Sukot Bayramı genellikle bir hazırlık döneminden sonra gelmeyen bir
bayram olarak bilinir. Pesah Bayramına hazırlanmak için haftalar süren bir çalışma süresi vardır. Evler bu bayrama itina ile hazırlanır. Ulu günler olarak bilinen Roş Aşana ve Kipur için de hazırlık dönemini geçirmek ve kendimizi bu iki büyük güne göre ayarlamak gerekir. Kış sezonu içinde kutlanan Hanuka ve Purim gibi bayramların bile daha çok beklenen ve hazırlık yapılan bayramlar olarak bilinir.
Fakat Sukot Bayramı için uzun bir hazırlık süreci yoktur. Oldukça büyük sorumluluk yüklendiğimiz Kipur gününün çıkışı büyük bir heyecan ve eforla Suka inşaatı başlamalıdır. Sadece o kadar da değil. Dört bitkinin satın alınması, Suka’nın gerektiği gibi süslenmesi tempolu bir çalışma gerektirir çünkü vakit dardır. Nitekim birden bire kendimizi Sukot Bayramını kutlarken buluruz.
Tora açıklayıcıları aslında Sukot Bayramının neden Kipur gününden sonra geldiği konusunda soru sormaktadırlar. Çölde onur bulutlarının veya çardakların hatırlandığı bayram olan Sukot için bu kadar kısıtlı ve sıkışık bir zamana gerek yoktur. Çünkü neticede Tanrı kırk yıl boyunca onur bulutları ile bizlere refakat etmiştir. Çöldeki çardaklar da aynı süre içinde hizmet vermiştir. O halde neden Sukot Bayramı hemen Kipur ertesinde kutlanmaktadır?
Şimdi daha gerilere gidelim. Uzun yıllar evli olmasına rağmen ata annelerimizden Rahel henüz bir çocukla kutsanmamıştır. Uzun süren acılardan, sıkıntılardan ve dualardan sonra Tanrı onun sesini duyar ve ona bir çocuk verir. Rahel çocuğun ismini Yosef olarak koyar. Bu isim eklemek olarak bilinen ‘leosif’ fiilinden türemektedir. Rahel bu ismin nedenini ismin koyulmasını izleyen pasukta açıklar. Tanrı bana bir çocuk daha ekleyecektir. Nitekim Rahel yaşamının son anında bile olsa bir başka çocuk ile kutsanır.
Rabi David Rosenfeld, Rahel’in ikinci çocuğu istemesinde bir gariplik olduğunu söyler. İlk çocukla kutsandığı günde hemen ikinci çocuk için istekte bulunmaktadır. Hiç olmazsa biraz memnuniyet gösterip bu değerli hediye için Tanrı’ya şükranlarını sunabilirdi. Teşekkür için örnek de çok uzağında değildir. Ablası Lea dördüncü çocuğuna sahip olduğu gün teşekkürü göstermek için isim tercihini bu fiilden türeyen bir sözcükten ‘leodot – teşekkür etmek’ten yana kullanır. “Apaam ode at Ad – bu kez Tanrı’ya teşekkür edeceğim” derken ismini Yeuda olarak belirler. Talmud Berahot /B’de bu konuda bir açıklama vardır. Yani Tanrı’dan böyle bir hediye alan kişinin öncelikle bu büyük hediye için müteşekkir olması ve mutlu olması gerekir. Eğer Rahel çocuk sahibi olmak ile ilgili hâlâ sorun yaşayacağını sanıyorsa bir iki sene içinde tekrar dua etmeye başlayabilir. Ancak şimdiden ikinci çocuk için pazarlığa oturmanın ne anlamı vardır ki?
Rabi Rosenfeld kendi sorusunu kendisi yanıtlar. Rahel zor yıllarında kendisini Tanrı’ya büyük bir şevk ve sevgiyle yakınlaştırmıştır. Ağlamış, bağırmış, dua etmiştir. Hatta bu konu için Yaakov’a serzenişte bulunduğunda onun öfkesi ile karşı karşıya kalmıştır. İstekleri gerçekleştiğinde ise Tanrıya bir mesaj yollamıştır. Rahel şöyle demektedir. Beni bırakmaman için elimden gelen her şeyi yaptım. Ağladım, dua ettim, diledim, yalvardım. Dua ederken bu isteğimi yinelerken Tanrı’ya kendimi çok ama çok yakın hissettim. Sonunda bu isteğime kavuşunca da Tanrı ile olan bağımı basit bir teşekkürle sınırlandırıp zayıflatmak istemedim.
Bizler de Roş Aşana ve Kipur günlerinde kendimizi Tanrı’ya çok fazla yakınlaştırdık. Sıkıntı ile yalvarma, gözyaşı ve dualarla kendimizi geride bıraktığımız yıl içinde hiç olmadığımı kadar O’na yakın hissettik. Kipur gününün sonunda bizler Tanrı ile olan bağımızı aynı Rahel annemizde olduğu gibi zayıflatmak hatta koparmak istemedik. Hemen ardından gelen Sukot Bayramının sevinci ve mitsvaları ile O’na olan yakınlığımızı pekiştirmek ve güçlendirmek peşinde olduk. İşte bunun için de Sukot Bayramı hemen Kipur gününün ardından bizleri Tanrı’ya bağlayacak, bağları güçlendirecek bir bayram olarak Tora’da verilmiştir.
Sukot, çölde onur bulutlarının bizleri sarmaladığı ve koruduğu günlerde olduğu gibi kendimizi Tanrı’ya daha da yakın hissettiğimiz bir bayramdır. Roş Aşana’da yargı gününün heyecanı ve endişesi artık yoktur. Kipur gününün korkusu bitmiştir. Ancak bu günlerde Tanrı’ya daha da yakınlaşan İsrael toplumu şimdi Tanrı’dan ayrılmak istememekte Suka’da oturarak yakın olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşamaktadır.