Beşiktaş - Büyükada seferini yapan motorla giderken hayretle izlediğim bir görüntüyle karşılaştım. Kuşlar sürü halinde gökyüzünü kaplamışlardı. Sanki göç zamanıydı. Sonra yavaş yavaş alçaldılar. Denizin üstünde beyaz bir örtü oluşturdular. Onları takiben, kimilerinin erguvan olarak adlandırdığı simsiyah kuşlar denizin öbür yarısını kapladılar. Bir anda suyun üstü siyah - beyaz oldu. Beş - on dakika kadar sürdü bu gösteri. Sonra hep birlikte gökyüzünde buluştular. Neydi bu, bilemedim. Ama her ne idiyse, doğanın güzel bir hediyesi.
Anlaşıldığı üzere bu yaz şehre gitmek için motorları tercih ediyorum. Bir nedeni bu sezon çok daha bakımlılar. Hareket kabiliyet daha fazla. İster içeri, ister dışarı çıkıyorsun. Büfedeki sorumlular su şişesini hemen uzatıyorlar. Tepsiyle portakal suyu pazarlayan arkadaş da, ‘orınc, orınc’ diye tepemde dikilmiyor.
İkinci neden, aniden bastıran sıcaklarla adımları çok ekonomik atmaya çalışıyorum. Özetle, iskeleden deniz otobüsüne kadar giden yol uzun geliyor. Tembel olabilirim ama sıcakta çok farkediyor. Ulaşım açısından eskisi gibi yarım saatlik zaman diliminin çok üstünde hareket eden deniz otobüslerinin tek cazip tarafı klimalı oluşları. Gün boyunca havalandırma ile çalışmak durumunda kalan kimi insanlar, eve dönüşte temiz havayı solumak isteyebilir. Sonuçta herkese göre bir seçenek var. Yeter ki, dışardan gelenler bizi huzurlu bıraksınlar.
***
Begonviller çok geç açtı bu yaz. Dallar dolu dolu görünse de çiçekleri henüz minicik. Fuşya renkli bu zarif çiçekler bana Lale Devri motiflerini anımsatır. Bodrum’un simgesi olan begonvillere Ada toprağı da yaradı. Neredeyse her iki bahçede bir rastlanır oldular. Geceler baygın bir ıhlamur kokusu yayan Arap Yaseminleri de Ege’nin narin transferleri.
Yasemin doğduğumdan beri Ada’ya özdeşleşen bir çiçek. Henüz bütün tanışları ziyaret etmiş değilim. Ama girdiğim bazı bahçelerde eski yasemin ağaçlarına rastlamadım. Umarım sadece bir rastlantıdır.
Güneşten korunun, güneşsiz de kalmayın.
