Hazreti İbrahim Camii ve Atalar Kabri

Denis OJALVO Köşe Yazısı
20 Temmuz 2017 Perşembe

BM - UNESCO Dünya Mirası Komitesi oylaması

193 devletin tam üye olduğu Birleşmiş Milletler Örgütünün Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO’nun Dünya Mirası Komitesinin 41. celsesi 2-12 Temmuz günleri arasında Polonya’nın Krakow şehrinde yapıldı. Bu komitenin mevcut dönemde 21 üyesi bulunuyor. Bunlar Angola, Azerbaycan, Burkina Faso, Endonezya, Filipinler, Finlandiya, Hırvatistan, Jamaika, Kazakistan, Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Kuveyt, Küba, Lübnan, Peru, Polonya, Portekiz, Tanzanya, Tunus, Türkiye, Vietnam ve Zimbabwe.

Söz konusu Dünya Mirası Komitesi 7 Temmuz 2017 günkü gizli oylamasında tarihi Hebron (El Halil) kentindeki Hz. İbrahim Camiinin bir ‘Filistin Mirası’ olduğuna 12 lehte, üç aleyhte ve altı çekimser oyla karar verdi.

Bu karar İsrail ve ABD tarafından kültürel değil siyasi bir karar olarak nitelendirildi. Sebebi ise söz konusu yapının tarihi ile ilgili.

Yahudiliğin en kutsal ikinci mekânı

Resimde sütun görüntüsü veren dilimli duvarlar Yehuda (Yahudiye) Kralı Herodes (MÖ 73 – MS 4) tarafından yaptırılmış. Yani, İslam’ın ortaya çıkmasından 650 sene öncesine tarihlenen 2000 yıllık bir yapı söz konusu!

Herodes tarafından yaptırılan bu binanın çatısı yoktu. Diğer bir deyişle, bina bir çevreleme duvarıydı. Çevrelediği şey ise Yahudilerin atası ‘İlk İbrani’ Hz. İbrahim ve eşi Sara, oğlu Hz. İshak ve eşi Rivka (Rebeka), torunu Hz. Yakup (İsrail) ve eşi Lea’nın gömülü olduğu çifte kabirlerin bulunduğu mağara!

İbranice adıyla Mearat haMahpela.

Tevrat’ta anlatıldığı şekliyle Hz. İbrahim, karısı Sara ölünce söz konusu mağarayı onu gömmek için Hititli Zohar oğlu Efron’dan 400 gümüş şekele satın almış. Tarih, MÖ 1900’ler. Yani günümüzden 4000 sene kadar önce! Hz. İbrahim ölünce oğulları Hz. İshak ve baba bir anne ayrı kardeşi Hz. İsmail (Yişmael) tarafından oraya gömüldü.

Yişmael’in İbranice dilindeki anlamı ‘Tanrı duyacak/duydu’dur.

Yahudi halkının atalarının gömülü olduğu kabirleri barındıran bu mağara, Kudüs’te bulunan Hz. Süleyman Mabedinden (Beyt-ül-Makdis / Harem el Şerif) sonra onlar için en kutsal ikinci mekân.

Kabirden kiliseye ve camiye

Bizans yani Hıristiyan Doğu Roma döneminde bölgeyi 570 yılında ziyaret eden Piacenza’lı (İtalya) bir hacı, orada bir kilise olduğunu kaydetmiş.

637 yılında Hebron şehri Arapların hâkimiyetine girince, mekân, duvarların üzerine bir çatı ilave edilip camiye çevrildi.

Haçlılar döneminde, 1100-1188 yılları arasında kilise olarak kullanılan yapı Selahaddin Eyyubi tarafından iki minare ilave edilerek tekrar camiye çevrildi. 1250’den 1517’ye kadar süren Memluk dönemindeyse Yahudilerin önce binanın önündeki ilk beş sonra ise yedinci basamağına kadar yaklaşmasına müsaade edildi.

1517’de başlayıp 1917’de son bulan Osmanlı döneminde Yahudiler caminin dışında dua edebiliyorlardı.

1929 Hebron katliamı

1918-1948 İngiliz yönetimi (1922’den itibaren İngiliz Mandası) altında 1929 yılında Hebron’da yaşayan Yahudiler Arap komşuları tarafından talana ve katliama uğradılar: 67 ölü, 430 yaralı!

Olayları kontrol edemeyen İngiliz yönetimi, kenti Yahudilerinden boşaltınca oradaki 4000 yıllık Yahudi varlığı fiilen son bulmuş oldu.

1948-1967 Ürdün yönetimi boyunca İsrail ve Ürdün arasında diplomatik ilişki olmadığından Yahudilerin söz konusu mekâna ulaşmaları mümkün olmadı.

1967 sonrası durum

Hebron  (El Halil) şehrinin 1967’de İsrail kontrolüne geçmesiyle Yahudiler binanın yakınında dua etme imkânına kavuştular. 1994 yılında fanatik Amerikalı bir Yahudi’nin dua edenleri katletmesi akabinde kapanan cami Müslümanlarla Yahudiler arasında paylaşıldı.

 

Yeşil bölüm Müslümanların Leylakî bölüm ise Yahudilerin yönetiminde bulunuyor.

Kaynak: http://peygambermezar.blogspot.com.tr/p/hz-ibrahim-mezar-turbe-foto.html ve http://www.tika.gov.tr/tr/haber/filistin_halil_ibrahim_camii_halilari_tika_tarafindan_yenilendi-17242

Hz. İshak ve eşi Rivka’nın bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda, Hz. İbrahim ve eşi Sara’nın kabirleri iki kısmın arasında, Hz. Yakup (İsrail) ile eşi Lea’nın kabirleri Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen kısımda bulunuyor. Caminin bölünmüş kısımları yılda onar gün karşılıklı olarak Müslüman ve Yahudi ziyaretçilere açılıyor.