Peraşamızda oldukça bilinen Akedat Yitshak adlı olayı okuruz. Bu olay ilk söylendiğinde Tora bunun bir test olduğunu söylemektedir. Bu test Avraam tarafından elbette bilinmemektedir. Son anda bir melek Avraam’a engel olur ve bunun Avraam’ın Tanrı inancını sınayan bir test olduğu anlaşılır.
Burada ortaya konan soru Avraam hakkında bu kadar konuşulurken Yitshak’ın neden pasif bir konumda tutulduğudur. Geleneğe göre Yitshak otuz yedi yaşındadır ve bilinci yerindedir. Bu Avraam için olduğu kadar Yitshak için de bir sınav niteliğinde değil midir?
Bir görüşe göre sınav Avraam’ın sınavıdır. Tanrı, soyunun Yitshak ile devam edeceğini söylediği Avraam’a şimdi de oğlunu kurban etmesini söylemektedir. Burada son derece ciddi bir sınav vardır. Bir yanda Tanrı’nın “ki beYitshak yikare leha zara” sözü diğer yandan onun kurban edilmeye götürülmesi emri Avraam’ın ikilemde kalmasına neden olabilecektir. Ancak Avraam’ın inancı bu testi de başarıyla geçer.
Gaon mi Vilna burada başka bir noktayı görmemizi sağlar. Hepimizin karakterinden kaynaklanan zayıf noktalarımız vardır. Bu son derece doğaldır. Kimimiz beslenme alışkanlıklarımızın yanlış olmasından şikayet ederiz ama bunu düzeltmek için çaba göstermeyiz. Kimimiz de zayıf bir bünyeye sahip olmamıza rağmen kendimizi korumadan hastalığa davetiye çıkarırız. Bize verilen görevlerden biri doğamıza karşı gelerek yanlışlarımızı düzeltmek için çaba göstermektir.
Avraam ‘hesed’ özelliğine sahiptir. Sedom şehrindeki insanlar için bile dua etmiş ve yok olmalarını engellemeye çalışmıştır. İşte bu noktada Tanrı, Avraam’ın bu özelliği ile tam anlamıyla çelişen bir sınav vermesini ister. Ne kadar kötü olursa olsun kendi öz evladını kurban etmeye müsait bir baba bulmak o kadar da kolay değildir. Midraş Avraam’ın bu onuncu ve en zor testi geçememesi halinde geçtiği ilk dokuz testin hiçbir öneminin kalmayacağını paylaşır. Avraam’ın bu sınavı geçmesi Tanrı’ya karşı duyduğu karşılıksız ve sınırsız sevginin ve O’nun emirlerine mutlak itaatinin bir göstergesidir.
Akeda, bizlere yanlış olan ama nedense bizim bir türlü kabul etmediğimiz hatalarımızın da tamir yolunu anlatmaktadır. Evliliklerin kırılma noktalarının en önemli nedenlerinden biri çiftler arasında bir diyaloğun kalmaması ve karşı tarafın düşüncelerinin önemsenmemesidir. İnsanoğlunun doğasında kendi hatalarını kabul etmesi, karşı tarafı haklı görmesi, ona anlayışla yaklaşması olsa da, çok fazla görülen bir özellik değildir.
İşte Akedat Yitshak olayında Avraam kendi doğası olan ‘hesed’ özelliğine bile karşı geliyor ve Tanrı’nın emrini yerine getiriyorsa bizler de yaşamımızda doğru gibi gördüğümüz yanlışlarımızı anlamak ve doğamızın dışına çıkarak onları düzeltebilmek yoluna gidebiliriz.
Küçük veya büyük, az veya çok hepimizin ego dediğimiz bir özelliği vardır. Egomuz bazen yapmamamız gereken şeyleri yapmamıza neden olur. Ego doğal bir şeydir. İşte bize düşen bunu kırarak yani doğal olana karşı gelerek yanlışlara neden olan bu yaklaşımı ortadan kaldırabilmektir.