe vardır. Onları seçmemin nedeni iyi hizmet vermeleri, çay ve kahve çeşitlerinin kaliteli olması ve ortamın huzuru. Yakın çevrem ‘bugün hangi ofistesin?’ diye takılırlar.
Zaman içinde hizmetlilerle selamlaşmanın bir adım ötesine gidiliyor. Aralarında uzun süredir tanıdığım kibar, çalışkan bir delikanlı, bir gün, ‘abla, yakında evleniyorum, sonra da izne çıkacağım’ dedi. Tebrik ettim. Hediye alsam mı, almasam mı, gerekli mi, gereksiz mi gibi her zamanki ikilemlere takıldım. Haftalar geldi geçti. Birden delikanlının etrafta olmadığını fark ettim. Diğer garsonlara sordum, ‘Arkadaş evlendikten sonra eşiyle Kanada’ya göç etti’ dediler. Donakaldım. Hiç böyle bir açıklama beklemiyordum. Belli bir eğitim düzeyi olmayan, ancak yeni kurduğu ailesiyle daha iyi bir düzen için uzaklara gitme cesaretini gösteren delikanlıya saygı duydum.
Milliyet, 4 Haziran tarihli sayısında, Mehmet Tezkan’ın ‘Yurt dışına göç tehlikeli boyutta’ başlıklı köşe yazısını okurken, Kanada’ya giden garsonun yüzü gözümün önüne geldi.
***
Evvelki sene ve geçen sene TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavında ‘bin’ öğrenci birinci olmuştu. Bu sene sınavda birinci gelenlerin sayısı ‘on yedi bin’. İnanılmaz bir sayı. Daha önceleri bu gençlerin bir kısmı, dört yıllık lise eğitiminden sonra burs kazanıp yurtdışında üniversitelere gittiler. Şimdilerde artan rekabetle gençler sadece eğitimi değil, sonrasında gelen iş olanaklarını da düşünerek özellikle Amerika’yı yeğliyorlar. Beyin göçü TEOG birincileriyle orantılı olarak çoğalıyor sanki…
***
Henüz artmayan sıcaklar, biraz ekonomik nedenler, giyim sektörünü pek mutlu etmiyor. Dolayısıyla çoğu mağazaların vitrininde ‘indirim’ afişleri çoğunlukta. Daha iddialı dükkânlarda indirim bitti. Onun yerine ‘sales’ var. Yabancılara yönelik bir çağrı olduğunu varsayarsam, söz konusu kitle anlayışında ‘sales’ iyi kalite malı uygun fiyata almaktır. Uygulama istenen şartlarda gerçekleşiyor mu, bilemem.
Hayırlı ve sağlıklı bir ‘yaz’ınız olsun.