Rabi Avraam Yitsak a Koen Kook, özgürlük ve kölelik kavramlarını incelerken köleliği, yalnızca bir başkasının fiziksel anlamda köleliği olarak düşünmememiz gerektiğini anlatır. Rav Kook’a göre, asıl köle kendisine ait bir kimlikten yoksun olan, kendisinin dışındaki değer kriterleri doğrultusunda hareket eden kişidir. Özgür insan ise, kendi içsel inanç ve değerlerine göre hareket eden, bilinç ve değerlerine aykırı baskı ve itmelerle güdülmeyen kişidir.
Rabi Avraam Yitsak a Koen Kook, özgürlük ve kölelik kavramlarını incelerken köleliği, yalnızca bir başkasının fiziksel anlamda köleliği olarak düşünmememiz gerektiğini anlatır. Rav Kook’a göre, asıl köle kendisine ait bir kimlikten yoksun olan, kendisinin dışındaki değer kriterleri doğrultusunda hareket eden kişidir. Özgür insan ise, kendi içsel inanç ve değerlerine göre hareket eden, bilinç ve değerlerine aykırı baskı ve itmelerle güdülmeyen kişidir.
Tüm suçu İsrail’e göç etme talebinde bulunmak olan, yıllarca Sovyet hapishanelerinde esir tutulan ve kararı en baştan belli olan bir yargılama sonunda Sibirya’ya gönderilmeye mahkûm edilen insan hakları savunucusu, aktivist Natan Sharansky, hüküm sonrası ayağa kalkıp yargıca şöyle demişti: “İkimiz arasında gerçekten özgür olan benim! Evet, bedenim boyunduruk altında olacaktır, ama ruhum özgür kalacaktır. Çünkü kararlarınıza boyun eğmediğim ve inancıma sadık kaldığım hissiyle yaşayacağım. Ama sizin için sayın yargıç, ne söyleyeceğiniz baştan tespit edilmiş! Bedeniniz evet özgür, ama kendi inancınıza göre karar verme serbestliğiniz yok. Ruhunuz boyunduruk altında ve bu kat kat ciddi bir şey.” Sharansky’nin kişisel hikâyesi kendisine, kendisinden çalınan fiziksel özgürlükle, ruhuna kuvvet veren manevi özgürlük arasındaki ayrımı yapabilme kabiliyeti vermiştir. Bu sayede kendisini, hakkında hapis cezasına hükmeden yargıçtan daha özgür görebilmekteydi, zira yargıçtan farklı olarak, kendisi inançlarında özgürdü.*
Peki ya biz? Bugün inandığımız değerleri savunabilme konusunda ne kadar özgürüz? Yepyeni başlangıçlar yaptığımız bu dönemde, bembeyaz bir sayfa önümüze konmuşken kendi kimliğimize, benliğimize aykırı ne tür durumlara göz yumuyoruz? Sırf fiziki özgürlüğümüz ve güvenliğimizi ön planda tutmak zorunda olduğumuz için yaşadığımız ötekileştirmelere, baskılara boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Yahudi kimliğimize bilinçlice yapılan saldırılar karşısında arzu ettiğimiz cevabı veremiyor, duygularımızı bir şekilde bastırıyoruz. O kadar yazı, tepkiye rağmen, halen İstanbul’un en işlek caddesinde “Yahudi Barzani” afişi bir süre asılı kalıp, yeni sezonunda bol bol antisemitizmle her cuma akşamı ‘Payitaht’ Türkiyeli Yahudileri yok sayıp, evlerimize nefret tohumları ekiyor. Peki ya bizler? Kısık sesimizle birer birer gidiyoruz. Bu durum sadece bize özgü değil, toplumun bir bölümünde de farklı şekillerde kendini gösteriyor. Kadri Gürsel’in serbest kaldığı anda eşi ile sarılıp, öpüştüğü fotoğraf karesi kısıtlı bir özgürlüğü bizlere simgeliyor. Düşüncelerini özgürce kaleme alamadığı sürece bir gazeteci demir parmaklıklar arkasında olmasa da ruhen ne kadar özgür olabilir? Haksızlıkların dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile özgürlüğünü isteyenlere karşı işlediğini görmek insanoğlunun daha kat etmesi gereken ne çok yol olduğunu bizlere anlatıyor.
Neyse ki, bütün bu karamsar tablo içinde “Biz inadına sevgi, inadına saygı ve diyalog temelinde hareket edeceğiz” diyerek 70 yıldır dimdik yoluna devam eden Şalom gazetemiz var. Birileri bizleri bölmeye, ötekileştirmeye uğraştıkça Şalom gerçekleri anlatmaya, bir arada barış içinde yaşamaya katkıda bulunmaya devam edecek.
Evet, dostlarım… Şalom biz Türkiyeli Yahudiler için ‘özgürlük’ demektir. Bizler bu satırları kaleme alabildiğimiz sürece ne kadar ötekileştirilip, baskı altında olsak da ruhumuz özgür kalmaya devam edecek. Gelin nice 70 yıllar diyerek Şalom’umuza, özgürlüğümüze sahip çıkalım! Sebepsiz nefretin bizleri felakete sürükleyecek en büyük kötülüklerden biri olduğunun bilincinde, gazetemize farklı çevrelerden bilinçlice yapılan art niyetli eleştirilere inat, Şalom etrafında birlik beraberlik içinde tek bir vücut olarak 70. yılında toplanalım. Şalom özgürlüktür!
*Natan Sharansky, ‘Lo İra Ra /Kötülükten Korkmayacağım’, Yedioth Ahronoth Yayınları