Bu işe ilk başladığımda şöyle bir niyetim vardı:
Hayata olumlu bakmanın, ne istemediğimi anlamanın, ne istediğini bilmenin ve eyleme geçmenin, kendine doğru soruları sorarak cevaplarını bulmanın, doğru dinlemenin, hiç birşeyi kişisel algılamamanın, sınırlarını çizebilmenin, yargılamamanın, değerlerini bilmenin, hedef oluşturmanın, sorunları kabul edip çözüme geçebilmenin, insanlara anlayışla ve sevgiyle yaklaşabilmenin hayatıma kattığı anlamı ve bende oluşturduğu değişimleri yazılarımla, seminerlerle, workshoplarla, birebir çalışmalarla, eğitimlerle, ulaşabileceğim kadar çok kişiye ulaşarak anlatmak, onların da hayatlarında kendi değişimlerine yardımcı olmak.
Benim için sadece bir iş değil, yaşam şekli, amacı bu.
Bu yolda yürürken bu niyet baki kalmakla ve amacımın ateşi olmakla birlikte, başka niyetlerin de eklendiğini fark ettim. En iyi koç olmak, en çok aranılan olmak, medyada tanınmak, çok para kazanmak, ilkleri yapmak gibi... İnsanım malum…
Bugün geldiğim noktada bana şunu söyleseler; “Bu yaptıkların dünyayı daha iyi bir yere götürmek için senin görevin ve doğma amacın. Etkisi sen öldükten sonra bile devam edecek. Ancak hiç bir zaman istediğin ün, başarı, para sana verilmeyecek. Yine de yapmaya devam eder misin?"
Cevabım EVET. Ara ara kişisel isteklerim ortaya çıksa da, ruhumun isteği çok güçlü.
Geçen gün Acar Baltaş’ın bir konuşmasını dinledim. “Hepimiz çocuklarımızın ‘en iyi’ olmasını istiyoruz. Bunun için maddi, manevi bütün olanaklarımızı kullanıyoruz. Ancak bu çok gerçekçi bir yaklaşım değil. Gerçekçi olmayan bir bakış açısıyla kendimizi ve çocuklarımızı hırpalıyoruz. Çocuklarımızı ‘en iyi’ yapmaya uğraşmak yerine, onları dünya için iyi bir şeyler yapmaları üzerine yetiştirsek, çok daha hayırlı ve başarılı sonuçlar alırız” dedi. Kesinlikle katılıyorum.
Bugün çok medyatik, çok ünlü, çok para kazanan; milyonları peşinden koşturan, fakat dünya, insanlık, gelecek nesiller için düşünceleri, tarzları, inançları, davranışları ile faydalı olmayan pek çok kişi var.
Aynı şekilde adı, sanı duyulmamış, kimse tarafından tanınmayan, maddi durumu elverişli olmayan, sevgi dolu, cömert, anlayışlı, yardımsever, gönlü zengin pek çok isimsiz kahraman var. Hasta evladına sevgiyle bakan, sokak çocuklarını kollayan, hayvanları doyuran, bir telefonla dostlarının yanına koşup derdine derman olan, ihtiyacı olan çocukları okutan, yoksul ailelere maddi yardım yapan pek çok isimsiz kahraman...
Günümüz dünyası, medyatik olmaya, üne, başarıya, paraya alkış tutsa da; dünyayı bir arada tutan, devrilmesini engelleyen, dengeyi koruyan, geleceğini sağlayan isimsiz kahramanların kahramanlıklarıdır. Özü de sevgi, saygı, vicdan, merhamet, şefkat, anlayış, değer ve cömertliktir. İnsanlığın devamı için gerekenler bunlar.
Hepimiz bu dünyaya hepimiz için yararlı olan bazı özelliklerle geldik. Hepimizin, hepimiz için, bazı görevleri var. Bu özelliklerimizin farkına varıp, ortaya koymazsak puzzle hiç bir zaman tamamlanamayacak. Bunu bulmak için çok büyük bir şeyler aramaya, çok ünlü olmaya da gerek yok. Son derece basit olmalı. Sadece insanın içini açan, aydınlatan bir gülümsemeye sahip olmak görevimiz olabilir. Bu gülümsemeyi diğerlerinden esirgemek kişiye de çevreye de iyi gelmez. Kişisel isteklerimizden çıkıp , herkese iyi gelecek isteklerimize yönelirsek çok daha farklı bir dünyanın kapılarını aralayabiliriz. Dünyanın buna çok ihtiyacı var...