“Ree anohi noten lifnehem ayom beraha uklala. Et aberaha aşer tişmeu… Veakelala im lo tişmeu…”
İlk bakışta son derece klasik gibi görünen bir ifade, peraşamızın hemen başında yer alır. Tanrı’nın emirlerini yerine getirmemiz durumunda ‘beraha – kutsama’, getirmememiz durumda ise ‘klala – lanet’ ile karşı karşıya kalmaktayız. RaMBaM, kitabının Teşuva kurallarını işlediği bölümün sonuna doğru genel bir kuraldan söz eder. “Mitsvaların ödülü bu dünyada değildir.” RaMBaM tarafından yapılan bu tespit Tora’da birçok pasukla çelişmektedir. Çünkü Tora’da Tanrı emrini dinlediğimiz zamanlarda birçok ödülden söz etmektedir. Savaştan veya kuraklıktan uzak kalmak, Tanrı’nın zamanında parnasamızı vermesi, çocuk sahibi olmak, huzur içinde yaşamak gibi ödüllerin söz edildiği pasuk sayısı hiç de az değildir. O halde ödülün bu dünyada olmadığı tespiti ile bu durumu nasıl açıklayabileceğiz?
Hafets Hayim, bu dünyada yapılan mitsvaların karşılığını karşılayacak bir ödülün var olmadığını ifade eder. Mitsvalar o kadar büyük ve önemlidir ki ödülü ancak gelecek dünyadadır. RaMBaM’a göre bir mitsvanın bu dünyadaki ödülü bir sonraki mitsvadır. Yani Tanrı, mitsvaları uygulamamızın sekteye uğramaması için bize yardımcı olmaktadır. Sağlığımızın muhafazası, geçimin sağlanması, stresten uzak kalmak gibi artılar mitsva yapmamız için daha rahat bir ortam sağlamaktadır. Bu ödül gibi görünen artılar gelecek dünyadaki hakkımızdan bir eksiltmeye gitmemektedir çünkü asıl ödül gelecek dünyadadır. Pasuk “noten lifnehem ayom” derken önümüze günümüzde koyduklarından söz eder. Lanet olarak belirtilenler de mitsva yapma fırsatının meydana gelmemesi olarak değerlendirilir. Pirke Avot mitsva yapmanın ödülünü mitsva yapmak olarak verirken yanlış yapmanın cezasının bir başka yanlışa sürüklenmek olduğunu öğretmektedir.
Pasuğumuzdaki ilgi çekici nokta ‘anohi – ben’ ve ‘ayom – bu gün’ sözcüklerinin ikişer kez kullanılmasıdır. Bunu anlayabilmek için Bene Yisrael’in tarihindeki önemli bir günaha dikkat çekmek gerekir. Sinay Dağında ‘anohi’ sözcüğü ile başlayan ‘On Emir’ dinlendikten ve Tora kabul edildikten sadece kırk gün sonra ‘altın buzağı’ günahını işleyen Bene Yisrael ilk tabletlerin kırılmasına neden olan sürece tanık olurlar. “Anohi Ad… E.loeha” sözünü dinleyen toplum sadece kırk gün sonra “elle eloeha Yisrael” diyebilmiştir. Tabiri caizse ortada bir yara vardır ve şiddetli bir şekilde kanamaktadır. Moşe Rabenu dağa çıkarak bu yaranın kanamasını durdurmayı bilmiştir. Elul ayının başlangıcında ikinci dağa çıkış ise yaranın tedavi sürecidir ve Kipur gününde tedavi gerçekleşmiş ve affedildiğinin simgesi olan ikinci tabletlerle Moşe geri dönmüştür. Gemara bu günahın işlenmesinin bile öğretici bir tarafı olduğunu söyler. Gemara bu yanlışın Bene Yisrael’e teşuva kavramını öğrettiğini iddia eder. “Lo avdu Bene Yisrael et aegel ella lelamed teşuva” ifadesini kullanan Gemara bu öğretinin, günahkâr olduğuna ve hiçbir şekilde dönemeyeceğine inanan insanlara mesaj verdiğini anlatır. Ne olursa olsun gerçek bir teşuva ile egel günahı bile affedildiyse dönüş yapmak her zaman mümkündür.