Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor... Bir dönemler, on iki – on dört yaş kız çocukları küçük papatyaları ‘seviyor-sevmiyor’ diye koparırlar ve erkek arkadaşları için dilekte bulunurlardı. Hala böyle bir saflık var mı, bilmiyorum.
***
Yürürken, önünden geçtiğim apartmanlara yapıştırılan sarı / beyaz levhalar sanki birer papatya falı. ‘Seviyor-sevmiyor’ yerine üstlerinde, ‘satılık, kiralık, satılık, kiralık’ ve de araya serpiştirilmiş ‘kentsel dönüşüm’ şantiyeleri var. Arabayla geçerken gördüğüm diğer yerleşirnler de durum farklı değil. İnşaat sektörü hakkında uzman değilim. Sade vatandaş olarak tek gözlemlediğim satılık veya kiralık yeni binalar, eskilere oranla iki – üç kat daha pahalı. Satışlarda genel bir durgunluk olduğu kesin. Dairesini değerinden aşağı satmaya razı gelenler ne yapıyor?
Kimi daha küçük bir yere taşınıyor. Kimi şehir dışında daha güvenlikte hissedeceği site yaşamını tercih ediyor. Kimileri ise terki-i diyar ediyor. Geçmişte, ‘taşı toprağı altın’ diye, köy yaşayanları büyük şehirlere göç ettiler. Şimdi ise, İstanbul ve benzeri şehirlerde yaşayanlar farklı sorunlarla, doğup büyüdükleri yerleri bırakarak, köy değilse bile kasabalara yöneliyorlar. Hayırlara vesile olsun.
***
Cumartesi gecesi geç saatte e-postama bakıyordum. Okuduğum bir haberle içimin çekildiğini hissettim. Büyükada Vapur İskelesi’ndeki Ksidas Kitabevi ve Hediyelik satan Taylan Karaduman, Büfeci Gönül Dinler, Telekom bayisi Ömer Katmer, Gözlükçü Ali Rıza Türkeş, muhteşem havuç dilimlerinden vazgeçemediğimiz Tatlıcı Selahattin Almaz’ın işyerlerine İBB’nin tahliye kararı çıkmıştı. Pasajdaki diğer dükkanlar zaman içinde el değiştirmişlerdi. Ksidas Kitabevi dört nesilden beri Adalıların kültür buluşması, dostların karşılaştığı ve Mihal Bey’in kitap içeriklerini özetlediği bir mekan. Baba Ksidas, son zamanlarında iyi görmemesine rağmen insanları seslerinden tanırdı. O dönemde yabancı dilde, mecmua, gazete de satarlardı. Hangi müşterinin ne aldığını bilir, Journal d’Orient, Nous Deux, Jour de France, Modes + Travaux, Times, Der Spiegel sahibini bulurdu.
İhtiyacımız olduğunda jetonlu kumbaradan az mı telefon ettik. Rahmetli Ferruh Ertürk’ün, kitaplar arasında astığı, Büyükada’yı betimleyen tablolarını az mı seyrettik. Söz konusu dükkanın en önemli özelliklerinden biri insanlara verdiği güven duygusudur. Doğma büyüme Adalı olup, tezgahın başında durana bir poşet teslim edip, ‘Lütfen filanca gelip alacak’ diyeniniz olmadı mı? Dünyanın neresinde böyle bir olay yaşarsınız.
Yaz boyunca Şalom’ları doğru abonelere teslim etme ve sorunlarıyla muhatab olma da cabası.
***
Tahliye kararı şimdilik durduruldu.
Yaşadığımız yerin kültürüne, insanlarına sahip çıkmazsak biz olmaktan çıkarız. İyi ki varsınız Adalılar. Birlik ve beraberlik böyle zamanlarda kendini bulur.