Dr. Siren Bora ile Ege Yahudileri

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
1 Kasım 2017 Çarşamba

Şalom’un ‘Arşiv Bölümü’ önce Süzi Valid, ardından Korin Penso ve Eti Varon sorumluluğunda yıllarca hizmet verdi. Bu bölüm sayesinde geniş toplumdan akademisyenler, yabancı gazeteciler, öğrencilerle çok güzel bir diyalog kuruldu. Araştırmacılar haftanın üç günü randevu alıp konularını belirtirdi. Böylece yetkili arkadaşlar gerekli bilgi/belgeleri bulur, önceden hazırlarlardı.

Arşivin en önemli yanı da toplumda Yahudilikle ilgili birçok kaynağa sahip bir merkez olmasıydı. Ancak dönemin yöneticileri dijital ortama geçildiğinden bu yöntemle çalışmaların devamını tercih ettiler.

***

Siren Bora’nın adını uzun süre önce duymuştum. Ege Yahudileri hakkında çalışmalar yapıyordu. O zamanlar Dokuz Eylül Üniversitesindeydi. Kâh İstanbul’a gelerek, kâh yazışmalarla, Şalom arşivi ile sıkı iletişimdeydi.

Dr. Siren Bora’nın son kitabı ‘Anadolu Yahudileri: Ege’de Yahudi Ayak İzleri’ başlığıyla Gözlem Yayıncılık tarafından hayata geçirildi.

Bu yazı bir kitap tanıtımı değil elbette. Ancak içerikle ilgili tek cümle bile söylemeden geçemeyeceğim. Batı Anadolu Yahudi geçmişiyle uzmanlaşan Dr. Siren Bora, zannedilenin aksine Yahudilerin beş yüz yıldan beri değil, Anadolu’da başlayan 2600 yıllık varlıklarını irdeliyor. Kitabın tanıtımı ilk kez, 5 Kasım Pazar günü Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinlikleri kapsamında gerçekleşecek.

***

Nuriye Franco’yu çok yakından tanımadım.

Torunları, torun çocukları ile sevgi dolu, uzun bir yaşamı olduğunu biliyordum; hep gülümseyen, bilge bir yüz ifadesiyle…

Dostlarının Nurika diye hitap ettiği bu güzel insanı kaybettik.

Duyduğumda içim burkuldu.

O bir dönemin son temsilcilerindendi.

Ve bizler o ve yaşıtlarından feyz aldığımız için çok şanslıyız.

Çocuklarımız benzer insanlarla karşılaşacak mı, sanmıyorum.

Kısa süre önce yitirdiğimiz Klara Perahya ile arkadaştılar. Ara sıra gittikleri bir cafe vardı. Önlerinden geçerken selamlaşıp birkaç söz söylemek farklı bir enerjiydi.

Nurika Franco tatlı-sert bakışıyla, karşısındakini önemli hissettiren bir yapıya sahipti. Görev anlayışı ve yardımseverlik, onun doğal vazgeçilmezleriydi.

Yıllar geçse de, kermes müdavimleri Nurika’yı reçel standının arkasında, ayakta, satış yaparken anımsayacaklar.

Mekânı cennet olsun.