Ülke futbol gündemini bir süredir yabancı oyuncu sınırlaması konusu meşgul ediyor. Henüz iki yıl önce değişen kural, öyle görünüyor ki birkaç yıl içinde farklı bir şekilde talimatlardaki yerini alacak. Halihazırda kadrolarında 14 yabancı futbolcu barındırabilen takımlar, birkaç yıl sonra bu sayıyı aşağıya çekmek durumunda kalacak. Eldeki sıradan yabancı oyuncularla yollar ayrılacak, onların yerini yerli futbolcular alacak. Peki ne oldu da kuralda yeniden bir değişiklik gündeme geldi?
Çünkü nitelikli futbolcu yetiştiremiyor kulüpler. Çünkü yetişen nadir nitelikli futbolcular, geldikleri yerleri yeterli görüp, daha fazla çalışmıyor. Çünkü sıradanlaşan futbolcular fark yaratamıyor. Çünkü fark yaratamayan oyunculardan kurulu milli takım katıldığı turnuvalarda ya da elemelerde başarılı olamıyor. Çünkü milli takımın başarısız olması; sadece yabancı oyuncu sayısının 14 olmasıyla ilişkilendiriliyor. Çünkü 14 yabancı kuralı sekize ya da dokuza indirildiğinde milli takımın daha başarılı olacağı düşünülüyor. Çünkü, radikal bir karar alırken onun arkasında sadece birkaç yıl durulabiliyor. Çünkü uzun değil kısa vadeli başarıların peşinden koşuluyor...
Şu çok açık ki; ülkede çok net bir altyapı sorunu var. Altınordu, Bursaspor ve Gençlerbirliği dışında altyapısından istikrarlı olarak donanımlı futbolcu çıkarabilen kulüp sayısı ne yazık ki çok az... Gerek altyapı tesislerinin fiziksel şartları, gerekse altyapı antrenörlerine reva görülen ücretler; bu topraklardan nice filizlerin yeşermesine olanak sağlar düzeyde değil... Bu nedenledir ki; kulüplerde ve milli takımda birçok gurbetçi futbolcu forma giymekte. Altyapısını Almanya'da, Hollanda'da, Fransa'da, Avusturya'da almış birçok Türk genci, Süper Lig'in önemli takımlarında veya Ay-Yıldızlı formayla milli takımda arz-ı endam edebiliyor. Bu çocukların kulüplerimizin altyapısında yetişen futbolculardan tek farkı da; çok büyük ölçüde yetenekleri değil; iş disiplinleri oluyor. Altyapısını Türkiye dışında almış gurbetçi futbolcular pozisyon bilgisi, fizik kondisyon, taktik sadakat ve çalışma ahlaklarıyla Türkiye'de yetişen futbolcuların önüne geçiyor. 'İstisnalar, kaideyi bozmaz' notunu eklemek kaydıyla elbet...
Aslında sorun; dışarıdan getirdiğiniz çok fark yaratmayan yabancı futbolcuya eşdeğer yerli futbolcu yetiştirememekte. Çözüm ise; yetişen vasat yerli futbolcuyu göklere çıkarıp onu 'Maradona' havasına sokmamakta. Çözüm, vasat yerli futbolcuya dudak uçuklatacak bonservis bedeli belirlememekte. Çözüm, aldığınız kararların arkasında durabilmekte, bir gün öyle bir gün böyle diyerek dakika başı talimat değiştirmemekte...
Zaten yabancı veya yerli diye tartışmaya gerek yok. Evdeki musluk bozulduğunda tamiratı yapan tesisatçının memleketini tartışmazsın. Çıkan iştir önemli olan, pasaport değil...