Eyvah eyvah! Küremiz soğuyor mu?

Sami AJİ Köşe Yazısı
16 Ağustos 2017 Çarşamba

Resme bakıp hemen heyecanlanmayın. Temsili bir resimdir. Eğer küremiz soğumaya başlarsa, Paris’te Eyfel Kulesi ve civarının ne hale dönüşeceğini hayal eden bir sanatkârın eseridir.

Dünya ülkelerinin neredeyse tamamı küresel ısınmanın bir gerçek olduğunda mutabık kalmış ve bu ısınmanın gezegenimiz üzerinde yaratacağı dehşet verici sahneler her gün önümüzde sergilenirken, bu soğuma da nereden çıktı?

Hele hele son iki aydır gerek ülkemizde gerek Avrupa’da şahit olduğumuz kavurucu sıcak hava dalgalarına bakarsak, nerede ise kar duasına çıkacağız.

Peki, bazı jeoloji ve meteoroloji uzmanları niçin aksi tezi savunmaya başladı?

Önce, ispatı asırlar süren ilmi gerçekleri ortaya koymakla başlayalım:

a) Dünyamız yuvarlaktır,

b) Dünyamız kuzey ve güney olmak üzere iki yarı küreden oluşmuştur,

c) Dünyamız Güneş’in bir uydusu olup onun etrafında döner.

Birinci gerçekten başlarsak, iklim değişikliği veya ısınmanın dünyamızın hangi bölgelerini en fazla etkileyeceği hususunda tam bir mutabakat sağlanmamıştır. Sevgili Beyaz ayılarımız sık sık ekranlarda boy göstermekle birlikte, maşallah hem keyifleri yerinde hem de sayıları en son istatistiklere göre artıyor. Deniz seviyelerinin artışından bahsediliyor ama yapılan son tespitler, nerede ve kaç santim yükseldiğini veya yükseleceğini belirtmiyor.

İkinci şıkka gelelim. Avrupa, ABD, Ortadoğu şu anda yanıyor doğru… Peki, Güney Amerika’da ne olup bittiğini duyuyor muyuz? Mesela Şili, Arjantin hatta Brezilya’da bile şiddetli soğuklar görülebiliyor.

Kuzey kutbunun buz kütlelerinin azaldığı hesaplarla belirtiliyor. Ancak Güney Kutbundaki buzlar konusunda medyada pek yazılar çıkmıyor. Ben söyleyeyim: uzaydan çekilen fotoğraflara göre hem buz kütlesinin kalınlığı artıyor hem de buzların kapladığı alanlar da genişliyor. Demek ki Güney Yarımküre ile Kuzey Yarımküre arasında atmosferik olaylar farklı yönlerde gelişiyor. Diğer bir deyimle küresel anlamda bir değişiklikten bahsedemeyiz.

Dünyanın güneş ile var olan ilişkileri (3.madde) bence konunun en can alıcı noktasını teşkil ediyor.

İlkokuldan itibaren bize öğretilenleri hatırlayınız. Dünya Güneş’ten kopmuş bir parçadır. Koptuktan sonra belli bir mesafe uzaklaşıyor ama başını alıp gitmiyor. O parça güneşin etrafında dönüyor, döndükçe soğuyor; belli bir süre sonra ince bir kabuk bağlıyor. O kabuk ta çeşitli şekillere bilhassa güneşten aldığı enerji ile giriyor…

Yine aynı yaşlarda iken bize anlatılanları anımsarsak, güneş ışınlarının dünyamıza vuruş açılarına göre, iklim kuşakları oluşuyor. Ilıman iklim kuşağı, tropikal iklim kuşakları gibi…

İşte bu basit gerçekten yola çıkarak başta John L. Casey1 olmak üzere bazı NASA mühendisleri ve meteoroloji uzmanları, Güneş’in, Dünya tarihi boyunca, belli süreler, ısıtma ve ışın yayma faaliyetini yavaşlattığını iddia etmekteler. Bu gibi dönemlerde, güneşte beliren siyah gölgeler, ani ve çok şiddetli infilaklar bu durgunluk evresini uzatıp kısaltabilmekte.

Casey’nin 2015 yılındaki hesaplamalarına göre, muhtemelen 2017’den başlamak üzere, 30 yıl boyunca, güneşin ürettiği enerjide tarihi bir düşüş görülecek. Bu durum, Sibirya soğuklarını gölgede bırakacak hava akımlarına sebep olacak ve milyonlarca insan soğuk ve açlıktan hayatlarını kaybedecek.

Haydi, buyurun bakalım. Kulunuz, bu yazıyı yazarken sıcak ve rutubetten bunalır ve terlerken, yaşayacağımız kış mevsimini düşündükçe titremeye başladı.

Casey, kesin konuşuyor; “ ‘Uluslararası kamuoyunun’, (bu deyim de son zamanlarda her meseleye çeşni gibi katılıyor) ‘ilim çevrelerinin’ bir an evvel tehlikenin bilincine varıp, çare ve çözümler üretmeleri şart. Küresel ısınma gibi söylemlerle vakit ve para harcanmamalıdır.”

Takdir edeceğiniz gibi Casey’nin görüşlerine karşı çıkan birçok ilim adamı da var. Casey’nin gündemden istifade edip karşı fikirlerle tanınmak istediği iddia ediliyor.

Hatta şunu da düşünebiliriz: ABD hariç, tüm dünya ülkelerinin yetkilileri küresel ısınma hususunda birkaç yıldır tartıştıktan sonra mutabık kalıp, sözleşme imzalamak safhasına geldiklerine göre, soğuma teorisini nasıl kabul edebiliriz? 

Cevabı epey zor. Ama Dünya’nın döndüğünü sadece son 400 yıl içinde kabullendik. Yani Homo Sapiens’in var olduğundan 17. asrın ortasına kadar geçen neredeyse 200 bin yıl boyunca biz hep dünyanın dönmediğini sandık. Hâlbuki Galileo haklıydı ve bu söylemi yüzünden başına gelmeyen bela kalmadı.

Ya Casey de haklı çıkarsa! 

 

1 John L.Casey emekli NASA mühendisi ve meteoroloji danışmanıdır. ‘Dark Winter’ ve ‘Cold Sun’ adlı eserleri epey tartışma yaratmışttı (hâlâ tartışılıyor).