“Aşer yetse lifneem, vaaşer yavo lifneem, vaaşer yotsiem vaaşer yeviem, velo tiye adat Ad.. katson aşer en laem roe – Önlerinde çıkacak ve önlerinde girecek, onları çıkaracak ve onları getirecek. Böylelikle Tanrı’nın kavmi çobanları olmayan bir sürü gibi olmayacak.” (Bamidbar 27/17)
Tanrı Moşe Rabenu’ya Erets Yisrael’e giremeyeceğini ve çölde öleceğini bildirdikten sonra büyük bir ileri görüşlülüğe sahip olan Moşe kendi yerine geçebilecek bir lider adayını belirlemesi için Tanrı’ya yakarır. Yukarıdaki paragraf da bu yakarışın bir kısmını ihtiva eder.
Gaon Mi Vilna bu paragrafı okurken neden ‘çobanları olmayan bir sürü’ teriminin kullanıldığını sorar. Bunun yanıtını verirken de çobanları bazı benzetmelerle tarif eder. Bazı çobanlar vardır ki kendi sürüsünün başındadır. Onlara en güzel otlakları ve en saf suları bulmak için gayret gösterir. Onun amacı sürüsünün iyi bir şekilde beslenerek çok iyi verim veren bir sürü halini almasıdır. Bir başka çoban tipi de başkasının yanında çalışandır. O da sürünün iyi beslenmesi için elinden geleni yapar. Çünkü karşılığında sürü sahibinden belli bir miktar ödeme alacaktır. Ancak Moşe Rabenu’nun Tanrı’dan istediği ‘çoban’ tabir edilen lider tipi bu ikisine de uymamaktadır.
Moşe’nin çizdiği çoban tipi çok daha farklıdır. Moşe birçok kez kendini öne atmış ve kendini Klal Yisrael için defalarca feda etmek konumuna gelmiştir. Sadece altın buzağı günahında değil Bene Yisrael’in her yanlışında Tanrı’nın onlara merhametli davranmasını sağlayan ve bunun için kendi hayatını öne süren hep Moşe olmuştur. ‘çobanları olmayan kavim’ tabiri ‘toplumun çıkarını kendi çıkarlarının üstünde tutan lider’ tabiri ile uyuşmaktadır. Moşe’nin aradığı ve istediği bu tipte bir liderdir.
Büyük liderler her zaman başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarını üstünde tutmuşlardır. Buna verilebilecek sayısız örnek vardır ve bunlardan biri de Hafets Hayim’in başından geçen olaydır.
Hafets Hayim’in öğrencilerinden biri bir gün ciddi bir hastalığa yakalanır ve doktorlar kendisine iyileşmesi için ümit vermezler. Öğrenci öğretmeninden bir beraha ister. Hafets Hayim kendisine bir başka öğrencisini bir beraha ile gönderir ve bunu asla ve asla kimselere söylememesi konusunda kendisini uyarır. Genç iyileşir ve sözünü belirli bir süre tutar. Evlenmenin arifesinde ise bu sırrı gelin ile paylaşır.
Uzun yıllar sonra gelinin kardeşi aynı hastalığa yakalanır. Gelin eşinden bu konuda yardımcı olmasını isteyince eşi onu kıramaz ve Hafets Hayim’den tekrar yardımcı olmasını ister. Rabi öğrencisinin yeminine sadık kalmadığını da öğrenmiş olur.
Bir süre sonra adamın hastalığı nükseder. Hemen Hafets Hayim’e gelir. Rabi bu sırada yaşlı ve kuvvetten düşmüştür ve kendisine şöyle der: “Keşke sana yardımcı olabilseydim. Uzun yıllar önce sen bana ricada bulunduğunda devamlı olarak kırk gün boyunca senin iyileşmen için oruç tutup dua ettim. Şimdi bunu yapabilecek güçte değilim”.
Hafets Hayim öğrencisi için kırk gün dua edip oruç tutarken ‘beraha’ için bir başka genç adamı görevlendirmiş ve alçakgönüllü olduğunu ve ‘beraha’ vermenin sadece kendisinde olmadığını göstermek istemiştir. Sonunda onun dilekleri kabul olmuş ve genç adam iyileşebilmiştir.
İşte Moşe Rabenu’nun aradığı özellikteki lider böylesi yüksek vasıflara sahip olmalıdır. Alçakgönüllü ve kendini gereğinde feda edebilecek kalitede bir lider Bene Yisrael’in lideri olmaya layıktır.
Bu özellikleri Yeoşua’da bulan Tanrı onun Moşe Rabenu’dan sonra halkın lideri olacağını belirtir ve Moşe’den bunu halkın gözü ve şahitler önünde ilan etmesini ister.
Ne yazık ki Yeoşua böylesi bir ileri görüşlülük sergileyememiş ve kendisinden sonra bir lider tayin etmeyerek İsrailoğulları için bir dalgalanma devri olarak kabul edilen ‘Şofetim – Hâkimler’ devrinin başlamasına neden olmuştur.