Sofi ve Avram Leyon’a

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
13 Aralık 2017 Çarşamba

Gazetemizin 70. yıl hazırlıkları sürerken, yazarlar odasında koşuşturan Selin Kandiyoti birden durdu. Duvarda asılı Şalom fotoğraflarına baktı ve “İnanamıyorum!” diye haykırdı. “Tilda, 50. yılda da varsın, 60. yılda da varsın, şimdi 70’te de. İnşallah 80’de de olursun” dileğinde bulundu. Gerçi öncesi de var ama Selin gazetedeki yaşantımı yaklaşık olarak özetledi.

***

Geçmişte yapılanları hatırlamak için her yıl not aldığım ajandalara göz attım. Her sayfa belge niteliğinde sanki… Neler yaşanmış neler…

Hem profesyonel hem de gönüllü olarak çalıştığım için her iki konumun da ayırdına vardım. Gönüllüler Şalom’da hep profesyonel zihniyetle çalıştılar. Salı geceleri gazete gece yarısı baskıya gidene kadar kalıp yardımcı oldular.

***

On bir yıl Silvyo Ovadya, on yıl on ay Yakup Barokas’la çalıştım. İvo Molinas yayın yönetmeni olduğunda toplantılara katılmaya ve ‘Ayrıntı’ köşesini yazmaya devam ettim. Şalom ikinci evim.

Gazetede çalışmaya başladığımdan beri sayısız insan tanıdım. Kimileri hayatıma farklı renkler kattı. Bu benim en büyük zenginliğim oldu. Birilerini unuturum endişesiyle isim vermemeyi yeğliyorum.

***

Şalom uzun yıllar bayanların egemenliğindeydi. Biz alışıktık da, bazen dışarıdan gelenler şaşırıyordu. Bir gün teknik bir sorunumuz çıktı. Gazete Sabah tesislerinde basılıyordu ama biz gece vardiyası ile muhataptık. İdari bölüm de henüz Teşvikiye’ye taşınmıştı. Sonuçta acil destek için bir eleman yolladılar. Delikanlı kapıyı tıklayıp girdi ve şaşkın şaşkın baktı; bir oda dolusu kadın. Serde anaçlık da var. Çay, bisküvi vs ikram ettik. Arızayı düzeltip gitmek üzereyken “Elemana ihtiyacınız var mı?” dedi. Ciddiyetimizi bozmadan, “Bizim yok, üst katta erkekler çalışıyor. Oraya sor” dememizle arkasına bakmadan gitti.

***

Birçok etkinliğimiz oldu. Kimi, uzun soluklu, kimi proje bazında: Amalia Levi küratörlüğünde Schneidertempel’de gerçekleşen ‘Osmanlı’da Yahudi Kıyafetleri Sergisi’, Judeo-Espanyol geceleri, ‘Bir Konu, Bir Konuk’ sohbetleri ve unutamadığım iki kişi; Rıdvan Akar - Varlık Vergisi ve Soli Özel ile ‘Günümüz Konjonktürü’…

Soli Özel ile yaptığımız bu sohbet yaklaşık on beş yıl önceydi. O zamanki öngörüleri bugün bile geçerli. Her etkinliğin vazgeçilmez ikramı ise borekitas ve pötifurdu.

***

Ofisin üst katında inşaat/tadilat varken alt katta bir odada çalışmak ilginç bir deneyim oldu. Bir masayı hatta yeri geldiğinde bir sandalyeyi iki kişi paylaştık. Elektrik gerektiren tüm makineler aynı odaya taşındı. Parkenin üstü kablolardan geçilmez haldeydi. Haftanın bir günü abonelere gidecek gazeteler, kolilerden oluşan portatif bir masanın üstünde katlandı. Isınmak için bolca çay içtik. Tabii inşaat dolayısıyla kesilen sular, doğal ihtiyaçlar için bir sorun oldu. Ona da çare bulduk; Reasürans Pasajının altındaki sinemanın tuvaleti bir süreliğine bize mekân oldu. Bir koşu gidip gelirdik. Bütün bir kışı bu şartlarda geçirdik. Gazete zor da olsa her hafta zamanında yayınlandı. Çok söylendik ama çok da güldük.

1997-2010 yılları arasında sürdürdüğüm yayın yönetmenliği boyunca çekilen fotoğraflara baktım. En çok gülümsediğim/güldüğüm yıllarmış. Dijital teknoloji henüz ön planda değildi. Kalıcı dostluklar edinme, imece usulü birbirini destekleme, çözüm üretme, daha çok öğrenmek düsturumuz oldu. Bu çalışma dönemi ve sonrasında hayatımı kolaylaştıran iki kişiye; Bella Parlakşimşek (dizgi/tasarım) ve Kemal Karataş’a (nam-ı diğer Müdür Bey) içten teşekkür ederim.

Zaman içinde kaybettiklerimiz oldu. Hepsi için ayrı ayrı üzüldük. Ancak Şalom’un kitap editörü, sanat galerisi sorumlusu Gila Kohen’i kırk bir yaşında bir 19 Mayıs günü yitirmek onarılmaz bir acıydı. Güzellikten iyiliğe, sınırsız çalışkanlığının yanı sıra, iyi bir evlat, eş ve örnek bir anneydi. Sesi hâlâ kulaklarımda…

***

Gazetedeki herkesin doğum gününü kutlamak bir gelenekti. “İyi ki doğdun…” nakaratıyla şarkı söyler, sonra anıların arasına giren fotoğraflar çekilirdi. Artık yürürlükte olmayan bir eğlence ise hem profesyonellerin, hem de gönüllülerin birlikte hazırladıkları ‘tema’lı yıl sonu yemeğiydi. Sohbet, eğlence, kahkahalar o günleri paylaşanların belleğindedir.

***

1985’te başlayan Şalom yolculuğumun her bir günü, ayrı bir deneyim, ayrı bir öğreti oldu.

Şimdiden sonra ne olacak?

Ben gençlerin sözünü dinlerim. Tanrı izin verirse 80. yıl kutlamalarına kadar ‘Ayrıntı’ köşemde yazmayı sürdüreceğim.

Bütün Şalom ekibine huzurlu bir yayın hayatı dilerken, gazetemizin kurucusu Sofi ve Avram Leyon’a, bıraktıkları emanet için teşekkür ederim.