Dünyanın siyasi olarak en diken üzerinde olan bölgelerinden biri Kafkasya’dır. Etnisite olarak kalın çizgilerin var olduğu Kafkas ülkeleri, 20. yüzyıl başlarından itibaren Sovyet hâkimiyetinin asli unsurları arasında yer almışlardır. Kafkas coğrafyasını oluşturan ülkelerin başında Gürcüler, Azeriler ve Ermeniler yer alır. Bu ana unsurların içerisinde eğer otonom bölgelere de girecek olursak Kafkas kimliklerini oluşturan unsurların sayısı artar. Hayastan veya uluslararası siyasi dilde ‘Ermenistan’ olarak bilinen ülkenin tarihi ise bu sayılan ülkeler arasında Hıristiyanlığı ilk kabul eden ülke olması ayrıcalığından dolayı farklı bir yere sahiptir, ancak üzülerek belirtmek gerekirse tarihsel olarak bakıldığında Ermenistan topraklarında Yahudilerin varlığı, Gürcistan ve Azerbaycan’ın aksine çok hoş karşılanmamıştır.
“Ruhu kadim olan bu millet”, başta kıta Avrupa’sı olmak üzere birçok toplumda maruz kaldığı antisemitizm olaylarına burada da maruz kalmıştır. Bugün Ermenistan sınırları içerisinde sayıları 500’lerle ifade edilen bir cemaat için var olma savaşı veriyor desek doğru bir tespitte bulunmuş oluruz. Komünizmin çökmesi ile eski demir perde ülkelerinden İsrail’e giden Yahudiler arasında Ermenistan Yahudilerinin de olduğunu söyleyebiliriz. Kaynaklara göre, 1992 ile 1994 arasında altı bin kadar Ermenistan Yahudi’si, İsrail’e göç ederek, ‘aliyah’ dediğimiz yükselişini gerçekleştirmiştir. Günümüzde Ermenistan’da yaşayan bu toplumun inanç özgürlüğünde bir sorun yoktur, ancak hafızalardan çıkmayan 2007 ve 2010 yıllarında bir grup aşırı milliyetçinin yapmış olduğu eylemler cemaatin hafızasında yer edinmiştir.
Ortaya çıkan bu aşırı milliyetçi akımı elbette ki bütün bir topluma mal etmek doğru değildir, çünkü dünya tarihine bakıldığında bu tür eylemler sonucu insanlığın çok büyük acılar çektiğini, Avrupa’dan Afrika’ya, oradan da Uzak Doğu’ya kadar kendilerine insanca yaşayabilmek adına yer aradıkları görülmüştür. Ancak 2007’de Yerevan’daki II. Dünya Savaşı’nda hayatlarını kaybeden Yahudiler adına yapılan Holokost anıtına düzenlenen talihsiz ve üzücü eylemin asıl nedeni 2002’de Romen Yepiskoposyan’ın yazmış olduğu antisemitik bir kitapla (Milli Sistem) bağlantılıdır dersek çok da haksız bir iddia ortaya atmış sayılmayız. 2005 ve 2008’li yıllarda Ermenistan’ın politik hayatındaki dalgalanmalardan yine radikal çevrelerce Yahudi Cemaati de nasibini almıştır. 2005’de Ermenistan’daki ultra-milliyetçi bir parti başkanının ülkede yaşanan bütün sorunlardan Yahudileri sorumlu tutması sonucu ülkede yaşayan Yahudiler de doğal olarak ne yapacağını şaşırmıştır. Tarih eğer tekerrürden ibaretse yaşan bu olaylar kolektif hafızada 1894 Fransa’sındaki Alfred Dreyfus olayını hatırlatmıştır.
Gökkuşağının bütün renklerinin Hayastan topraklarında olması, kültürü ve tarihi çok derinlere dayanan, dünyanın en eski topluluklarından biri için bir kazançtır diye düşünüyorum. ‘Hayk’ın mağrur ve gururlu çocukları’ ile ‘ruhu kadim olan bu millet’in tarih içerisinde benzer acıları yaşamış iki kardeş topluluk olduğunu görmek zor değil.